Güncel

Öğretmen sorunlarının araştırılması için verilen önergeler AKP-MHP oylarıyla reddedildi

Saadet Partisi ve İYİ Partisi'nin öğretmenlerin sorunlarının araştırılması için ayrı ayrı verdikleri önergeler, AKP-MHP oylarıyla reddedildi.

Abone Ol

Haber Merkezi - Saadet Partisi ve İYİ Parti’nin öğretmenlerin atamaları ve sorunlarının araştırılması için ayrı ayrı verdiklerin önergelerinin öne alınması önerileri, bugün TBMM Genel Kurulu’nda ayrı ayrı görüşüldü. İki ayrı önerge, AKP ve MHP milletvekillerinin oyları ile reddedildi.

"Mülakatı kaldırma sözü unutuldu"

Saadet Partisi Samsun Milletvekili Mehmet Kahraman, mülakatın kaldırılmasıyla ilgili AKP’nin verdiği sözü hatırlatarak, “Seçim beyannamenizde dahi paylaşılmadı mı, bu halka söz verilmedi mi? Evet, verildi. O hâlde neden hâlâ mülakatlar kaldırılmıyor? Söz vermek sizin için kıymetli olmayabilir ama vatandaşlarımız için çok önemli. Birçok öğretmen adayını daha mesleğinin başında ne hâle getirdiğimizin farkında mıyız? Kendilerini güven içinde hissetmiyorlar çünkü siz sözünüzü tutmuyorsunuz. Sözünü dahi tutmayan bir iktidarın kontrolündeki mülakata bu gençlerimiz nasıl güvenecekler? Bu hatadan dönün, mülakatları hemen kaldırın. Neden mi? Çünkü bütün siyasi partiler bu konuda söz verdiler. İnanıyorum ki böyle bir konuda 600 milletvekilimiz de ‘evet’ oyu kullanacaktır çünkü bütün partiler bu konuda söz verdi” dedi. 

"Eğitim fakültelerinde planlama hatası var"

İYİ Parti Edirne Milletvekili Akalın ücretli öğretmen sorununun altını çizdi:

“Ben bugün ücretli öğretmenlik yapan bir öğrencimin sesi olmak istiyorum. Üniversitelerden mezun olup atanamayan öğretmenler eğitim sistemimizde derin bir yara hâline gelmiştir. Bu öğretmenlerimiz yıllarını eğitimlerine adamış, bilgi ve becerilerini gelecek nesilleri yetiştirmek için kullanmaya hazır değerli insan kaynaklarıdır. Ne var ki mevcut durumda birçok öğretmen tam zamanlı ve düzenli bir işe atanamamakta ve bunun yerine saat başı ücretle haftada sadece otuz saat ders verebilecek şekilde ücretli öğretmenlik yapmaya zorlanmaktadır. Bu arada, fakültelerin öğretmen yetiştiren bölümleri kapasite fazlasıyla öğrenci almaya devam etmektedir. Eğitim fakülteleri bu durumda büyük bir planlama hatasına dâhil edilerek mezun olan öğretmenlik öğrencilerini atanamaz hâle getirmektedir. Bu sebeple, fakülteler öğretmen yetiştirmek yerine ücretmen yani ‘ücretli öğretmen’ diye yeni bir meslek erbabı yetiştirmektedirler. Bir ücretli öğretmenin maaş bordrosunu incelediğimizde ayda yüz sekiz saat ek ders ücreti karşılığında sadece 6 bin 628 Türk lirası aldığını görüyoruz, SGK hizmet dökümünde ise yalnızca on dört gün gözükmektedir. Bu durum ücretli öğretmenlerin sosyal güvenlik haklarının da ciddi şekilde sınırlandığını göstermektedir. Ayrıca, iki ay önce ek ders ücretlerine yüzde 25’lik bir zam yapılacağı duyurulmuş olmasına rağmen maaşlar eski ücret üzerinden yatırılmış, önümüzdeki ay düzenleneceği söylenmiştir. Yüzde 25’lik zam dahi eklendiğinde ücretli öğretmenlerin alacağı maaş asgari ücretin altında kalmaktadır. Bu ücretler, öğretmenlerin mesleki motivasyonunu, toplumdaki itibarını ve aynı zamanda eğitim kalitesini de olumsuz etkilemektedir. Ayrıca, öğretmenlerin düşük ücretlerle çalıştırılması mesleğe olan ilgiyi azaltmakta ve eğitim alanında yetenekli bireylerin başka sektöre yönelmesine sebep olmaktadır. Öğretmenlik hem eğitim kalitesinin artırılması hem de toplumsal gelişim için kritik önem taşımaktadır. Öğretmenlere adil bir ücret politikası sunulmalı, çalışma koşulları iyileştirilmeli ve sosyal güvenlik hakları garanti altına alınmalıdır. Sadece bu şekilde öğretmenler mesleklerini layıkıyla yerine getirebilir ve toplumumuzun geleceğini şekillendirecek nesilleri yetiştirebilirler.”

"Eşit işe eşit maaş ilkesi yok sayılıyor"
CHP İstanbul Milletvekili Fethi Açıkel özel sektördeki öğretmenlerin açlık, kamu çalışanların yoksulluk sınırında maaş aldığını söyleyerek, “Öğretmenlere ‘Mülakat kalkacak’ sözü verip bu sözü tutmayarak, PDR öğretmenlerine norm kadro sözünü tutmayarak Öğretmenler Günü’nü kutlayamayız. Öğretmenlik Meslek Kanunu’yla öğretmenlerimizin mesleki kimliklerini örseleyerek, onları düşük maaşa, mesleki ve siyasi mobbinge maruz bırakarak 24 Kasımları kutlayamayız. Hele hele öğretmenlerimizi kadrolu, sözleşmeli ve ücretli öğretmenler olarak ayrıştırarak, güvencesizlikle paryalaştırarak asla kutlayamayız. Üç yılda bir müfredat değiştirerek öğretmenlerimizi değişen müfredata uyum sağlamaya zorlayarak, özel okul öğretmenlerinin taban maaş talebini görmezden gelerek, ‘eşit işe eşit ücret’prensibini hiçe sayarak Öğretmenler Günü’nü kutlayamayız. Bir kez daha söylüyorum öğretmenlerimizi 44 bin lira olan yoksulluk sınırının altında çalıştırarak, özel sektör öğretmenlerimizi ise 15 bin lira olan açlık sınırının bile altında çalışmaya mahkûm ederek huzurlu bir Öğretmenler Günü kutlamasından bahsedemeyiz” dedi. 

Mülakat sorunu gündemde
İYİ Parti Ankara Milletvekili Kürşad Zorlu, bir öğretmen ile arasında geçen diyalogu paylaşarak, “Geçenlerde Kırşehirli bir öğretmenimiz, akşam saatlerinde yürürken arabasından gördü, indi, beni durdurdu ‘Hocam, lütfen, atanmama konusunu bile geçtim, mülakat istemiyoruz çünkü güvenmiyoruz çünkü birçok arkadaşımız mağdur oldu bu konuda, lütfen sesimiz olun’ dedi. Bu feryat eminim ki sizlerden de birçok kişiye yapılıyor. Bu inattan vazgeçmemiz lazım. Bakın, Sayın Erdoğan seçimden önce ‘Bunu kaldıracağız’ dedi ama sanki bunu getiren kendileri değilmiş gibi seçim sonra ne oldu? Bu söz unutuldu. Şimdi de ‘Mülakat gibi mülakat yapacağız’ deniliyor; böyle bir anlayış olamaz arkadaşlar. Bu öğretmenlerimizin bugün yaşadığı problemleri ben içime sindiremiyorum, bir öğretmen evladı olarak içime sindiremiyorum. Eminim, sizlerden de birçok kişi bunun içine sindiremiyor ama ‘Bu problemi gelin, çözelim’ dediğimizde ‘Hayır, reddediyoruz. Hayır, çözüm üretmiyoruz’ şeklinde bir anlayışın içerisine giriyorsunuz” dedi. 

Saadet Partisi İstanbul Milletvekili İsa Mesih Şahin, de mülakatın kalkacağı sözünü hatırlatarak, “Şimdi, AK Partili  arkadaşlarımıza bir tweet göstermek istiyorum, 26 Nisan'da saat 13.00’te atılmış. Bu tweet AK Parti sayfasından mı atılmıştır, yoksa 'fake hesaptan mı atılmıştır? Eğer fake hesaptan atıldıysa ben tutanaklardan sözümün sonra geri çıkartılmasını isteyeceğim. Bu tweet sizin, seçim öncesi, gençlerimize verdiğiniz sözün tweeti, mülakatların kaldırılacağıyla ilgili tweet” diye vurguladı.

"Bu ülkenin temel sorunu atanamayan öğretmenler"
HEDEP Şırnak Milletvekili Mehmet Zeki İrmez ise “Öncelikle teşhisi doğru koyalım, teşhisi doğru koyalım. Bu ülkede en büyük sorunların başında atanmayan öğretmenler geliyor. AKP’nin iflas etmiş eğitim politikası nedeniyle 1 milyona yakın ataması yapılmayan öğretmen var. Bu nedenle yaşamdan umudunu kesmiş, hayalleri baltalanmış, intihar eden yüzlerce öğretmen var. Önümüzde duran ve iktidarın sus pus olduğu devasa bir sorun olarak da atanmayan Kürtçe öğretmenleri; sayıları neredeyse 1.500’ü buluyor. Son on yılda ataması yapılan Kürtçe öğretmeni sayısı 132, evet, sadece 132 tane. Hâlimize gülelim mi ağlayalım mı şükür mü edelim, bilmiyorum. Bakın, bu sayılar çok ama çok komik, hakikaten çok yetersiz, dalga geçer gibi âdeta. Bir an önce Kürtçenin Zazaki ve Kurmanci lehçelerinde eğitim verecek öğretmenlerin atanmasına öncelik verilmesi ve onlara alan açılması gerekiyor. Tabii, eğitimcilerin sorunları bununla da bitmiyor. Ücretli öğretmenler güvencesiz ve geçici çalışma koşullarında açlık sınırının altında ve âdeta ‘modern kölelik’ olarak adlandırabileceğimiz bir sistemle çalıştırılıyor. Özel sektör öğretmenlerinin de taban maaş ve özlük haklarına ilişkin sorunları ağırlaşarak devam ediyor. Özel sektör öğretmenleri sömürülüyor ve yok sayılıyor” diye konuştu. 

"Borçla yaşayan öğretmen ek iş yapıyor"
CHP Kocaeli Milletvekili Muhip Kanko da öğretmenlerin içinde bulunduğu ekonomik koşullardan dolayı çoğu öğretmenin ek iş yaptığını söyledi: 

“Türkiye’de öğretmenlerin sorunları saymakla bitmiyor. Öğretmenlerin yüzde 52’sinin kredi kartına, yüzde 22’sinin esnafa, yüzde 25’inin şahıslara borcu var; borçla geçinmek zorunda kalan öğretmenlerin yüzde 25’i ek iş yapıyor. Bu tablo, öğretmenlik mesleğinin ve öğretmenlerin içinde bulunduğu vahim durumu anlatıyor. Öğretmenlerin kategorize edilmesi ayrıca bir dertleri. Sınavla başöğretmen, uzman öğretmen gibi birtakım kategorilere ayrılmaları ayrıca bir sıkıntı. Öğretmenlik mesleğinin içinde bulunduğu durum ve sorunlar Türkiye’nin geleceği bakımından hiç de iç açıcı değildir. Öncelikle öğretmenler öğrencileri için mutlaka bir öğün sağlıklı beslenmenin sağlanmasını istiyorlar. Öğretmenler, ders dışı çalışma ücretlerinin, özellikle İYEP ve etütlerdeki ücretlerin düşüklüğünden dert yanıyorlar; sınıfların kalabalık olmasından dert yanıyorlar; vasıfsız ve liyakatsiz, sadece hükûmete yakın sendikalara üye olduğu için atanan yöneticilerden dert yanıyorlar.”