Süreyya Oral
Raporlar her gün gazetecilikle ilgili takip edilecek olayları fazlasıyla içermediği için çoğu zaman şubeden elimiz boş dönerdik... O günlerde de bugün sıklıkla kamuoyunu meşgul eden olayları takip ederdik.. Yani cinayet, hırsızlık, adam yaralama darp takip ettiğimiz başlıca olayların başlıkları idi..
Herhangi bir olay yakalamadığımızda üzülürdük, ama asayişin sıkıntısız olmasına sevinirdik.. Kısacası ikilem içinde kalıyorduk.. Haber bulamayınca işler kesat diyorduk, ama toplum açısından bizleri sevindiriyordu bu kesatlık.. Yıllardır aynı tempoda götürdük polis olaylarını takibi.. Bu arada ne emniyet, ne adliye aşamasında hiçbir zaman bir yayın yasağı ile karşılaşmadık.. Mutlaka her olayın emniyetçe yapılan soruşturması sonucu basın mensuplarına ayrıntılı açıklama yapılır ve suçluların fotoğrafları çektirilirdi.. Emniyette bilgi alma konusunda bir sıkıntımız yoktu, aynı durum adliye içinde geçerliydi.
Bugünlere geldiğimizde hemen hemen her gün bir olay veya bir haberle ilgili yayın yasağı ile karşılaşıyoruz..
Bir gerçek de eskiden mumla aradığımız adli vakaların bugünlerde tavan yapmış olması.. Hemen hemen her gün canımızı sıkan bir adli vaka ile karşılaşıyoruz.. İşin enteresan tarafı bu olaylarda işin ucunun hiç tahmin edilemeyen yerlere çıkması… O nedenle sağlıklı bir sorgulama yapmak için yasakların kullanılmaması. Yasaklar oldukça suçluları yakalamakta, emniyetin nokta atışı da yapması o kadar zorlaşıyor. İşin bir başka boyutu da olayla ilgili ne kadar çok şüpheli yakalarsanız sonuca gitmekte o kadar zorlaşır belki de gerçek suçluyu bulmakta zorlanırız.. Nedenine gelince şüphelilerin ve tanıkların bazı şeylerden çekinerek ağız birliği yapmış gibi bir birlerinin ifadelerine benzer ifadeler vermeleri..
Sonuçta da olayı gerçekleştirenler belirli olmasına rağmen bazı olaylar, sanık ve tanık ifadeleri elde edilen belgeler ve deliller, adli tıp raporları sonucu faili meçhul olay olarak kalabilir…