Karabük'te vize sınavlarına giden üniversite öğrencilerine otobüste müzik dinletisi Karabük'te vize sınavlarına giden üniversite öğrencilerine otobüste müzik dinletisi
Haber: Deniz Ali Tatar 2007 yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvarı tiyatro bölümünden mezunu olan ve rol aldığı birçok projeyle başarıya ulaşan oyuncu Nilay Erdönmez, adını 2012 yılında duyurmuştu. Erdönmez, 2012 yapımı ve Pelin Esmer’in yönettiği "Gözetleme Kulesi" filmindeki Seher rolüyle sinema camiasında bilinmeye başlayan Erdönmez, 2012 Adana Altın Koza Film Festivali’nde "En İyi Kadın Oyuncu" ödülüne layık görülmüştü. Daha sonra Erdönmez, Bir Zamanlar Osmanlı: Kıyam, Sevdaluk, Kardeş Çocukları, Mezarcı ve Kapı gibi yapımlarla izleyici karşısına çıktı. Tam 11 yıl sonra bu kez 30. Adana Altın Koza Film Festivali’ne “Yüzleşme” filmiyle gelen Erdönmez, bu yıl da ‘Yardımcı Rolde En İyi Kadın Oyuncu’ ödülüne layık görüldü. Erdönmez ayrıca, son dönemde rol aldığı "Şahmaran" ve "Gülcemal" dizileriyle de adından sıkça söz ettirmişti. Adana Altın Koza Film Festivali’nde ikinci kez ödül aldığı için “Festivalin kariyerimdeki değerli yeri, daha da değerlendi.” diyen Erdönmez, 24 Saat’ten Deniz Ali Tatar’ın sorularını yanıtladı. “Yüzleşme” filmine ve canlandırdığı Kader karakterine dair de konuşan Erdönmez: “Kader, ciddi bir başkaldırı yapıyor. Ses çıkarmasını ve hesap sormasını çok seviyorum” diyerek anlattı. “Altın Koza’nın yeri, kariyerimde bir kez daha değerlendi” İlk kez 2012 yılında Adana Atın Koza Film Festivali’ne geldiğini söyleyen Nilay Erdönmez: “Rol aldığım ilk film Gözetleme Kulesi ile Altın Koza’dan ‘En İyi Kadın Oyuncu’ ödülü almıştım. Tam 11 yıl sonra yeniden festivale filmimle geldim ve bu kez de Yüzleşme filmiyle ‘ Yardımcı Rolde En İyi Kadın Oyuncu’ ödülü aldım. Çok mutlu hissediyorum kendimi ve festivalin kariyerimdeki değerli yeri, daha da değerlendi. Çalışma sürecinde çok bayıldığım bir ekiple festivalde bulunmak inanılmazdı. Yaptığımız çalışmaların ödüllendirilmesi, seçilmesi, seyirciyle buluşması ve değer görmesi çok kıymetli.” dedi. Ödül kazandığını film ekibinden öğrendiğini söyleyen ve sahnede konuşma yapamayan Erdönmez: “Ödülümü sahneden almak çok isterdim, ama ailevi nedenlerden ötürü festivalden ayrılmıştım. Ancak haberi aldığımda, Adana’ya henüz 1,5 saat mesafede bir yerdeydim. Geç bir saat olmasına rağmen, ekibimin yanına gitmek istedim ve bir anısı olsun istedim o gecenin. Tekrar Adana’ya döndük ve ödülümü yönetmenimiz Filiz Kuka’nın elinden aldım. Bir yandan da festival panosunun önünde hep beraber fotoğraf da çekebildik böylece bir anımız da kaldı. Sahnede ödülü alsaydım, öncelikle ödüle layık gören tüm jüri üyelerine çok teşekkür etmek isterdim. Çok keyifle ve çok güzel bir çalışma temposuyla yer aldığım bir filmdi Yüzleşme. Ekip arkadaşlarımın hepsi biricik ve onlara da çok teşekkür ederdim. Ama herkesten önce; filmin yaratıcısı ve yönetmeni olan Filiz Kuka’ya teşekkür etmek isterdim. Çünkü filmle beraber yaşadığımız her şeyin olma sebebi kendisi ve iyi ki bu filmde beraber çalıştık.” dedi. 30. Adana Altın Koza Film Festivali’nin kendisi için çok güzel geçtiğini söyleyen Erdönmez, her gün bazen 3 bazen 4 film izlediğini belirtti. Erdönmez, festival sürecini şu şekilde özetledi: “Her gün arka arkaya film izleme maratonunu özlemişim. Sinema dolu inanılmaz bir hafta geçirdim. Adana, sinema konusunda da tiyatro konusunda da çok seçkin bir seyirciye sahip bence. Filmimizin söyleşisi sırasında çok incelikli sorularla karşılaştık ve çok ilgi gösterdiler. Özellikle seyircilerden birçoğunun filmle kurduğu bağ da enteresandı. Yüzleşme’de anlattığımız konu ile alakalı ‘Ben de benzer bir kayıp yaşadım, böyle bir sınavın içinden geçtim’ diyen izleyiciler de oldu. Bir özdeşleştirme yaratabildiğimiz için çok mutlu oldum ve bence film yapmanın öncelikle amacı da bu olmalı. Bu konuda şanslı hissediyorum kendimi” “Yüzleşme, güzel tesadüflere yol açan bir film oldu” Yönetmen Filiz Kuka ile film sayesinde tanıştığını ve ilk görüşme esnasında film hakkında konuştuklarını söyleyen Erdönmez: “Görüşmeye gitmeden önce senaryoyu okumuştum. Aşırı kar yağan bir günde tanıştık ve görüşme yaptık. Yönetmenimiz Filiz’le enerjimiz çok güzel bir noktada buluştu ve masadan kalktığımda eğer çalışırsak bu filmde keyifle oynayacağıma emindim aslında. Daha sonra ufak bir deneme çekimi yaptık. Hem Kader’i hem Sabahat’i denedik. Yaşıma uygunluk açısından Güneş’in oynadığı Sabahat karakteri de benim için olabilir gibiydi çünkü. Güneş de ben de deneme çekiminde her iki kardeşi de oynamışız, konuştuk tabi sonrasında da. Kader rolünün kafasındaki  casting ve yaş açısından bana daha uygun olduğunu düşündüğünü söyledi sonra Filiz. Daha sonra, aslında oyunculuğunu çok sevdiğim, ama daha önce tanışmadığım Asiye Dinçsoy ile bir araya geldik. Güneş Sayın ile zaten çok eskiden tanışıyoruz, yıllardır arkadaşız, ama daha önce beraber çalışmak kısmet olmamıştı. Bu film aslında güzel tesadüflere yol açmış oldu ve bunun için herkese teşekkür ederim.” diye söyledi. Filmde anlatılan ‘ötenazi’ konusunun bir ‘tabu’ olduğunu hatta bu yüzden konu bile edilmediğini söyleyen Erdönmez: “Filmin bir ailenin hikayesi üzerinden ötenazi konusunu anlatması ve bu soruyu sorması çok değerli,  özel bir konu bu bence. Ülkemizde yasak ama bazı ülkelerde yasal bir konu bir yandan. Böyle farklı bir hikayeyi anlatmaya dahil olmak beni çok heyecanlandırdı. Film bence hikayeyi incelikli ve naif bir yerden ele alıyor. Benim babamı kaybettiğimde yaşadığım gibi, yakınımdaki insanlar  anne-babasını kaybettiği zaman da çok büyük acı yaşıyorlar. Bu yoldan dönüşün olmadığını biliyoruz, o insan ölecek evet. Ama o ölmesin yeter ki bir şekilde orada olsun  ve yaşadığını bileyim demek de güç veriyor insana, sıkı sıkıya tutunduğumuz bir fikir gibi. Film bu konuyu çok ciddi bir şekilde ele alıp tartışıyor. Doğrular ve yanlışlar bir araya geliyor bir bakıma. Bizde çok söylenir ya ‘Canı yanıyordu, kurtuldu’ diye. Ama bir yandan da ötenazi yapana dönüp bakarsak ‘bu hakkı kişi kendinde nasıl görebiliyor?’ sorusunu da soruyor Yüzleşme.” diyerek film hakkında düşünceleri dile getirdi. “Kader’in olaylara başkaldırmasını ve hesap sorabilmesini çok sevdim” Canlandırdığı Kader karakteri için,  karakterinin bu iki farklı bakışın tam da ortasında olduğunu söyleyen Erdönmez: “Tek bir taraftan bakmıyor konuya Kader, ama bir yandan da çelişki içerisinde. Rolün bir diğer sevdiğim tarafı ise, bir sahnede artık ablasına ‘bir şeylere hayır diyebilelim, pasif olmayalım, dayatılanı yaşamak zorunda değiliz’ diyebilmesi. Bu bizim hayatımızda çok baskın bir durum. Nasıl olsa bir şey olmaz deyip, maruz kaldığımız o kadar çok fazla şey oluyor ki. İnsanlar bir şiddeti ya da mobbingi yaparken de, bu durumun güveniyle hareket ediyorlar. Kader bu konuda ciddi bir başkaldırı yapıyor, bu konuda ses çıkarması ve hesap sormasını çok seviyorum.” diyerek karakterinden bahsetti. Partnerleri Asiye Dinçsoy, Okan Urun ve Güneş Sayın ile beraber çalışmaktan çok zevk aldığını söyleyen Erdönmez: “Asiye de Okan da, çalışmalarını takip ettiğim ve sevdiğim oyunculardı. Beraber çalışmak çok güzeldi. Okan’la hatta özellikle tiyatroda bir araya gelmeyi çok dilemiştim, ama film vesilesiyle bir araya gelmek de harika oldu. Güneş ile yıllardır tanışıyoruz zaten ve buluşmamız harika. Zaten benzer dili yakaladığın oyuncularla çalışmak, tadına doyulmaz oluyor. Sete hiç yorgun gitmedim ve yorgun çıkmadım mesela. Birbirimizi severek ve sayarak, hikayeye odaklanarak çalıştık. Filiz’in yönettiği ilk filmde olmak da benim için mutluluk vericiydi. Oyuncuyla kurduğu ilişki biçimi çok değerli bir yönetmen ve büyük bir yetenek bence. Umarım nicelerinde yine bir araya gelebiliriz. Güzel niyetlerle sinema yapmak için bir araya geldik ekip olarak ve birlikte bir hikaye anlatabilmek büyüleyici bir his.” diyerek çalışma sürecinden de bahsetti.