Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Numan Kurtulmuş, yeni anayasa çalışmaları hakkında açıklamalarda bulundu. 

Sözcü yazarı Saygı Öztürk’e konuşan Kurtulmuş, anayasanın kısa, net, anlaşılır, dilinin günümüz Türkçesine uygun, temel konulara odaklanan, TBMM’nin, Cumhurbaşkanının görev ve yetkileri, yargı sistematiği, yargının sadece bağımsızlığı değil, yargının kendi arasındaki yönetimi ile ilgili da açık ifadeler yer alması gerektiğini söyledi.

DEM Parti Eş Genel Başkanı Hatimoğulları'ndan 'kayyım' çağrısı DEM Parti Eş Genel Başkanı Hatimoğulları'ndan 'kayyım' çağrısı

Yapılacak değişikliklerin Türkiye demokrasisi için önemli bir başarı olacağını söyleyen Kurtulmuş, şunları kaydetti:

“Bugünkü Meclis’le anayasa yapılmaz” görüşüne yanıt

Yapılacak değişikliklerin Türkiye’ye faydası olacağını düşüyorum. Kurumların özellikle sivil siyaset üzerinde yeri geldiği zaman baskı kurmasına zemin sağlayacak bir şey var. Bunların bir şekilde değiştirilmesinin Türkiye’ye faydası olacağını düşünüyorum. Daha da önemlisi maalesef bu süreçte ‘Kurucu Meclis olmadığı için bugünkü Meclis’le anayasa yapılmaz’ gibi bir görüş ileri sürülüyor. Saygıyla karşılıyorum ama siyasi olarak asla doğru bulmam. Bu meclis halkın iradesiyle seçilmiş bir meclistir. Yüzde 95 temsil gücü var. Oyların yüzde 95’ini almış parlamentoda 6 siyasi partinin grubu var. 15 siyasi parti Meclis’te temsil ediliyor. Demokrasi temsil yeteneği çok yüksek olan bir Meclis. Bu Meclis anayasa yapma gücüne de yetkisine de sahiptir. Tartışma olmaması gerekir.

“Bunun yapılabilir olması bile büyük başarı olacak”

Artık Türkiye’de böylece topyekûn bir anayasa çalışması doğrudan sivil iradeyle, Meclis’in eliyle gerçekleştirilebilir. Bunun başlı başına çok büyük bir kazanım olacağını ve Türkiye’yi sivil demokratik siyaset bakımından ileriye taşıyacağını düşünüyorum. Bunun yapılabilir olması bile büyük başarı olacaktır.

İlk dört maddede ne olur?

İlk dört maddenin tartışılması Türkiye için lüzumsuz bir tartışma konusu. Meclis’te şu anda grubu bulunan partilerin temsilcileri, Meclis yöneticileri. Orada da bir kere daha gördük ki partilerin tamamına yakını ilk dört madde ile ilgili herhangi bir tereddüdü yok. Bu konuda aşağı yukarı bir görüş birliği var. Lüzumsuz bir tartışmayla vakit kaybetmemek gerek.

"Anayasa’nın ilk dört maddesi değişsin diyen yok"

Gazeteci Murat Yetkin de Kurtulmuş'un önceki açıklamalarına istinaden ilk 4 maddenin değiştirilip değiştirilmeyeceğine ilişkin soruya verdiği yanıtı şöyle aktardı:

"En çok tartışılan konular arasında yeni bir Anayasa yapma ısrarının Anayasa’nın ilk dört maddesinin de değiştirilip değiştirilmeyeceği bulunuyor. Bu iddialar önce Kurtulmuş, daha sonra Erdoğan tarafından 1921 ve 1924 anayasalarının örnek gösterilmesiyle birleşince, acaba o anayasalarda olduğu gibi 'Devletin dini İslam’dır' maddesinin laikliğin yerini mi alacağı soruları da soruluyor. Bunu Kurtulmuş’a sorunca şu yanıtı aldık:

'Ben orada tamamen yöntem üzerinde konuştum. Yani 1921 Teşkilatı Esasiye ve 1924 Anayasaları, siyaset dışı etkiler olmadan Meclis tarafından hazırlanmıştır. İlk dört maddeyi tartışmak lüzumsuz.'

Sonra bu konuda Meclis’teki diğer parti yetkilileriyle arasında geçen bir sohbeti aktardı Kurtulmuş. Geçtiğimiz Ramazan Bayramı’nda siyasi parti temsilcileriyle bayramlaşma sohbeti sırasında ilk dört maddenin kaldırılmasını, değiştirilmesini isteyen olup olmadığını sormuş. 'Yok. Kimsenin böyle bir talebi olmadı' dedi Meclis başkanı; 'Anayasanın ilk dört maddesi değişsin diyen olmadı. Hatta bu durum anlaşılınca herkes sanki bir rahatladı.'"

"Anayasa meselesi bizim şahsi fikrimiz olarak gündeme gelmedi"

Hemen bütün siyasi partilerin programlarında yeni bir anayasa yapılması yer alıyor. Zaten anayasa meselesi bizim şahsi fikrimiz olarak gündeme gelmedi. Çok tarihi bir süreçten geçiyoruz. Türkiye’nin üzerine düşen büyük sorumluluklar, önümüze koyduğumuz büyük hedefler var. Bütün kurum ve kuruluşlar canla başla çalışma sürecinin içerisindeler. Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne de sorumluluklar düşüyor. TBMM’ye düşen sorumluluklardan birisi de, Türkiye siyasetinin daha fazla demokratikleşmesini sağlayacak adımlarının atılmasıdır. Bir ülkenin demokratik yapısını belirleyen siyasi topografyayı belirleyen dört tane metin var. Bunlar; anayasa, Meclis İç Tüzüğü, Siyasi Partiler Yasası ve Seçim Yasası. Bütün bunlarla ilgili Türkiye’de daha demokrat, daha ileri seviyeye geçebilecek bir atmosferin olduğunu düşünüyorum. Bizim de Meclis olarak sorumluluğumuz olduğu kanaatindeyim.

“Büyük bir uzlaşıyla ortaya bir sonuç çıkarılabilirse siyaset gerçekten normalleşir”

Anayasa müzakereleri, görüşmeleriyle birlikte siyaset normalleşme ve birbirleriyle diyalog zeminini artırma imkanını bulacak. Öte tarafta da siyasette normalleşme ve diyaloğun kuvvetlenmesi anayasa çalışmalarına katkıda bulunacak. Ben bunu tabi sadece bir hukuk metni olarak değil, siyaset felsefesinin yansıması olarak da görüyorum. Daha demokrat, kapsayıcı, kuşatıcı ve sivil anayasa. Bunu da Meclis yapacak. Türkiye artık birilerinin kapalı bir odada bir araya gelip anayasa yapıp millete dayattığı bir zihniyetten kurtulması lazım. Bunu iyi bir şekilde yönetirseniz, sonuçta büyük bir uzlaşıyla ortaya bir sonuç çıkarılabilirse söylediğimiz gibi yani sonuçta siyaset gerçekten normalleşir.

“Siyaset yumrukları sıkarak değil, el sıkarak yapılır”

Siyaset yumrukları sıkarak değil, el sıkarak yapılır. El sıkışanların her konuda uzlaşması da gerekmez. Bu atmosferi, Türkiye bu siyasal üslubu benimserse çok büyük kazanım elde etmiş olur. Bu sürecin sonunda ümit, temenni ediyoruz çok kuvvetli, güçlü sivil demokratik bir anayasa metnimiz olsun, Meclis’ten çıksın. Ümit ediyoruz ki bu süreç Türkiye demokrasisinin temellerini kuvvetlendirmiş ve gerçekten birbiri ile müzakere edebilen olgun bir zemine kavuşmasına vesile olsun.

Yazının tamamını okumak için tıklayınız.  

Editör: Erva Gün