“Herkes farklı, herkes eşit”
1994 yılında bir grup engelli birey ve onların aileleri tarafından kurulmuş bir sivil toplum kuruluşu olan Türkiye Özürlüler Eğitim ve Dayanışma Vakfı (ÖZEV), kurulduğu günden bu yana engelli bireylerin hakları, onların bağımsız yaşamı, eğitimi, rehabilitasyonu ve toplumsal entegrasyonu için çalışmalar gerçekleştiriyor. “Herkes farklı, herkes eşit” sloganıyla yola çıkan kuruluş, 29 yıldır yaşı fark etmeksizin zihinsel engelli tüm “çocuklara” aile oluyor. Vakıf kurucularından Yıldızfer Hacıhasanoğlu, Müdür Soner Gültekin ve özel eğitim öğretmeni Yüksel Arslan vakfın çalışmalarını 24 Saat Gazetesi’ne anlattı CEMRE POLAT- 29 yıl önce bir grup engelli ailesi tarafından kurulmuş bir sivil toplum kuruluşu olan Türkiye Özürlüler Eğitim ve Dayanışma Vakfı (ÖZEV), kurulduğu günden bugüne engellilerin hakları, onların bağımsız yaşamı, eğitimi, rehabilitasyonu ve sosyal hayata katılımları için çalışıyor. “Herkes farklı, herkes eşit” sloganıyla yola çıkan kuruluş, 1994 yılından beri yaşı fark etmeksizin zihinsel engelli tüm “çocuklara” aile oluyor. ÖZEV Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi Kurum Müdürü Soner Gültekin, Vakıf kurucularından Yıldızfer Hacıhasanoğlu ve Özel Eğitim Öğretmeni Yüksel Arslan, çalışmalarını gazetemize anlattı. Zihinsel engelli bireyler, toplum içinde sosyal hayatta karşılaştıkları zorluklarla mücadele ediyor. Çevrelerindeki insanlarla etkili bir iletişim kurmakta güçlük çekebiliyorlar ve bazı durumlarda dışlanabiliyorlar. Eğitim ve iş fırsatlarının yeterince uygun olmaması da onların topluma katılımını kısıtlayan faktörler arasında yer alıyor. Zihinsel engelli bireylerin yetenekleri ve potansiyelleri ise sıklıkla yanlış anlaşılıyor ve göz ardı edilebiliyor. ÖZEV ise onların haklarına saygı duyulması, sosyal yaşama entegrasyonları ve onlara eşit fırsatlar sunulması için çaba sarf ediyor. Engelli bireylerin yeteneklerine uygun eğitim ve istihdam olanaklarının artırılması, toplumsal farkındalığın geliştirilmesi ve ayrımcılığın önlenmesi için çalışmalar yürütüyor. Çocukların sosyal hayatta daha iyi bir konuma gelmeleri için destek sağlamak amacıyla birlikte çalışılması gerektiğini öneriyor. 200’den fazla üyesi bulunan rehabilitasyon merkezi, çeşitli etkinlikler düzenleyerek gün boyu çocukların iyi vakit geçirmesi için çalışıyor. [caption id="attachment_382919" align="aligncenter" width="2560"] Vakıf Kurucularından Yıldızfer Hacıhasanoğlu ve Kurum Müdürü Soner Gültekin[/caption] Gültekin, “Çocukları çalışma hayatına dahil ederek özgüven aşılıyoruz” Engelli bireylerin potansiyellerinin keşfedilmesi, topluma olan katkılarının değerlendirilmesi ve onların haklarına saygı gösterilmesinin kapsayıcı bir toplum yaratacağını söyleyen Gültekin, “Bu çocuklar çalışamadıkları için engelli maaşı veya bakım ücreti alıyorlar. Çoğu aile bunu yeterli görüyor. Çocuklar, çalışma hayatına dahil olamadıkları için sosyal becerileri geriliyor. Ağır engellilerin çalışması beklenmiyor ama bazı aileler sadece engelli maaşı kesilmesin diye çocukları işe göndermiyor. Burada bu çocukları çalışma hayatına sokarak onların özgüven kazanmasını sağlıyoruz. Herkesin bir görevi var, kimi yemek yapıyor kimi çay dağıtıyor” dedi. “Onların doğallığı bizi de tedavi ediyor” Çocuklarla ilgilenmekten mutlu olduklarını söyleyen Müdür, onların saf duyguları sayesinde çalışma yüklerinin azaldığını ifade etti. Gültekin, “Burada 200’den fazla üyemiz var. Psikolog, fizyoterapist, okul öncesi öğretmenleri, sınıf öğretmenleri ve özel eğitim öğretmenleri dahil 13 personel çalışıyor. Sıklıkla piknik, bowling, sanat sergileri, tiyatro gezileri gibi etkinlikler düzenliyoruz. Üyelerimizin bitmeyen bir enerjileri var, etkinliklere katılmayı çok seviyorlar. Tüm duyguları çok yüksek yaşıyorlar. Çocukların o saf duyguları, samimi davranışları bize muazzam bir enerji veriyor. Bu mutluluk bize işimizin ağırlığını unutturuyor. Onların doğal davranışları bizi de tedavi ediyor, yükümüzü alıyor” diye konuştu. Vakfın kuruluşundan bugüne merkeze gelmeye devam eden üyelerin olduğunu söyleyen Gültekin, engelli bireyler yaşlandıkça ailelerin kaygılarının arttığını ifade etti. Gültekin, “Vakıf kurulduğundan beri bizimle olan misafirlerimiz var. Burada beraber büyüdüler. Ailelerin en büyük korkuları ‘Biz öldükten sonra çocuklara ne olacak?’ oluyor. Birçok çocuk kardeşinin yanında kalıyor. Maddi imkanları kısıtlıysa hayat onlar için çok zor oluyor. Bir çocuğun bakım hizmeti alabilmesi için ağır engelli olması gerekiyor. Ailelerin de psikolojik destek alması gerekiyor. Çoğunlukla ötekileştiriliyorlar, dışlanabiliyorlar; kendilerini kabul edebilecek insanların yanında olmak istiyorlar. Ailelere ilk başta acıma duygusuyla yaklaşan insanlar, zaman geçtikçe kendilerini uzaklaştırıyorlar ve bu psikolojik sorunlara yol açıyor” dedi. “Devlet engelli istihdamını desteklemeli” Engelli bireylerin istihdamı için çalışmaların artırılması gerektiğini söyleyen Müdür, onların birçok işi yapabileceklerini ifade etti. Gültekin, “Zihinsel engellilerle çalıştığımız için yaşları kaç olursa olsun onlara ‘çocuk’ diyoruz. 60 yaşında bir üyemiz var ve o bizim için bir çocuk. Çocuklar çalışabildiğinde özgüveni yerine geliyor. Çalışma hayatına girdiklerinde birey olduklarını hissediyorlar. Devlet, istihdamı desteklemeli. İnsanlar, katkılarının çok olmayacağına inanıyor ama onlar da aynı bizler kadar çalışabiliyor. İşe giremedikleri için toplumdan siliniyorlar. Dezavantajlı gruplara ayrıcalık tanınması gerekiyor” diye konuştu. Hacıhasanoğlu, “Türkiye’nin ilk engelli iş okulunu açtık” Vakıf kurucularından Yıldızfer Hacıhasanoğlu, 84 yaşında. Biri 57 yaşında iki zihinsel engelli çocuk annesi. O da ‘Ben öldükten sonra bu çocuklara ne olacak?’ diye düşünenlerden biri. Türkiye’de ilk kez engelliler için iş okulu açtıklarını söyleyen Hacıhasanoğlu, vakfın kuruluş hikayesini anlattı. Hacıhasanoğlu, “Çocuklarımda genetik bir gerilik tespit edilmişti. O zaman engelliler için eğitim veren okullar yoktu. Bir gazete ilanı gördük engelli aileleri ile bir araya geldik. Bakanlıklara müracaat ettik. Eğitilebilir çocuklarla işe başladık. Ankara’da ve Türkiye’de ilk kez iş okulunu açtık. Bakanlıklarla sıkı ilişkiler kurup işimizi ilerlettik, özel eğitim merkezleri açtık. Çocuklarım bu sayede ilk okulu bitirebildi” dedi. [caption id="attachment_382924" align="aligncenter" width="2560"] Özel Eğitim Öğretmeni Yüksel Arslan[/caption] Arslan, “Engelli aileler haklarını iyi bilmeli” “Engelli çocuklar bize Allah’ın emaneti” diyen Özel Eğitim Öğretmeni Yüksel Arslan, engelli ailelerine önerilerde bulundu. Arslan, “Özel eğitim normal eğitimden çok farklı bir alan ve maddi külfeti çok ağır. Burada her bireyin eğitimi ve dersleri farklı. Çok dağınık bir alan olduğu için gruplarla eğitim yapma şansınız çok az. Vakıf olarak en başta çocukların temel ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyoruz. Engelli aileler haklarını çok iyi bilmeli. Devlet bu konuda çok yardımcı oluyor ama aileler yardımların nereden nasıl yapıldığını bilirlerse o kadar iyi faydalanırlar. Problemlerini kabullenip azıcık dahi sorumluluk alabilecek durumdalarsa kesinlikle çocukların kendilerine güvenlerini geliştirip bir işe yönlendirmeliler. Çocuklar bu işi yapıyorum diyebilmeli. Aileler bu güveni çocuklara aşıladıklarında birçok sorun aşılabiliyor. Çocukları kendilerinden ardından hayatlarını devam edebilecek düzeye getirmeliler. Rehabilitasyon merkezlerini araştırmalılar. 18 yaşına kadar devlette eğitim alabiliyorlar ama 18 yaşından sonra güçlerine göre çalışabilecekleri ortamlar hazırlanmalı. Çocukları seviyoruz. Allah, bu insanları bize güvenip göndermiş, onlar bize emanet. Onun emanetine sahip çıkıyoruz” sözlerini aktardı.
Editör: Ahmet Ertüm