Öz yurdunda garip olmak

Abone Ol
Mehmet Necati GÜNGÖR O’na, Zara ilçesindeki mola yerinde rastlamıştım. Erzurum’a giden otobüsler bu mola yerinde dururlardı. 40’lı yaşlarda gözü yaşlı bir baba. Çaresiz ve şaşkın bir şekilde etrafına bakınıyordu. Merakla sordum: “Neyin var kardeş?” “Sorma kardeş, çaresizim, ne yapacağımı bilemiyorum.” “Hayırdır?” Can yakıcı cevap, bu sorunun ardından geldi. Türkiye’de melun ve meçhul bir el, çeşitli illerimizde alevi vatandaşlarımıza karşı yakıcı ve yıkıcı bir hareket başlatmış, yüzlerce masum insanımız bu olaylarda can vermişti. Rastladığım kişi, Almanya’da işçi olarak çalışıyormuş. Ailesiyle çoluk-çocuk vatanlarına gelmişler. Erzincanlı bir alevi kardeşimiz. “Canım yanıyor kardeş. Gözümün önüne karım ve çocuklarım geliyor. Ya bizi de öldürürlerse?” kokusu içimi yakıyor. Köyüne gidecek, tanıdık bir şoför arıyormuş. Kendisini ve ailesini ancak kendi inancından olan bir tanıdığa emanet edebilirmiş. Bulmuş da. İşte buna çok sevinmiştim. Anlattıklarından içim kararmış, yüreğim yanmıştı. Sünni bir genç olarak meydana gelen bu olay ve vatandaşımızın çaresiz çırpınışı beni hem utandırmış, hem derinden etkilemişti. Söyleyecek söz bulamamıştım. “Seni çok iyi anlıyorum kardeşim. Elimden gelse, arabam olsa, seni ve çocuklarını köyüne ben götürürdüm. Ne yazık ki ben de senin gibi bir yolcuyum. Yolunuz açık olsun, Allah sizi korusun.” diyebilmiştim. Yol boyunca hep bu vatandaşımızı düşündüm. Öz yurdunda garip olmak, işte böyle bir şeydi. Adam, ta Almanyalardan kalkıp yurduna gelmiş, köyüne gidebilmekten korkuyor. O olaylar, Türkiye’mizin utanç yıllarına aitti. Acaba aradığı taksici gelip kendisini alacak mıydı? Acaba köyüne sağ salim varabilmiş miydi? Yol boyunca kafamı bu sorular kurcaladı. Bu soruların cevabını bilmiyordum. Hem utanmış, hem yüreğim yanmıştı. Güzel çocuklarına çaresizce baktığımda içime tuhaf bir burukluk çökmüştü. Ne dramatik bir sahne. Şimdilerde bazı haberlerden okuyoruz; aynı melun eller, kimi yerlerde alevi vatandaşlarımızın evlerine işaret koyuyorlarmış. Kardeşliğimize, birlik ve bütünlüğümüze tuzak kuran kahpeler varsa; Elleri kırılsın. Günyüzü görmesinler.