Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, "Kayseri'de küçük bir grubun yol açtığı olayların sebeplerinden biri muhalefetin zehirli söylemleridir" sözlerine yanıt verdi. Özel, “Nefret siyaseti, ayrımcı dil, muhalefetin zehirli dili diye hangi muhalefeti kastettiğini bilmiyorum. Ama CHP’nin böyle bir ithama muhatap olamayacağı açık. Kimi söylüyorsa, Sayın Cumhurbaşkanı, bir bütün olarak muhalefet deyip de bir genelleme yapmak durumunda değil, net söylesin, kime söylüyorsa ondan cevabını alsın" dedi.
CHP lideri Özgür Özel, İzmir Selçuk’ta yangından zarar gören ormanlık alanda incelemelerde bulundu. Yetkililerden bilgi alan Özel, daha sonra basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Özel'in konuşmasında öne çıkanlar şöyle:
"Ülkeyi yöneten iktidar tutup da her şeyi muhalefete yükler mi? Elbette bazı muhalefet figürlerinin bazı söylemleri son derece sert olabilir. Bizim hatalı bulduğumuz ifadeler olabilir ama doğru olan bir şey var. Bu ülkenin kurucusu sana bir vasiyet bıraktı. Üçlü sac ayağı. Komşunun iç işlerine karışma, toprak bütünlüğüne saygılı ol, komşundaki devlet dışı unsurları muhatap alma. Sen Özgür Suriye Ordusuna Kuvayımilliye dersen; 'getir, eğit, donat, savaşsın' dersen, komşunun iç işlerine saygılı oluyor musun olmuyor musun? 'Emevi Camisi’nde namaz kılmaya giderim üç saatte' dersen, komşunun toprak bütünlüğüne, hükümdarlık hakların saygılı mısın değil misin? Efendim bilmem kaçıncı paralelin bu tarafında Rusya ile bu tarafında ABD ile devriye gezmeye kalkarsan, o zaman bu komşunun toprak bütünlüğünden bahsedebilir misin? O yüzden Türkiye’de resmi rakamlara göre 4,6 milyon, yaygın kanıya göre 10 milyonu aşan sığınmacı sorunu varsa, tek sorumlusu AKP’nin yıllardır yaptığı kötü dış politikadır."
"Suriye'de huzur sağlanacak"
"Sığınmacılara düşman olmak kolay. Biz sığınmacı yaratan politika ve politikacıların karşısındayız. Komşunda iç savaş kışkırtıcılığı yaparsan, bu kadar sığınmacıyı da bu memleketin başına musallat edersin. Nokta. Buna itiraz eden varsa çıksın karşımıza konuşalım. Bu kadar sığınmacının gelmesinde hangimizin suçu var? Biz 'Esad ile küfürleşme, Esad’ın adını değiştirip Eset deyip dün tatil yaptığını bugün düşman belleme; otur konuş ve iş birliği yap; bu iç savaşı durdur' derken sen ateşe benzinle gittin. Ondan sonra göç dalgaları oldu. Bunları hiçbirimiz unutmayalım. Bugün biz dedikten sonra... Esad ile görüşeceğim dedim, arabuluculuk teklif edeceğim dedim. Bir şekilde masaya oturalım ve bu sığınmacılar gitsin dedim. Buna sadece diplomasi dışı, daha doğrusu arka kapı diplomasisi ile Suriye yönetimiyle değil. Bütün Avrupa Birliği ülkelerinin liderlerinin yüzüne söylüyorum, üç aydır. Bütün Avrupa Birliği büyükelçilerine söyledim. Bir başka yolu yok, Esad ile oturulup konuşulacak. Suriye’de huzur sağlanacak."
"Diyalog kanallarını açık tutmak zorundayız"
"Avrupa Birliği elini cebine atacak, hepimiz elimizi taşın altına koyacağız. Bu sığınmacılar Suriye’ye gidecekler. Esad da bu noktada üzerine düşeni yapacak. Bu noktada hep birlikte çalışacağız. Ama sen biz bunları diyene kadar, en sert söylemlerle tırmandır. Şimdi diyor ki 'Eskiden tatil yapıyordum, yine yaparım.' Yahu sen tatil yap da Türkiye’nin tatil yörelerinde denize girecek sahil kalmadı. Sen keşke o tatili hiç bozmasaydın, Esad ile hiç bozuşmasaydın. Olur olmaz heveslere ve hayallere kapılmasaydın. Evli evinde, yerli yerinde, yurdu yurdunda kalsaydı herkes. Buraya bunlar geldi, dilimizde tüy bitti. Biz 'Esad ile görüş' deyince, bizim ne teröristliğimizi bırakıyordu, ne başka bir şey söylüyordu. Çok sert ifadelerini hatırlatmak istemiyorum. Diyalog kanallarını açık tutmak, duruma çözüm bulmak zorundayız. Ama gün Özgür Özel ile Erdoğan’ın kavga günü değil, Esad ile Erdoğan’ın diyalog günüdür. Başka çaresi yoktur. Masa kurulacak, sorun konuşulacak. Çözüm üretilecek. Aksi takdirde dün yaşadığımız olaylar ve devamındaki sosyal patlamalar olur."
"Evli evine, yerli yerine gidecek"
"Sorumluluğumuz gereği bir daha söylüyorum. Herkesi sağduyulu davranmaya davet ediyoruz. Birtakım manipülatif haberler oluyor. Birtakım çok can yakan işler oluyor ama bizim adımıza silahı taşıyan polistir, jandarmadır. Bizim adımıza gücü kullanacak olan polistir, jandarmadır. Bizim adımıza cezayı verecek olan hakimdir. Cezanın çekileceği yer cezaevidir. Cezayı kendin vermeye çalışırsan, polisin ve jandarmanın yerine güç kullanmaya çalışırsan, haklıyken haksız duruma düşülür. Bugün çok sayıda vatandaşımız gözaltında. Hakim karşısına çıkacak. O yangınlarda çok suçsuz insanlar ölebilir. Vatandaşlarımız hayatını kaybedebilir. Küçücük çocuklar, sabiler ölebilir. O yüzden dün sabaha kadar gözümüze uyku girmedi, yüreğimiz ağzımızda, telefonun ucunda Kayseri takip ettik. Bu tip olayların olmaması lazım ama bu olayların olmaması için de bir an önce bu sığınmacı sorununun çözülmesi lazım. Çözümün adresi, şifresi bellidir. İkimiz de birer koltuğunda oturuyoruz. Ben CHP Genel Başkanlığındayım, siz Cumhurbaşkanlığı. O koltukların ilk sahibi bize formülü söylemiş. Yurtta barış, dünyada barış. Nokta. Onunla atışa, bununla atışa, kapışa kapışa bu hale geldik. Komşularla sorunlar giderilecek. Evli evine ve yerli yerine gidecek. Bu kadar basit. Bunun için de bütün dünya ve Avrupa seferber edilecek. Bu konuda ben en üst düzeyde, işi gücü bırakıp bu işle uğraşmaya hazırım. Gerekli ifadeleri de kendilerine kullandım. Süreci de bundan sonra en yakından takip edeceğiz."