Deniz Berk
Türkiye'de öğretmen atamalarında uygulanan mülakat sistemi tepkilere yol açmaya devam ediyor. Adil olup olmadığı yıllardır tartışılan süreç, öğretmen adaylarının yıllarca süren emeklerini ve hayallerini etkileyen bir unsur olarak dikkat çekiyor. Adayların mülakatlarda yaşadığı mağduriyetler, binlerce eğitim fakültesi mezununun geleceğine dair belirsizlik yaratırken, sistemin liyakati göz ardı ettiği eleştirileri de gündemde.
Mülakatın adaletli bir şekilde yapılmadığını ve birçok komisyonun farklı puanlama kriterleri uyguladığını savunan öğretmenler, seslerini protestolar ile duyurmaya çalışarak mülakat sisteminin kaldırılması talebinde bulundu.
“Mülakat o anki performansa göre değerlendiriliyor”
Geçtiğimiz günlerde TBMM'de AK Parti grup toplantısı öncesi gazetecilerin sorularını yanıtlayan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’e göre mülakat süreci adil işliyor.
Mülakatlarda mağduriyet yaşandığı iddialarını reddeden Bakan Tekin, "Aday arkadaşımıza verilen soruların, yani elektronik ortamda kendisinin belirlediği sorunun, aynı zamanda cevabı jüri üyeleriyle paylaşıldı. Jüri üyeleri burada soruya yönelik adaydan hangi cevabın beklendiğini işaretledi. Böyle bir mülakat ortamı oldu. Tablo böyleyken, bir mağduriyetin olması için bir hukuksuzluğun olması lazım. Burada bir hukuksuzluk yok. Ancak arkadaşlar şunu söylüyorlar; 'Başka bir ilde sınava giren arkadaş benden yüksek not aldı' diyorlar. Bu olabilir, bu mülakat o anki performanslarınıza göre değerlendiriliyor. Dolayısıyla mülakatlarla ilgili bir hukuksuzluk, haksızlık, adaletsizlik olduğunu iddia eden arkadaşımız varsa resmi olarak bize ya da yargı organlarına başvururlarsa gereğini yaparız" cevabını vermişti.
"Haksızlık olmasın derken bizlere haksızlık yapıldı"
Türk Dili ve Edebiyatı branşında mülakata giren ve isminin açıklanmasını istemeyen öğretmen adayı 24 Saat'e değerlendirmelerde bulundu. Mülakat sürecinde adil bir puanlamanın yapılmadığını düşündüğünü söyleyen mağdur öğretmen, 100 üzerinden puanlama beklerken Bakanlık tarafından "komisyon takdiri" ile karşılaştıklarını belirterek "Birçok il ve birçok komisyon, haksızlık olmasın diye KPSS puanına yakın puanlama yapmıştı. Haksızlık olmasın derken bizlere haksızlık yapıldı. Bazı illerde ise soruları doğru bilmeyen ancak bonkör puanlamadan yararlanan adaylar bizden daha yüksek puan aldı" dedi.
"Bakanlık, KPSS puanını baz alarak yüksek puanlar verdi"
Mülakat süreci boyunca yaşadığı zorlukları anlatan mülakat mağduru öğretmen, mülakatta bütün soruları doğru bildiğini fakat mülakat sonucunun hayal kırıklığına yol açtığını belirterek şu ifadeleri kullandı, "Türk Dili ve Edebiyatı branşında 82 puanım vardı ve bu puanı almak gerçekten çok zor. Mülakatta ise bütün soruları doğru bildim ama Danıştay'ın bir kararı sebebiyle Bakanlık, KPSS puanını baz alarak yüksek puanlar verdi. Benim aldığım puan 84'tü ama yetersiz olduğu için elendim. Soruları bilemeyen bazı adaylar benden daha yüksek puan aldı, bu durum beni gerçekten çok üzüyor."
Mülakat sonuçlarına itirazda bulunan mülakat mağduru, resmi takvim çerçevesinde başvuruda bulunmasına rağmen yalnızca "maddi hata yoktur" cevabını aldığını belirtti. "Mülakat sonucu ve yerime başkası atanması sonucu şok yaşadım. Soruları doğru cevaplamama rağmen, elenmek gerçekten çok üzücü. İtiraz ettim ama sadece 'maddi hata yoktur' cevabını aldım. Bu kadar büyük bir mağduriyetin bu şekilde geçiştirilmesi, bizi daha da çaresiz bırakıyor. Adaletin sağlanması için daha ciddi bir inceleme yapılmalıydı" diyerek itiraz sürecinin yetersizliğine dikkat çekti.
"Devlet okullarında bir umut kalmadı”
Kronik hastalığı bulunan mağdur öğretmen, atama sürecini hayatına göre planladığını ancak mülakat sonuçlarının her şeyini alt üst ettiğini belirtti. "Ben kronik hastayım ve hayatımı atama sürecine göre ayarlamıştım, her şeyimi buna göre planladım. Ancak mülakat sonuçlarıyla tüm planlarım alt üst oldu. Şimdi özel sektörde atanana kadar çalışmayı düşünüyorum çünkü devlet okullarında bir umut kalmadı," dedi. Sağlık sorunlarının yanı sıra iş bulma sürecindeki belirsizliklerin de kendisini zor durumda bıraktığını ifade etti.
Mülakat sürecinin ardından büyük bir motivasyon kaybı yaşadığını belirten öğretmen adayı, öğretmenlik mesleğinde çalışmayı düşünmediğini, özel okullarda bile maaşların asgari ücretin altında olduğunu ifade etti. "Motivasyon açısından ben ve arkadaşlarım şok yaşadık. Öğretmenlik mesleğinde çalışmayı düşünmüyorum çünkü özel okullarda maaşlar asgari ücretin bile altında. Bu durumda bir öğretmen nasıl geçinebilir ki? Ayrıca eğitim politikalarının sürekli değişmesi, meslek hayatımızı daha da belirsizleştiriyor. Geleceğe dair umutlarımızı yitiriyoruz," diyerek sürecin kendisini nasıl olumsuz etkilediğini açıkladı.
“Benim başarım böylesine subjektif bir ölçme aracıyla yok sayıldı”
Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni Gökçe Ateş ise 9 bin 848 kişinin katıldığı sınavda alanında 747'nci olarak kontenjana girmeyi başardı, ancak mülakat süreci sonunda sıralamasının 913’e düşmesiyle kontenjan dışı kaldı. Bu durumu, yıllarca süren eğitim ve emekle elde ettiği başarıya bir darbe olarak nitelendiren Ateş, “İtiraz edeli 1 ay oldu ama hala bir cevap alamadım” dedi.
Ateş, KPSS'de 275 soru çözerek başarılı olduğunu, ancak mülakatta yalnızca 3 soru sorulup subjektif bir değerlendirme yapıldığını belirterek “Benim başarım böylesine subjektif bir ölçme aracıyla yok sayıldı” dedi. Mülakatın objektiflikten uzak bir süreç olduğunu ifade etti. KPSS’nin adayların bilgi ve yetkinliklerini ölçen bir sınav olduğunu vurgulayan Ateş, mülakatın ise kişisel değerlendirmelere dayalı bir süreç olarak geleceğini belirlemede adil olmadığını düşündüğünü belirtti. “Asla aynı psikolojiyi kaldıramam” diyerek, mülakat sürecinin olumsuz etkilediğine dikkat çekti.
“Kimse sonunun ne olacağını bilmediği bir mesleği tercih etmek istemez”
“Mezun olan bir insana ‘öğretmen olamazsın’ demek etik değildir,” diyerek, mülakatın öğretmen adaylarının hayatlarını şekillendiren bir süreç olduğunu vurguladı. Öğretmenlik mesleği, eğitimdeki en önemli aktörlerden biri olarak kabul edilirken, bu mesleğe adım atmak için adayların yıllarca süren bir eğitim sürecinden geçtiklerini belirten Ateş, “İnsanlar hayatlarını şekillendiriyor, aklen kimse sonunun ne olacağını bilmediği bir mesleği tercih etmek istemez,” diyerek mülakat sisteminin bu açıdan da adaletsiz olduğunu ifade etti. Öğretmen adaylarının bir diploma ile mesleklerine başlama hakkı olduğunu savunan Ateş, mülakatın bu hakkı hiçe sayarak, öğretmenlik mesleğinin saygınlığını zedelediğini belirtti.
Ateş, mülakatın adaletsizliğini ve subjektif değerlendirmeyi göz önünde bulundurarak, bir daha bu tür bir mülakat sürecine girmemeye karar verdiğini belirtti. “Ben zaten KPSS gibi objektif bir sınavda başarılı olmuşum. Bu mülakat sürecine girmeyi tercih etmezdim” diyen Ateş, sürecin adaletsizliğe yol açtığına dikkat çekti. Ateş, aynı zamanda hukuki yollara başvurduğunu ve süreci takip edeceğini belirtti.
"Mülakat, liyakati yok sayıyor"
Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası (Eğitim-İş) Genel Başkanı Kadem Özbay, öğretmen atamalarında uygulanan mülakat sistemine ilişkin bu yöntemin adaletsiz olduğunu ve liyakati yok saydığını ifade etti. Özbay, öğretmenlerin istihdamında planlama eksikliğine de dikkat çekerek eğitim fakültelerinden mezun olan öğretmen adaylarının yaşadığı mağduriyetleri şöyle dile getirdi:
"Bu sistem, iktidarın kendi istediği memuru seçmek için kullandığı bir torpil mekanizmasına dönüşmüş durumda. Daha önce de benzer uygulamalar gördük. Mülakat sistemi, üniversitelerde verilen eğitimi ve diplomanın değerini yok sayıyor."
"İstihdam planlanmadığı için meslek değersizleşiyor"
Türkiye'de eğitim fakültelerindeki öğrenci ve mezun sayısının plansız bir şekilde arttığını ifade eden Özbay, "Şu anda 94 eğitim fakültesinde 250 binden fazla öğrenci var. Mezun olduğunda bu gençlerin büyük bir kısmı atanamayarak mağdur oluyor. Devlet, istihdamı planlamadığı için öğretmenlik mesleği değersizleşiyor. Mezun olan öğretmenlerin ataması yapılmadığı gibi, ücretli öğretmenlik gibi güvencesiz yöntemlerle istihdam edilmeye zorlanıyorlar" diye konuştu.
Adil bir atama süreci için önerilerde bulunan Özbay, mülakat sisteminin kaldırılması gerektiğini vurguladı:
"Devletin istihdam planlamasını ihtiyaca göre yapması gerekiyor. Öğretmen adayları, mezuniyet sonrası KPSS gibi yazılı bir sınavla atanmalı. Mülakat, objektif bir değerlendirme aracı olamaz. Özellikle öğretmenlik gibi mesleklerde mülakatın kullanılması, keyfi kararların önünü açıyor."
"Ücretli öğretmenlik, eğitime verilen değeri gösteriyor"
Özbay, ücretli öğretmenlik uygulamasını da eleştirerek, "Bir yandan binlerce öğretmen adayı atanmayı beklerken, diğer yandan her yıl 100 bine yakın ücretli öğretmen istihdam ediliyor. Bu, siyasi iktidarın eğitime verdiği değeri açıkça ortaya koyuyor. Öğretmenlik mesleği, siyasi hesapların malzemesi yapılamaz" ifadelerini kullandı.
Özbay, eğitimin çocukların geleceği açısından kritik bir alan olduğunu belirterek, "Eğitimde bilimsel, çağdaş ve kamusal bir anlayış benimsenmeli. Öğretmenlerin mesleki itibarını zedeleyen uygulamalara son verilmelidir. Eğitim, iktidarların keyfiliğine kurban edilemez" dedi. Öğretmen atamalarında mülakatların kaldırılmasının ve öğretmenlik mesleğinin yeniden itibar kazanmasının şart olduğunu vurgulayan Özbay, "Bu sistem, insanların emeğini ve hakkını yok sayıyor. İnsanlık onuru, başkasının mağduriyetine karşı nasıl tavır aldığınızla ölçülür. Mülakat sistemi, insanlık onuruna aykırıdır" ifadelerini kullandı.