Genel

"Okuyamaz" denilen zihinsel engelli kız, koruyucu annesinin gayretiyle okuma yazmayı öğrendi

- Yüzde 75 zihinsel engelli bir çocuğa koruyucu anne olan Seval Açar, gördüğü ilgi ve sevgiyle engeli yüzde 20'lere gerileyen ve doktorların "okuma yazma öğrenemez" dediği kızının okumayı sökmesinin mutluluğunu yaşıyor - Anne Seval Açar: - "Kızımın ailesi olmak 'iyi ki yapmışım' dediğim şeylerden biri. Onun gelişimini görmek, gösterilerini izlemek, okuma bayramına gitmek müthiş bir şey"

Abone Ol

ANKARA (AA) - AYŞE ŞENSOY BOZTEPE - Koruyucu aile hizmetiyle yüzde 75 zihinsel engelli bir çocuğa yuva olan anne Seval Açar, gördüğü ilgi ve sevgiyle engeli yüzde 20'lere gerileyen, doktorların "okuma yazma öğrenemez, toplama çıkartma yapamaz" dediği kızının okuma yazma öğrenmesinin sevincini yaşıyor.

Biyolojik çocuk sahibi Açar çifti, 8 yıl önce bir çocuğa yuva olmak için Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına koruyucu aile başvurusunda bulundu. Kendileriyle eşleştirilen bebeklerini kurumda bekleyen aile, tesadüfen yanlarından geçen ve "baba" diyerek Mehmet Açar'ın boynuna sarılan yüzde 75 zihinsen engelli kız çocuğuna yuva oldu.

Koruyucu ailelik serüvenlerini AA muhabirine anlatan avukat anne Açar, bir gün eşi ve oğluyla televizyonda bir koruyucu ailenin haberini izledikleri sırada bu hizmete başvurmaya karar verdiğini söyledi.

Başvurunun hemen ardından bir hafta içerisinde evrakları tamamladıklarını ve beklemeye başladıklarını anlatan Açar, kurumun 1,5 yıl sonra kendileriyle bir çocuğun eşleştirildiğini söylediğini dile getirdi.

Bebeği görmeye gittikleri sırada 2 yaşlarında başka bir kız çocuğunun yemekhaneye giderken "baba" diye eşinin kucağına atladığını anlatan Açar, eşinin "Ben bu kızımızı istiyorum." dediğini ve kurum yetkililerinin de "Bu kızımızın epilepsisi ve ağır engeli var. Bayılma nöbetleri geçiriyor. Bu şartlarda çok da mümkün değil." karşılığını verdiğini aktardı.

Buna karşın ısrarcı olduklarını, yuvadan ayrıldıklarını, 2 saat sonra gelen telefonla o kız çocuğunun kendileriyle eşleştiğinin söylendiğini aktaran Açar, şöyle konuştu:

"Öğrendiğimizde çok mutlu olduk. Kızımızı aldık evimize geldik. Onun bize gelmesi çok güzel. Herkes 'kızınız çok şanslı, ne kadar iyi insanlarsınız, ne kadar iyi bir annesiniz' diyor. Ben de herkes kadar bir anneyim. Ayrıca bir iyilik söz konusu değil, çünkü insan onun koruyucu ailesi olduğunu unutuyor. 'Ben bu çocuğun koruyucu ailesiyim ne kadar iyi bir insanım' demiyorsunuz. Onu doğurmadığınızı bile unutuyorsunuz. O her şeyiyle benim kızım, bir başkasının kızı değil. İnsan o kadar unutuyor ki bir gün eşime sohbet sırasında 'Oğlumun hamileliğinde vitaminleri çok fazla kullandım ama kızımın hamileliğinde neden kullanmamıştım acaba?' diye sormuşum. Herkes 'bir çocuğun hayatına dokundunuz' diyor. Hayır o iş öyle değil. O bizim hayatımıza dokundu."

- "1 yıl içinde kullandığımız bütün ilaçları bıraktık"

Anne Açar, kızlarının kendilerine nice güzellikler getirdiğini, hayatlarında maddi manevi her şeyin çok değiştiğini belirterek, "Ben kızıma bir harcıyorsam Allah bana onun karşılığında 10 verdi. İş hayatımda da başarılar geldi. Kızımın gelmesinden sonra Hukuk Fakültesini okudum ve bana gerçekten o konuda bir şans getirdiğini düşünüyorum. İki çocuklu bir anne olarak Hukuk Fakültesini okumak çok zor oldu ama bu kızımın bana getirdiği bir şanstı. En güzeli de kızımızın sağlık problemlerinin artık bitmesi." diye konuştu.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının kurum bakımındaki çocukların yeme, içme ve kıyafet gibi her ihtiyacını karşıladığını ifade eden Açar, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Oradaki çocukların tek eksiği sevgi. Sevgi dolu bir ailede büyümeleri o çocuklara çok iyi geliyor. Kızımız bize geldiğinde epilepsi hastasıydı çok ağır ilaçlar kullanıyordu yüzde 75 zihinsel engelliydi. Bize geldikten sonra 1 yıl içerisinde bayılma atakları bitti, öfke kontrolü yapabilir hale geldi, bütün hastalıkları tamamen bitti. 1 yıl içinde kullandığımız bütün ilaçları bıraktık. Bu süreç biraz zordu ama sonu çok güzel. Kızım bize geldiğinde sadece anlamsız sesler çıkarıyordu ve öfke kontrolü yoktu. Şu anda kızım okuma yazma öğrendi. Bize 'okuma yazma öğrenemez, toplama çıkartma yapamaz, bir markete gittiğinde kendi başına alışverişini yapamaz' denildi. Ama benim kızım bu yıl okuma yazma öğrendi. Okulda ve evde çok güzel kutlamalar yaptık. Şu an gösterilere çıkıyor bana her seferinde 'anne benim gösterimde ağlamayacaksın' diyor ama ben ağlıyorum. O da bana 'Bak kimsenin annesi ağlamıyor' diyor ama o gelişimini görmek, kendi başına sağlıklı bir birey olması o kadar güzel ki. Arkama dönüp baktığımda kızımın ailesi olmak 'iyi ki yapmışım' dediğim şeylerden biri. Onun gelişimini görmek, gösterilerini izlemek, okuma bayramına gitmek müthiş bir şey. İnşallah daha da güzel başarılarına şahit olurum."

Seval Açar, biyolojik oğlunun kızlarına çok güzel ağabeylik yaptığını belirterek, "Oğlum onun gerçekten abisi. Onlar hep bu şekilde büyüdü, bu şekilde de devam edecekler. Bir gün eşimle ölüp gittiğimizde şu hayatta kızımı tek emanet edebileceğim abisi olur. Çok şükür iyi ki kızım bizi seçmiş, iyi ki kızım bize gelmiş ki bize bu güzellikleri yaşattı." ifadelerini kullandı.