Ölüm ve gelecek korkusu
Hakan ŞANLITÜRK
Salgın yeğane gündem maddemiz. Öyle anlaşılıyor ki epey bir süre daha virüsle yatıp kalkacağız.
Peki koronavirüs nedeniyle Türkiye’de kaç kişi risk altında?
Kaç bulaşı olasılıklar arasında?
Salgın 2. Ve 3. dalgalarıyla karşımıza çıkabilir mi?
Çıkarsa nasıl olur?
Böyle bir durumda ne gibi tehlikeler bizi bekliyor olacak?
Düşük-orta gelir grubundaki ülke insanlarının virüse direnci nasıl?
Korona salgını griple birleşirse karşımıza nasıl bir tablo çıkar?
Salgın ne zaman doruk noktaya ulaşacak?
Hastalığın tüm insanlara ve hayvanlara bulaşma riski var mı?
Ve dahası…
Dünyanın çeşitli adreslerinde salgına karşı ilaç-aşı bulma çalışmaları sürüyor. Bilim insanları öngörülerini, değerlendirmelerini paylaşıyorlar. Bana da bu eksende bazı notlar ulaştı. Gerçekten dikkat çekici hususlar var. Umarım kötü senaryolar gerçekleşmez. İnsanlık bu beladan tez zamanda kurtulur.
Koronavirüs kronik rahatsızlığı olan bireyleri öncelikli olarak hedefine alıyor. Türkiye’de bu risk grubunda 20 milyondan fazla kişi var. 15 milyondan fazla insan enfeksiyon riskini yaşayabilir. 1 milyon kişi ise ölüm tehlikesiyle karşılaşabilir.
Dünyada genelindeyse 2.5 milyar insan enfekte olma tehdidiyle baş başa kalabilir.
Gelir seviyesi düşük, yaşam standartları gelişmemiş ülke insanlarının virüse karşı daha dayanıklı olduğu bilimsel olarak kanıtlanmış durumda. Yani fakirler daha şanslı virüse karşı.
Amerikalıların tetkiklerine göre korona salgını griple birleşirse bulaş oranı katlanıyor. 8 katına çıkabileceği belirtiliyor.
Bilim insanlarının bence en kötü senaryosu salgının 2. hatta 3. dalgasının olabileceğine dönük öngörüsü. Eğer böyle bir şey olursa işler daha da sarpa sarabilir. Yaşadığımız korona salgını hayvanlardan insanlara bulaştı malumunuz. 2. dalgadaysa insanlardan hayvanlara hatta deniz ürünlerine bulaşacağı varsayımları var. Bir de bu bulaşı sonrası virüsün mutasyona uğraması ve 2 farklı gruba ayrılması öngörüsü var. O takdirde yeniden insanlara bulaşması halinde mevcut ilaçların ve tedavilerin sonuç vermesi de zorlaşacak. O zaman mide asidinin de virüsü yok edemeyeceği iddialar arasında.
3. dalgayla karşılaşılırsak o zaman işimiz daha zor olacak. Asıl doruk noktanın da 3. dalga ile yaşanacağı ifade ediliyor. Zira o halde risk grubu dinlemeden bütün insanları ve hayvanları kapsama alanına alacak.
Bazı ülkelerde kanalizasyonlarda koronavirüse rastlandı. Ülkemizde de özellikle hassas yerlerde kanalizasyonların sıkı kontrolü gerekiyor.
İnsanların yaşadığı izolasyon zorunluluğu bir süre sonra hayvanlar için de söz konusu olabilir. Hayvansal gıdada zincir kopabilir ve sebze-meyve yemek mecburiyetinde kalabiliriz. Bu nedenle insanları ve toprağı çeşit çeşit zehirlerden korumak zorundayız.
Diğer önemli husus ise insanların her olasılığa karşı hazırlanması gerekliliği. Ayrıca yaşamımızda yeni koşullar ortaya çıktı. Bu alışık olmadığımız bir durum ve insanların yeni şartlara uyumunu kolaylaştırmamız gerekiyor. Psikolojik destek de buna dahil. Zira dünyada salgının etkilediği tüm ülkelerde insanlar ölüm, gelecek kaygısı altında yaşamaya başladılar.
Tabi en önemli konu ilaç ve tedavi imkanının sağlanması. Umarız bilim insanları ivedi olarak bu illetin ilacını, aşısını bulurlar da kaygılardan uzaklaşırız.
Nobel ödüllü Fransız Profesör de koronavirüsün laboratuvar çıkışlı olduğunu söyledi. Bu insan üretimi demek. İnsanın insana ettiği kahpeliği de kimse yapmıyor.
Güzel günlerin erken gelmesi temennisiyle…