Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) lideri Özgür Özel, yenidoğan çetesine ilişkin Cumhurbaşkanı Erdoğan'a çağrıda bulundu. "Ey Recep Tayyip Erdoğan, senin de torunun var" diyen Özel, "Senin de evlatların var. Hepimizin yüreği dağlandı. Eğer gerçekten samimiysen bu işe karışan bütün hastaneleri salı günü oy birliğiyle Meclis’te kamulaştıralım" ifadelerini kullandı.
Özel, Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek'in kentteki 6 aylık icraatlerini anlattığı tanıtım programında konuştu.
"Bu babaevi herkesin"
"Manisa İçin 6. Ay Tanıtımı" programına katılan Özel, şunları şöyledi:
"Bir partinin adını anıyoruz ama aslında sadece bu partiyle kazanılmadı. Çıktık ve dedik ki bizim bir Manisa ittifakına bir Türkiye ittifakına ihtiyacımız var. Manisa iyi yönetilmiyor dedik. Daha iyi yöneteceğini önerdik. İlçelere temiz, şeffaf, dürüst ve kent dostu belediye başkan adayları önerdik. Ama döndük dedik ki işimiz gücümüz Manisa olacak. İşimiz gücümüz, belediyecilik olacak. Ve biz burayı tek başımıza kazanamayız. Sadece sosyal demokratlarla olmayacak. Muhafazakar demokratlara davet yaptık. Duydular, dinlediler, desteklediler. Milliyetçi demokratlara çağrı yaptık. Bizim kadar sahiplendiler. Kürt demokratların desteğini istedik. Bize inandılar, güvendiler. Alevisi ile Sünnisi ile Türk'üyle Kürt'üyle, Laz'ıyla, Çerkes'iyle, Pomak’ıyla, benim akrabalarım, Balkan göçmenleriyle, Makedon göçmenleriyle Manisa ittifakıyla kazanıldı. Manisa'nın tüm demokratlarına yürekten teşekkür ediyorum. Ve şunu söylemek istiyorum ki biz seçimde partiyi çok önemsiyoruz. Ben Atatürk'ün koltuğunda oturduğum için İlksen başkan Atatürk'ün koltuğunda oturduğu için Cumhuriyet Halk Partisi ki babaevidir, kapıları herkese açık olduğu için, herkes babaevine doğuyor büyüyor ama kimi büyüğüne gidiyor kimi küçüğüne gidiyor, kimi ırakta oturuyor gibi yakında oturuyor. Ama sonuçta başı sıkışan biliyor ki babaevinin kapısı açık. Çayı kaynıyor. Çorbası kaynıyor. Bacası tütüyor. Bizim örgüt ki o babaevinin bacası tütsün diye oraya odun çekerlerdi. Ama herkes biliyor ki bu babaevi herkesindir. Çünkü tapusu ne Özgür Özel'dedir. Ne Kemal Bey'dedir. Ne Bülent Ecevit’te vardı ne Karaoğlan'da. Ne İsmet Paşa'da. Tapusu bir kişiye kayıtlıdır. Onun da adı Gazi Mustafa Atatürk'tür.
"Hangi birisini anlatayım?"
Bunun için babaevini önemsiyoruz. Bunun için Manisa sıkıştı, daraldı. Su faturasından daraldı, aksayan hizmetlerden daraldı. Artık bizim işimiz değil, 31 Mart'ta bıraktık, bırakmalıyız. Geçmişteki yanlışlardan daraldı. Ama Manisa, babaevinde buluştu ve sorunlarını çözdü. Teker teker hangi birisini anlatayım? Notlarda var. Yemin ederim uçak da gelirken gözlerim doldu, gırtlağım düğümlendi. Her birisi çok önemli. Su önemli, Halk Ekmek önemli, sağ elin verdiğiniz sol ele göstermeyen sosyal yardımlar önemli. Kent lokantası önemli, askıda yemek önemli. Dayanışma önemli. Manisa'ya yapılan bütün katkılar önemli. Ama en önemlisi diyor ya bir park yap. İçinde trambolini olsun. Parası olmayan fakir çocuklar da trambolinde zıplayabilsin diyor. İşte yoksul çocukları trambolinde zıplatmaya, 31 Mart'ta bu delikanlıya yetki verdiniz ya, size de helal olsun, ona da helal olsun.
"Katledilen bebekler hiç kimsenin aklından çıkmamıştır"
Anadolu Ajansı’na bütün Türkiye'de saygılıyım. Manisa'da daha da saygılıyım. Atatürk'ün kurduğu, cepheden haber versin diye kurduğu Anadolu Ajansı. Birileri onu bir partinin ajansı yapmaya çalışabilir. Olsun. Biz onlara karşı hem saygılı hep onları seviyoruz, sayıyoruz. Bizleri takip ediyorlar. TRT seçimden önce vermiyor. Ama seçim akşamı sürpriz nedir onu da bilmiyor aslında çok iyi bir istihbarat departmanı var ama 31 Mart akşamı Anadolu Ajansı'mız da TRT'miz de neyi veriyor? Hemen değişse de saat dokuza doğru, Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye'nin birinci partisi. Şimdi beklerler. Bir şey söylemek lazım ki ülke gündemine dair. Onların orada bekleyen editörü, şefi Manisa'dan ne çıktı diye bilsin. Malum dün herhalde bu salonun yarısı uyuyamamıştır. Yarısı uyuyup uyuyup uyanmıştır. Uyanıp aklına o yenidoğan servisinde ölen, öldürülen, katledilen bebekler hiç kimsenin aklından çıkmamıştır. Bugün Hasanoğlan Köy Enstitüsündeydim. Oradan çağrıda bulundum.
"Hiçbir denetim yapılamıyor"
Bugüne kadar savsaklıyorlar. Ve o işi yapmayanlar il müdürlüğünden bakanlığa yükselecek kadar arkalarına gücü almışlar. Peki ne öğrendik bugün? Bugün Sosyal Güvenlik Kurumu denetmenlerinden birinden gelen isimsiz maille öğrendik ki aslında bu hastanelerin denetimi, Sağlık Bakanlığı'nda ama esas görev Sosyal Güvenlik Kurumu’nda. Sağlık Bakanlığı tespitleri yapmış, üstüne düştüğü halde topu bunlara atmış. Sağlık Bakanlığı'nın, İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü'nün sorumluluğunu azaltmaz, aksine arttırır. SGK da diyor ki o kadar azız ki eczacısı, doktoru, artık bu maaşlara kimse kuruma gelmiyor. Hiçbir denetim yapılamıyor. Hele hele özel hastaneler, hep bunlar iktidara yakın isimler. Denetlenemiyor. Bulunsa bile paralı denetim yapın siz Sosyal Güvenlik Kurumu'sunuz, sağlık kısmına bakmayın diyorlar. Doktoru, eczacısı, diş hekimi olmasına rağmen bütün güçlüklerine rağmen. Ve diyorlar ki eğer ki biz bu olayda olduğu gibi içeriğe yönelik bir denetime girişecek olursak hemen sen nasıl bunu yaparsın, suç duyurusunda bulunursak görevimiz gereği, nasıl suç duyurusu yaparsın diye suçlular değil, denetleyenler cezalandırılıyor. Bu iktidar, özel hastaneleri hem yeni doğanlar üzerinden bu ortaya çıkan meseleyi eşeleyin göreceksiniz diyaliz hastaları üzerinden yapılan ve halk sağlığını tehdit eden benzer çarkları ve tüm hastaların nakillerinde yapılan yolsuzlukları ortaya çıkaracak iradeyi göstermeyelim diye SGK’nin denetçilerine, müfettişlerine baskı var. Kalitesizleştirme var. Yalnızlaştırma var ve kurumu bir şekilde etkisizleştirme var.
"Bu işe karışan bütün hastaneleri Meclis'te kamulaştıralım"
Burada ben haber beklerken haber geldi. Konuya karışmış sayısı daha çok da 9 hastanenin lisanslarını, ruhsatlarını iptal etmişler. Ne olacak biliyor musunuz? Hastane sahibi isim değiştirecek. Yeni isimle ruhsat başvurusu yapılacak. Prosedür takip edilecek. Eski sisteme dönülecek. Ne olacak biliyor musunuz? Bu ruhsat iptal davalarına toplumdaki tansiyon düşünce, idari mahkemede itiraz, yandaşlaştırılmış ya da yandaşken partili bir avukatken hakim yapılmış birisine denk getirilecek, yürütmeyi durdurma talebi uygun görülecek. Aynı ruhsatla bile devam. Buradan sesleniyorum; ey Recep Tayyip Erdoğan, senin de torunun var. Senin de evlatların var. Hepimizin yüreği dağlandı. Eğer gerçekten samimiysen bu işe karışan bütün hastaneleri salı günü oy birliğiyle Meclis’te kamulaştıralım. El mi yaman, bey mi yaman görsünler. Ruhsat iptali demek ben bizimkileri biraz göz ucundan, gözünüzün önünden çekiyorum sonra onların işini hallederiz demektir. Bunu en net şekilde ifade etmek istiyorum."