Naz Akman
Ağustos ayı içinde sıcaklıkların da artış göstermesi üzerine İzmir, Manisa, Aydın, Uşak, Muğla, Karabük, Bolu, Çanakkale ve Çankırı’da çok sayıda orman yangını yaşandı. Orman Genel Müdürlüğü (OGM) verilerine göre orman yangınlarının yüzde 89'u insan kaynaklı. Yüzde 10'u kasıt, yüzde 47'si ihmal ve dikkatsizlik, yüzde 11'i doğal nedenlerle (yıldırım düşmesi vb.) yüzde 32'si ise bilinmeyen nedenlerden kaynaklı.
Ağustos ayında 440’ın üzerinde orman yangını
Yine OGM verilerine göre Türkiye’de geçen yıl 1 Ocak-19 Ağustos döneminde 1419 orman yangını çıkarken, bu yıl aynı dönemde 2 bin 529 yangın yaşandı. Son iki gün içinde ayrıca Ankara, Bolu ve Afyonkarahisar’da da ormanlar yandı. Bu yangınlarla beraber sadece Ağustos ayında 440’ın üzerinde orman yangını çıktı.
Kasıtlı orman yangını çıkarma fiilinde artış
Geçen yıla oranla yüzde 78 artış gösteren orman yangınlarının sebepleri için görüşlerine başvurduğumuz Öz Orman İş Sendikası Genel Başkanı Settar Aslan, son yıllarda “kasıtlı orman yangını çıkarma” eyleminin artış gösterdiğini ifade ederek, “Ege ve Akdeniz bölgeleri başta olmak üzere turizm bölgesi/ili kapsamındaki yeşil vatan alanlarında daha fazla ve daha sık aralıklarla yangın yaşanması; bu bölgelerdeki ormanların hem ekolojik dengeye hem de turizm kaynaklı bütçeye zarar verme kastının yansıması olduğunu gösteriyor” dedi.
Aslan, orman yangınlarının nedenlerine ilişkin ise “İklim şartları ve mevsim, orman yangınlarına doğrudan etki ediyor, özellikle kurak geçen dönemlerde daha fazla orman yangını yaşıyoruz. Yine mevsime bağlı olarak parkların ormanlık alanların kullanım yoğunluğu, bu kullanımda üretilen çevre kirliliği gibi unsurlarda hem orman yangınlarının sayısını hem de yanan ormanlık alan büyüklüğünü artırıyor. Piknik alanlarının temizlenmeden terk edilmesi, cam ve ışık geçiren eşya veya maddelerin ormanlık alana atılması yangının başlamasına sebep oluyor. Orman yangınlarının arkasındaki temel sebep; ormanları koruma ve geliştirme ile orman yangınları ile mücadele konusunda olması gereken seviyenin altında sorumluluk almamız” bilgilerini verdi.
Yangınlar neden kontrol altına alınamıyor?
Aslan, orman yangınlarıyla mücadelede yer ekiplerinin oldukça önemli bir görev üstlendiğine işaret ederek, yangınların kontrol altına alınması için yer ekibi personel sayısının artırılması gerektiğini belirtti. Aslan, “Orman yangınlarıyla mücadele ve orman yangınlarını söndürme, ormanları koruma konusunda bilinç ve sonuç üretme görev ve yetkileriyle donatılmış birimlerin, kamu kurum ve kuruluşlarının personel eksiklerini gidermek, bu kapsamdaki kadro ve pozisyon sayısını artırmak şart. Evet orman yangınlarıyla mücadelede insan unsurunun en büyük destekçisi olan makine parkı, araç-gereç, hava ve yer söndürme araçları konusunda neredeyse ‘eksiğimiz kalmadı’ diyecek eşikteyiz. Özellikle hava araçları konusunda çok mesafe kat edildi. Ancak Orman Genel Müdürlüğü bünyesinde istihdam edilen orman yangınlarıyla mücadele, ormanları korumak ve geliştirmekle görevli işçi personel sayısının yetersizliği tartışmasızdır. Şunu kabul etmek gerekir ki; son on yıllık süreçte genel müdürlük, bakanlık ve hükümet oldukça önemli adımlar attı, olması gereken eşiğe yaklaşma kararlılığını ortaya koydu. Personel sayısı ve özlük hakları noktasında geçmişle kıyaslanmayacak kadar iyi noktadayız. Fakat hala ‘olması gereken noktaya’ çok yakınlaşmış değiliz. Orman yangınları ile mücadele eden işçinin yetersizliği kadar mücadele sahasında bulunan işçilerin aile-sosyal yaşam gibi unsurlara uyum sağlamaları için işçilerin kazanç gelirleri güçlendirilmeli, vergi kesintileri ile 24-27 bandına düşen maaşlarda iyileştirme sağlanmalıdır. Özellikle vergi oranlarının yüzde 15 ile sabitlenmesi işçilerimizin seyyanen zamla desteklenmesi özellikle enflasyonist ortamda önem kazanmış durumdadır. Öte yandan ormanlık alanların korunması, artırılması ve yangınla mücadele sorumluluğunda yerel yönetimler ve özellikle de büyükşehir belediyelerin daha fazla sorumluluk alması, bu alana yönelik kaynak aktarımında cömert davranması gerek. Belediyeler ormana ve ormanın korunmasına mutlaka yatırım yapmalı” sözlerine yer verdi.
Ne yapılmalı?
Aslan, orman yangınlarının meydana gelmeden önce koruma ve önleyici tedbirlerin artırılması gerektiğine işaret ederek, “Yangınlarla mücadelede asli hedef yangının söndürülmesi değil hiç başlamamasıdır. Bu noktada ormanı sevme, koruma ve sürdürme noktasında aksiyoner tavır almak önemli. Orman yangınlarıyla mücadelede koruyucu ve önleyici politikaları ve uygulamaları hayata geçirmeliyiz. Bu kapsamda yeşile, çevreye, doğaya ve özellikle de ormana dair bilinç vasatını yukarı çekecek eğitim programlarını, müfredata yerleştirmek gerekir. Ormana, çevreye ve ekolojik dengeye zarar verici eylemlerin, söylemlerin, uygulamaların karşı karşıya kalacağı yaptırımların caydırıcılık kapasitesini güçlendirmeliyiz. Orman yangını riskinin artış gösterdiği dönemlerde, ormanlık alanların kullanımına yönelik sınırlamalar getirilmeli. Yangına dirençli orman geliştirme ve ağaç tercihleri konusunda münhasır çalışmalar yapılmalı. Türkiye’nin özellikle turizm bölgeleri ile tarım yoğun bölgelerindeki ormanlık alanlardaki yangınlara yönelik özel inceleme ve irdeleme gerçekleştirilmelidir. Orman yangını yaşanan alanların farklı kurum ve kişilere terki yönünde işlem yapıldığı şeklindeki kötü niyetli bilgi yönlendirmelerinin ürettiği ‘ormana dair kaygısızlık’ bakışını sona erdirecek ve yangına muhatap olan ormanlık alanlara yönelik yangın sonrası yürütülen süreçleri ve elde edilen sonucu gösteren kamuoyu bilgilendirme çalışmaları gerçekleştirilmelidir” dedi.