Süreyya Oral
Hiçbirinde halkına karşı onu küçük düşürücü kelimelerin bulunduğu cümlelere rastlamadım… Atatürk, “Köylü milletin efendisidir” diyerek onları yüceltirken, hiçbir cumhurbaşkanı da ekonomik sıkıntılardan kendisine dert yanan vatandaşa “Ananı da al git” türünden cümleler sarf etmemiş...
Ve hiçbir cumhurbaşkanı kendisini ağır eleştirenler için bile hakaret davası açtırmadı...
Eski cumhurbaşkanları döneminde işittiğim en ağır söz Zonguldak’tan Ankara’ya yürüyen maden işçilerinin dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal için söyledikleri “Çankaya’nın şişmanı işçi düşmanı” sözü idi.. Bu söz için bile sendika yöneticileri ve işçiler hakkında herhangi bir dava açılmadı…
Eski cumhurbaşkanlarının yakınında görev yapan 10-15 korumadan başka koruma yoktu. Vatandaşlar da dertlerini iletecekleri zaman yanına kadar yaklaşır ve nezaket kuralları içinde sıkıntılarını dile getirirlerdi. Ve hiçbir gürültü patırtı olmazdı...
Gürültü ancak geziler sırasında yoğun koruma ordusu olduğunda meydana geliyordu… Nedeni de sesini duyurmak isteyen vatandaşın yüksek tonda bağırır gibi konuşarak derdini anlatmaya çalışması… Böyle bağırarak konuşma ise başka türlü anlaşılıyor ve sonucu da farklı oluyordu…
Vatandaş ile yöneticilerin olaylara sıkıntılı durumlara bakışları farklı olduğu için ve de vatandaş olayı birebir yaşayan olduğu için yöneticilerin vatandaşın konuşmalarını olgunlukla dinlemeli ve yine aynı olgunlukla karşısındakini küçük düşürücü sözler sarf etmeden cevaplamaları olgun bir davranış olacaktır. Bu tür davranış aynı zamanda bulunulan makama da saygınlık kazandırır...