Rahime Tekin / Hakkâri

Halkın, büyük oranda açlık ve yoksulluk sınırı arasında, bazen de açlık sınırının altında geçinmeye çalıştığı Türkiye’de yaşanan ekonomik kriz, döviz kurundaki dalgalanmalar hayatın pek çok alanını olumsuz etkiliyor. Beslenme, barınma ve ulaşım ilk akla gelen olumsuzluklar olsa da yaşanan sıkıntılar bunlarla sınırlı değil. Sağlık, eğitim, sanat, kültür, tekstil gibi alanlar da kötü gidişattan nasibini alıyor.

Rüzgar enerjisi sektörü yılda 5 gigavatlık yatırım hedefliyor Rüzgar enerjisi sektörü yılda 5 gigavatlık yatırım hedefliyor

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan yıllık enflasyon oranı, yüzde 67,07’yi bulurken şubat ayı için artış miktarı yüzde 4,53 oldu. Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na (DİSK) bağlı Sınıf Araştırmaları Merkezi (BİSAM) tarafından yapılan araştırmaya göre, 4 kişilik bir ailenin sağlıklı ve dengeli beslenebilmesi için aylık yapması gereken harcama tutarı (-yani açlık sınırı), Ocak 2024 için 15 bin 033 TL olarak açıklandı. BİSAM’ın yaptığı araştırmada, yoksulluk sınırı ise 51 bin 998 TL olarak belirlendi.

Artan enflasyon ve döviz kurundaki dalgalanmalar gün geçtikçe yaşamı daha da zor hale getiriyor. Neredeyse her gün zam haberleriyle uyandığımız Türkiye’de esnaftan öğrencisine, yurttaşların büyük çoğunluğu gidişattan memnun değil. 2024 yılı itibarıyla Türkiye’de 2 buçuk milyon insan esnaflık yapıyor. Ürün alımını yurtdışından döviz ile yapan esnaflar, özellikle son zamanlarda iş yapamaz duruma geldi. Artan giderler karşısında esnaf, çareyi ürünlere zam yapmakta buluyor. Sonuç olarak ne esnaf zamdan memnun ne de yurttaş… 

Detay

Hakkâri’nin Yüksekova İlçesi’nde geleneksel kıyafet üretimi ve satışı yapan esnaf da gidişattan memnun değil. Halkın geleneksel kıyafet kullanımı bölgede oldukça yaygın. Genç kesimin daha çok düğünlerde tercih ettiği bu kıyafetler, orta yaşlı ve yaşlı insanlar için ise günlük yaşamın bir parçası. Durum böyle olduğundan dolayı bölgede geleneksel kıyafetlere olan talep de oldukça yüksek. Geleneksel kıyafet üretimi ve satışı yapan esnaf ile ekonomik krizin bu alandaki yansımalarını konuştuk.

Müşteriler fiyat sormaya çekiniyor

İlçenin 15 yıllık esnaflarından Selam Erez, ekonomik gidişattan memnun değil. “15 yıllık esnaflık sürecimi gözden geçirecek olursam” diye başladığı konuşmasını Erez, şöyle sürdürdü:  

“Müşteri potansiyelimiz yüzde 80 oranında düştü. Daha önce en fazla yaz sezonunda iş yapardık. Fiyatlar yüksek olduğu için yaz sezonunda dahi müşterileri bulamaz olduk. Öyle ki geleneksel kıyafeti veresiye diktirenler bile var. Eskiden veresiye yoktu artık mecburen kabul ediyoruz. Şu anda üç tane veresiye defterim var. 

Dükkânım için ayda 6 bin TL kira veriyorum. Eleman çalıştıramıyorum çünkü ez az 10 bin TL maaş vermem gerekiyor. Bunun altından da kalkamam. Giderlerimi karşılayamıyorum. Kirasını ödeyemeyen esnaf, iş yerini kapatıyor. Yarın ben de ödeyemezsem mecburen kepenk kapatacağım. Geçen yıl 3 -5 esnaf iş yerini kapattı, bu yıl sayı 100 -120’yi bulur.” 

Bölgede geleneksel kıyafetlerin en fazla düğünlerde giyildiğini anlatan Erez, insanların geleneklerine bağlı olduğunu, bu kıyafetlerden vazgeçmediklerine dikkat çekerek şöyle konuştu:

“Müşterilerimiz fiyat sormaya çekiniyor. Düğün yapacak olan yurttaşlar, bir tane almıyor, en az 10- 15 tane alıyor. Ne yapacak? Mecburen bir kısmını peşin veriyor, gerisini veresiye alıyor. Kumaş, dolarla geldiği için on günde bir zamlanıyor. Bize gelene kadar en az on kişinin elinden geçiyor. Bu da her seferinde zamlanması demek. Burada bir düğün olacağı zaman, düğün evindeki herkese mutlaka kumaş alınır. Gelin için üç- dört farklı kumaş alınır. Zaten düğün masrafları yüksek, bir de buradan gider kalemi oluşuyor.” 

Sınır kapıları aktifleştirilsin

Bölgede fabrikaların bulunmadığını, ekonominin büyük ölçüde gümrük kapılarına bağlı olduğunu anımsatan Erez, yetkililerden gümrük kapılarının daha aktif hale getirilmesini istedi. Hakkari’de Esendere Sınır Kapısı (Türkiye-İran), Üzümlü Sınır Kapısı (Türkiye-Irak) ve Derecik Umurlu Sınır Kapısı (Türkiye-Irak) olmak üzere üç sınır kapısı bulunuyor. Erez’e göre, bu kapıların aktifleştirilmesi ve ticari anlamda gerekli düzenlemelerin yapılması ekonomiyi rahatlatabilir.

“Bu yıl en dibi gördük”

Cesur Ak

90’lı yıllardan bu yana tekstil sektöründe çalışan Cesur Ak, 14 yıldır Yüksekova’da geleneksel kıyafet üretimi yapıyor. Üretim atölyesinde 7 kişinin çalıştığını aktaran Ak, “Son yıllarda yaşadığım ekonomik sıkıntıyı daha önce hiçbir süreçte yaşamadım. Özellikle bu yıl, en dibi görüyoruz” dedi.

Sipariş üzerine üretim yaptıklarını söyleyen Ak, eskisi kadar sipariş alamamaktan yakındı. İnsanların alım gücünün düştüğünü belirten Ak, yetkililere seslenerek şunları söyledi: 

“Sipariş azaldığı için biz de geçinemiyoruz. Bu yüzden mecburen fiyatları arttırıyoruz. Kumaş da zaten ayda iki-üç defa zamlanıyor. Yurt dışından kumaş alamıyoruz. Eskiden alabiliyorduk ama şimdi Türk parasının hiçbir yerde değeri kalmadı. Ara sıra Irak’tan alabiliyorduk ama şu anda 100 TL ile orda sadece iki çay içebilirsiniz.

Kira, işletme giderleri ve çalışan maaşlarını karşılamakta zorlanıyoruz. Gerçekten ekonomik sıkıntılarımız en üst seviyede ve artık ne yapacağımızı bilmiyoruz. Kiralara da fahiş fiyatlar uygulanıyor. Lütfen herkes görevini tam anlamıyla yapsın.”

Fiyat etiketleri haftalık oynuyor

Fikret Durmaz

İlçede geleneksel kıyafet işi yapan başka bir esnaf da Fikret Durmaz. 7 yıldır bu sektörde olduğunu anlatan Durmaz, işyerinde toptan ve perakende satış yapıyor. Kumaşları dolar üzerinden aldığı için sürekli fiyatları değiştirmek zorunda kaldığını dile getiren Durmaz, sözlerini şöyle devam etti:

“Bazı kumaşlar var metresi 30, bazılarının ise 7 dolar. Doların iniş çıkışına göre her gün farklı fiyat üzerinden almak zorunda kalıyoruz. Etiketler, haftalık oynamaya başlıyor. Bu durumdan kaynaklı müşterilerimiz de bize sitem ediyor. Önceki hafta 500 TL’ye aldığı ürünü sonraki hafta 570 veya 600 TL’ye alıyor. Haklı olarak tepki gösteriyorlar.

Dolar bazlı zam, sadece kumaş fiyatlarını değil, mülk sahiplerinin kira artış oranlarını da etkiliyor. Vergiler, kiralar derken çok zor şartlar altında geçinmeye çalışıyoruz. Çalışanlarımı da bu zamlardan kaynaklı işten çıkarmak zorunda kaldım. Çalışan almaya gücüm yetmiyor.”

Editör: Orhan Karadağ