Genel

Narin'in annesi Yüksel Güran: Namusuma leke sürdüler

Diyarbakır'da cansız bedeni dere yatağında bulunan 8 yaşındaki Narin Güran'ın annesi Yüksel Güran, "Ben Narin’in katilini istiyorum. Namusuma leke sürdüler. Narinime gelinlik giyindiremedim. Kefen giyindirdiler. 22 yıllık evliyim daha kocam bana bir tokat vurmamış. Beni öldürün ama namusuma leke sürmeyin" dedi.

Abone Ol

Diyarbakır'da öldürülen 8 yaşındaki Narin Güran cinayeti davasının ilk duruşmasında Mahkeme Başkanı, anne Yüksel Güran'a, "Salim mi kızınızı öldürdü" diye sordu. Anne Güran ise Narin'i kimin öldürdüğünü bilmediğini belirterek, "Namusumuza dil uzatıyor. Ben Narin’in katilini istiyorum. Namusuma leke sürdüler. Narinime gelinlik giyindiremedim. Kefen giyindirdiler. 22 yıllık evliyim daha kocam bana bir tokat vurmamış. Beni öldürün ama namusuma leke sürmeyin" dedi. 

ANKA'dan Ahmet Ün ve İsmet Mikailoğulları'nın haberine göre, Diyarbakır'ın Bağlar ilçesine bağlı kırsal Tavşantepe Mahallesi’nde 21 Ağustos günü kaybolmasının ardından, 19 gün sonra dere yatağında cansız bedeni bulunan Narin cinayetine ilişkin Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturma kapsamında açılan davanın ilk duruşması sürüyor.

Duruşma tutuklu sanık Narin’in ağabeyi ve "iştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla yargılanan anne Güran’ın kimlik tespitiyle başladı. 

Yüksel Güran, Narin’in öldürüldüğü 21 Ağustos gününü şu sözlerle anlattı:

"Sabah 05.00’te ben bahçeye gittim bamya topladım. Önüme bir köpek çıkmış. Eve geldim Osman’ı çıkardım. Oğlum gurbetten gelmişti, keyifliydim. İndiğim zaman Arif ve Muzaffer telefonla konuştu. Muzaffer kahvaltıya geldi. Son soframız güzel oldu. Sonrasında bize zehir ettiler. Biz yemeği yedik Muzaffer ve Arif Batman’a gidecekti. Baran’da gelini alışverişe götürecekti. Enes’in elbiseleri götürdüm. Halen Narin evdeydi. İşimi gücümü evden yapıyordum. Narin, ‘Anne ne zaman bana gelinlik alacaksın’ diyerek, yanıma geldi. Allah belasını versinler, bırakmadılar. Bir benle bir Enes abisinin yanına gidiyordu Narin, oynuyordu. Mutfakta çay ve kahve içiyorlardı.  Düğünümüz vardı. Muhammed eve geldiğimde şarkı söylüyordu. Telefonum çocuklar evde olduğunda sürekli evdeydi. Telefon onlardaydı. Narin patates kızartması istedi, öğlende ona patates kızarttım. ‘Saat kaç, saat kaç’  diye Narin soruyordu.  Saate baktım saat 13.00’tü, bulaşık yıkadım, ev iş yaptım. Narin gitti, geldi ‘Kuran kursuna geç kaldım’ dedi. Narin, ‘Saat 16.00’ya kadar kursta kalacağım’ dedi. ‘Sıcaktır gitme’ dedim. Ama beni ikna etti gitti. Çığlık attı çok mutluydu. Narin evden çıktıktan sonra Kuran çarpsın onu görmedim. Ben çok yorgundum yattım. Kalktığımda Enes de yatıyordu, Muhammed ve Eren oynuyordu, Enes uyuyordu. Kalkmadı."