Kıvanç El
Ufak bir de açık kapı bırakıldı: “ittifak yok ama iş birliği olabilir, bakarız, değerlendiririz…”
Bu çıkış siyasetin gündemini de hareketlendirirken tüm partilere yapılan o çağrıya İYİ Parti’nin içinden koptuğu MHP’den ilk yanıt geldi ve yerel seçimlere tek başına girmenin “akıl dışı” olduğu gerekçesiyle o çağrı reddedildi…
Hangi uzmana, hangi kamuoyu araştırmacısına sorulsa veya hangi siyaset bilimciye yerel seçimlere tek başına girmenin bedelinin muhalefet açısından ağır olacağında hem fikir. Uzmanlara göre 81 ilde İYİ Parti’nin herhangi bir ili kazanması mümkün değil, ayrıca ittifakın kazandığı İstanbul, Ankara, Adana, Mersin ve Antalya’nın da kaybedilmesi büyük olasılık…
Peki bu tabloya rağmen neden bu çağrı yapılıyor… o zaman ibre tek bir noktayı gösteriyor; “Akşener pazarlık için el yükseltti” şeklindeki yorumlar pek de haksız değil.
2019’da CHP ve İYİ Parti 23 büyükşehir ve 27 ilde CHP ve İYİ Parti ortak girme kararı vermişti. İstanbul, Ankara, Adana, Antalya gibi 13 büyükşehirde CHP; Balıkesir, Denizli, Manisa, Sakarya gibi 10 büyükşehirde ise İYİ Parti adayı desteklenmişti. CHP İstanbul, Ankara, Adana, Mersin, Antalya büyükşehir belediyeleri ittifak sayesinde kazandı. İYİ Parti ise hiçbir büyükşehir belediyesini kazanamadı. Balıkesir’de 10 bin oy gibi az bir farkla seçim kaybedildi. Bursa’nın da kazanılmasına çok yaklaşıldı….
Tablo bu iken ittifak ya da iş birliği yapılmaması/yapılamaması birlikte kazanılan 5 büyükşehir belediyesinin kaybedilme ihtimalinin oldukça yüksek olması demektir. Muhalefet, İYİ Parti ya da CHP bunu göze alabilir mi? Hem de Erdoğan’ın en fazla önemseyip oldukça yoğun bir kampanya geçirmeyi planladığı illerde…
Elbette muhalefetin bu ayrılığı göze alması kolay değil. Bir anlamda siyasi intihar olabilir. Peki Akşener neyin pazarlığı ya da kavgasını veriyor. Cumhurbaşkanlığı adaylığı sürecinde CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun kendi adaylığı dışında bir gündemi açmamasına İYİ Parti kırgın ve kızgın. Masadaki diğer yüzde 1’lik partilerle eş tutulmasına da İYİ Parti tabanında ciddi tepki var. Tüm bu nedenlerle bu sefer elini biraz daha yükseliyor ve bir anlamda “bu sefer yeter, beni de gözeteceksin” mesajı vererek masaya oturmaya hazırlanıyor.
İYİ Parti bunu yapmazsa ve seçimde somut kazanımlar elde edemez ise tabanında da büyük bir kopuş yaşanabilir. İşte Akşener de bu tabloyu görmüş olacak ki bu çıkışı yapıyor. Elbette bu tablo dışında CHP’ye olan bir kırgınlık da çok net…
Unutmamak gereken bir taraf da HDP/YSP seçmeni… İstanbul Büyükşehir belediyesinin kazanılmasında HDP’nin ve seçmeninin rolü çok büyüktü. 2019 seçimlerinin kazanılması sonrası verilen bu destek çok fazlaca analiz edildi. Ancak görünen o ki bugün farklı bir durum var. Ekrem İmamoğlu’nun 5 yıllık süreçte oylarını artırdığı varsayılırsa bu desteğin gelmemesi sorun çıkarmayacaktır. Peki ya oylarını artıramadıysa? İşte bu sorunun yanıtı henüz cevap bulmuş değil. Eğer HDP/YSP seçime ayrı girmesi durumunda seçmeninin oy davranışını tamamen yönetebilir mi, yoksa muhalefete kaymalar olur mu? Bu sorunun yanıtı da net değil.
Yerel seçimlere giderken muhalefeti bu sefer çok zorlu bir süreç bekliyor. Çok denklemli bir süreçten nasıl sıyrılacak bugünden iyi planlanan bir strateji hazırlığı şart. Ancak şu anda böyle bir strateji pek gündemlerinde değil. Daha çok seçim kazanma derdinden çok içerideki seçimi kazanma yani iç kavgalarıyla meşguller…