DİCLE KAVAK EKMEKCİ - İsrail, Hamas'ın gerçekleştirdiği Aksa Tufanı operasyonu sonrası Filistin'de yeniden savaş başlattı. Savaş gibi olağanüstü durumların yaşandığı toplumsal durumlarda, olumsuz duyguların yoğunluğu arttığından, sosyal medyayı doğru ve amaca yönelik kullanmak oldukça zorlaşabiliyor. Geniş kitleleri ilgilendiren olaylarda insanlar, haklı olarak yaşanan durumu paylaşmak, üzüntü, yas ve öfkelerini belirtmek ya da yardım istemek için sosyal medyayı kullanmak istiyor.
İnsanların savaş döneminde yaşadıkları duygusal geçiş sürecinde sosyal medya paylaşımlarının yoğunluğu yanlış haberlerin yayılmasına sebep oluyor. Sanal Mesafe Projesi ekibiyle, olağanüstü haller ve savaş durumunda sosyal medya üzerinden yayılan yanlış bilgileri doğrulamanın yöntemlerini konuştuk. Sanal Mesafe İçerik Departmanı'ndan Ali Kemal Boroğlu, Seher Naz Hut ve Zehra Gölcük, günümüzde kendisine sosyal medyada daha çok yer bulan dezenformasyonun savaş döneminde nasıl önlenebileceği hakkında 24 Saat Gazetesine bilgiler verdi.
Sanal Mesafe ekibi savaşla ilgili bir içeriğin doğru olup olmadığını ayırt etmek için bazı temel adımlar takip edilebileceğini belirterek, “Bir haberin veya bilginin doğruluğundan emin olmak için aynı haber farklı platformlardan araştırılmalı. Bunun zaman kaybı gibi hissettirdiği durumlarda yanlış, eksik ya da güncel olmayan bir bilginin yaşanan acil duruma olumsuz etkileri olabileceği de hatırlanmalı. Eğer kaynakta bir link paylaşımı varsa bu linkin geçerli ve güvenilir olduğu test edilmeden paylaşılmamasında fayda var” açıklamasında bulundu.
-Filistin- İsrail savaşı sırasında meydana gelen olaylar hakkında sosyal medyada yer alan yanlış ve sahte haberler ile doğru olmayan bilgileri ayırt etmek için neler yapılabilir?
Sosyal medya her türlü bilginin ve haberin paylaşıldığı bir yer. Doğru bilgiler kadar yanlış olan çok fazla bilgiyle de karşılaşıyoruz. Bazıları doğrudan provokasyon amacı taşıyor hatta. Hatırlarsınız, deprem zamanı da çok fazla yalan haberle karşılaşmıştık ve bu yüzden birçok insana yardım ulaşamamıştı. Deprem gibi, savaş gibi olağanüstü durumlar insanların panik ve endişe içinde olduğu; yardım etmeye açık olduğu durumlar oluyor. Ortada zaten korkunç bir durum varken birilerinin kasıtlı olarak durumu daha da kötüye götürecek adımlar atacağını ön göremeyebiliyoruz. Bunlar çoğunlukla yalan haberler oluyor ve bu haberleri kasıtlı olarak ortaya çıkaran insanlar olduğu gibi bilmeden ya da farkında olmadan paylaşan insanlar da olabiliyor. Peki bu haberlerin doğruluğunu nasıl anlayacağız? Ayırt etmesi bazen gerçekten zor olabiliyor. Öncelikle okuduğumuz her haberi doğru kabul etmek yerine haberin kaynağını kontrol etmemiz gerekiyor. Bu tarz yanlış bilgiler genellikle sosyal medyada çok yayıldığı için sosyal medyada gördüğümüz çoğu haberin kaynağını sorgulamalıyız. Haberleri paylaşan kaynak güvenilir bir sayfa ya da kurumsalsa daha doğru olduğunu söylemek mümkün. Ancak tabii ki bununla kalmıyor. Gördüğümüz bir haberi birden fazla güvenilir kaynaktan teyit etmemiz gerekiyor. Eğer imkanımız varsa haberleri yabancı kaynaklardan da araştırarak teyit edebiliriz.
-Gazze’de yaşanan olaylar doğrultusunda, bu gibi durumlarda bir haberin doğruluğunu nasıl teyit edebiliriz?
Kesinlikle resmi kaynaklardan haber almalıyız. Hükümetler, resmi kurumlar genellikle olayla ilgili resmi durumu paylaşırlar. Bu açıklama, durumun netliğini anlamak için en önemli kaynaklardan birisidir. Güvenilir haber kaynaklarını takip etmemiz önemlidir. Herkes tarafından onaylanmış hesaplar daha güvenilirdir. X veya başka sosyal medya platformlarında gördüğümüz her haberi doğru kabul etmemeli, resmileşmesini beklemeliyiz. Olayların hangi zamanlarda geçtiği çok önemlidir. Paylaşılan bilginin ya da fotoğrafın tarihine dikkat etmeliyiz. Kitleleri yanıltmak için farklı zamanlardan alınmış görsel ya da bilgiler savaş dönemlerinde çok fazla kullanılıyor. Bu konuda uzman kişileri okuyup dinleyerek eleştirel bakış açımızı geliştirebilir ve böylelikle yanlış ve sahte haberlere daha bilinçli bir şekilde yaklaşabiliriz.
-Savaş, felaket, seçim gibi olağanüstü durumlarda sosyal medyadaki kirli bilgi önlenebilir mi? Sosyal medyada içerik paylaşımları yapanlar ile sosyal medya kullanıcılarına bu konuda nasıl görevler düşüyor?
Savaş, felaket, seçim gibi olağanüstü durumlarda sosyal medyadaki kirli bilgilerin önüne geçmek gerçekten çok zor bir süreç gerektiriyor. En azından bu bilgi kirliliğinin önüne geçmede bir basamak olabilir, engelleyemediğimiz durumları yavaşlatabiliriz. Burada tanınmış kişilerin paylaşımlarını oldukça dikkatli bir şekilde yapmaları çok önemlidir. Yanlış bir haber, kitleler arasında çok çabuk yayılabilir ve insanlar için bu çok travmatik bir deneyime sebep olabilir (Hatay’da deprem dönemi baraj patladı bilgisi gibi.). Diyelim ki bir bilginin yanlış ya da yalan olduğundan eminiz, bu bilgiyi paylaşan kişiyi uyarabiliyorsak uyarmamız ya da sosyal medyada bu hesaba -lince sebep olmadan- tepki göstermemiz faydalı olabilir. Yalan haberin yayılmasını elimizden geldiğince engellemek önemli. Bir önceki soruda da belirttiğimiz gibi, bu durumlarda bilinçlenirsek ve işin uzmanlarından yardım alırsak; kendimiz doğru bilgiler yayarak yanlış bilginin önüne geçebiliriz. Burada bilgi kirliliğine maruz kalsak dahi bu paylaşımlara dikkat etmeli, başkalarını da bu kirliliğe maruz bırakmamaya dikkat etmeliyiz. Herkes bu konuda sorumluluk bilincinde olursa kirli bilgiyi azaltabiliriz.
Olağanüstü hallerde ve savaş durumunda doğru bilgiye nasıl ulaşırız?
Savaş, doğal afet ve seçim gibi olağanüstü durumlarda sosyal medyayı doğru kullanmanın ve anlamanın yolları daha da önem kazanıyor. Büyük toplumsal olayların olduğu dönemlerde sosyal medyada teyit edilmemiş yanlış ve yanıltıcı bilgiyi doğrulamanın yollarını Sanal Mesafe ekibiyle konuştuk.
Editör: Ramazan Atabey
Yorumlar