Muhalefetin önündeki seçenekler: İmamoğlu'nun açıklamaları ne anlama geliyor?
Haber: Bilgesu Erdem
14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimlerinden mağlubiyetle ayrılan CHP içinde uzun süredir ‘değişim’ tartışmaları devam ediyor. Bu tartışmanın merkezindeki isim İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, geçtiğimiz günlerde düzenlediği basın toplantısında "İstanbul'u bir kez daha savunmak için yola çıkıyorum. 16 milyona eşit hizmet götürmek için yola çıkıyorum. 2019'da olduğu gibi CHP'li yol arkadaşlarımla, farklı partilere gönül veren İstanbullularla tekrar İstanbul ittifakını kurmaya geliyorum" ifadelerini kullandı. İmamoğlu’nun hakkında “CHP'nin tarihini bilen, geçmişi tertemiz evlatları vardır. Bunlar göreve hazırdır. Bunlardan birisi, Özgür Özel'dir” ifadelerini kullandığı CHP Grup Başkanı Özgür Özel de İmamoğlu’nun açıklamalarına "Bu karara en çok İstanbullular sevindi. Ama hepimiz bu karardan memnun olduk. Bu karar İstanbul’a da Türkiye’ye de iyi gelecek. Kısa vadede İstanbul’a uzun vadede Türkiye’ye iyi gelecek bir karar olarak yorumluyorum” diyerek yanıt verdi. İmamoğlu merakla beklenen dünkü açıklamasında, değişim mesajı vermeyi de ihmal etmedi: "Yenilenme, değişim, dönüşüm tabii ki kolay değildir ama bunu hep birlikte gerçekleştirmek zorundayız. Bu dönüşümü başaramadığımız takdirde milletimizin seçim sonrası oluşan hayal kırıklığının kalıcı hale gelmesi büyük bir risktir, altını çiziyorum. Bu risk önümüzdeki yerel seçimlerin kazanılmasında çok büyük bir engeldir. Bunu yapabiliriz. Buradan sesleniyorum. Ben, partimin bir evladı olarak, bu dönüşüme içerikli ve etkin bir şekilde katkı sunmaya var gücümle devam edeceğim."
Kılıçdaroğlu ise Independent Türkçe’den Ali Kemal Erdem’e konuştu. Kılıçdaroğlu, partideki bölünmeye ilişkin ''Yıllardır söylüyorum. Ki bunu kamuoyu önünde de söyledim. Kişi endeksli bir politika asla doğru değildir. 100 yıllık bir parti bir kişiye asla teslim edilemez. Hiç kimse 'Kemalci' olmasın. CHP'de kişi endeksli bir politika olmaz…'' ifadelerini kullandı. Tüzükte değişime gidileceği mesajını veren Kılıçdaroğlu ''Program değişikliğine de ihtiyacımız var. Bu konuda da yapılan güzel çalışmalar var. Yetiştirebilirsek bu çalışmayı da kamuoyunun tartışmasına açmayı düşünüyoruz'' dedi. Değişim tartışmalarına da değinen Kılıçdaroğlu ''Gerçek yenilenmeyi göreceksiniz… Bu konuda gerekli açıklamaları, çalışmalar olgunlaştıktan sonra kamuoyu ile paylaşacağım'' değerlendirmesinde bulundu.
İmamoğlu’nun açıklamaları, Özgür Özel’in memnuniyetini ve CHP’de yaşanan süreci Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Siyaset Bilimci Doçent Dr. Berk Esen 24 Saat’e değerlendirdi.
"İmamoğlu daha az riskli seçeneği tercih etti"
“Ben İmamoğlu’nun İstanbul’da devam etme kararını değişim isteğini rafa kaldırmak olarak yorumlamıyorum. İmamoğlu’nun iki çok riskli seçenek arasından tercih yapması gerekiyordu. Sanırım kendisi ve muhalefet adına daha az riskli gördüğü seçeneği tercih etti.” diyen Esen, riskle kastettiklerini de sıraladı; “Eğer bugün İmamoğlu CHP Genel Başkanlığı’na yürümeye çalışsaydı Kurultay’ı kaybetmesi durumunda zaten seçim şansını da çok aza indirmiş olurdu. Kurultayı kazanması durumunda da -Kasım’da yapılacak bir kurultay olacağını varsayarsak- dört ay boyunca İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı AKP’ye bırakmış olacaktı. Yirmi beş sene sonra CHP’de zorlukla kazandığı bu pozisyonu bırakması, üstüne İmamoğlu dışında da İstanbul’da seçimi kazanacak bir aday olmaması nedeniyle belki önümüzdeki seçimi de kaybetme ihtimali artacaktı. Bu CHP ve muhalefet açısından çok büyük bir travma olurdu.” ifadelerini kullandı.
Ancak Esen’e göre bu risk göze alınabilirdi; “CHP Genel Başkanlığını alıp CHP’yi dönüştürüp yerel seçimleri kazanıp devam Etmesi belli yönlerle daha hayırlı olurdu. Ama diğer seçenek de çok riskliydi onu tercih etmedi. Onun yerine başka riskleri göze almış durumda.”
“İmamoğlu ‘değişim’ demekten vazgeçmez”
Esen, İmamoğlu’nun değişim çağrısını sürdüreceğini öngördüğünü şu sözlerle ifade etti; “Basın toplantısında sonlara doğru CHP tarihini bilen, dürüst, liderliği alabilecek çok insan vardır değişimin peşinde olacağım diye birkaç defa vurguladı. Onlar Kılıçdaroğlu’na açık mesajdı. Tahminim önümüzdeki iki üç hafta içinde Özgür Özel Kılıçdaroğlu’nun karşısında bir liderlik mücadelesine girişecek. İmamoğlu böyle bir anlaşmayı yaptıktan sonra bu açıklamayı yapmıştır.”
“Özgür Özel kazanabilir”
Esen’e göre; “CHP’de Kasım’da kurultay yapılırsa (ilhan Cihaner de yeterli sayıda imza toplarsa o da girebilir) benim tahminim iki adaylı bir kurultay yaşanacak. Kurultayda da Özgür Özel’in şansı olduğunu düşünüyorum. Onu destekleyen isimlerin kimisi Kılıçdaroğlu ile senelerce yol yürümüş insanlar ama aynı zamanda kendi bölgelerinde delege nasıl seçilir onu da iyi bilen, yerel düzeyde delege ağlarıyla bağlantıları olan insanlar.” Esen, sözlerine, İmamoğlu’nun desteklediği isimler ilçe kongrelerini kazanıyor. Kamuoyunda da Kılıçdaroğlu çok yıprandığı için bir lider değişiminde ben uygun imkan olduğunu düşünüyorum. Çok ucu ucuna gibi gözüküyor ama önümüzdeki bir iki ay içinde eğer İmamoğlu bastırırsa, Özgür Özel de adaylık açıklaması yaparsa bu işler biraz değişebilir.” diyerek devam etti.
‘İmamoğlu’nun önünde ne gibi riskler var?
“Biri eğer Genel Başkanlık’ta İmamoğlu devam ederse o zaman bu seçimi kazanmak çok zorlaşır. Hatta bilakis Kılıçdaroğlu ekibi liderliğini sürdürmesi için Kılıçdaroğlu belki İstanbul’a yüklenmeyebilir bu kampanyada. Yani bir şekilde İmamoğlu’nun seçimi kaybetmesinin kendilerinin önünü açacağını düşünen İsimler çıkabilir, irtibatsızlık yaşanabilir. En ağır risk bu.” diyen Esen, diğer riskleri de sıraladı; “İmamoğlu’nun seçimi kazanmak için Kılıçdaroğlu’nu değiştirmesi gerekiyor ki Erdoğan’ın kendisine yönelik yürüttüğü bu siyasi yasak davasından bir şekilde sıyrılması gerekiyor -kolay değil. Cumhurbaşkanlığına adaylığı nasıl bu şekilde engellendiyse ben aynı gerekçelerin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için de geçerli olduğunu düşünüyorum. Onun Kılıçdaroğlu tarafından mesele edilmeyip Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olmamasını İmamoğlu’nun bu şekilde açıklaması zaten Kılıçdaroğlu’nun nasıl bu konuda ikircikli bir pozisyona sahip olduğunu gösteriyor. Seçimlere beş gün kala İstanbul’da İmamoğlu’na yasak kararı verilirse ne olacak? Muhalefetin elinde bir yaptırım gücü var mı? Yine ya çift adayla gidilecek ya da muhalefet bu riski göze alacak. İstanbul’da göze aldıkları riski Cumhurbaşkanlığı seçiminde niye göze almadılar çünkü Kılıçdaroğlu aday olmak istiyordu. Bunu net bir şekilde ortaya koymak lazım. İkinci risk bu.” Üçüncü riski ise ittifak yapısı diye açıklayan Esen, “İYİ Parti’den çok farklı açıklamalar geliyor. Kılıçdaroğlu’nun koltuğunu muhafaza edip etmemesine bağlı olarak da durum değişebilir. Kılıçdaroğlu liderliğinde ittifakı oluşturmak daha zor olacaktır. Ama Kılıçdaroğlu koltuğunu korusa bile İYİ Parti ile iyi bir müzakere yaparak belli belediyeleri CHP’den alıp ittifaka devam etme kararının çıkacağını düşünüyorum. Ama tabii İstanbul seçimini kazanmak için İYİ Parti’nin desteği yetmiyor. Tek başına yeterli olmuyor. HDP ya da Yeşil Sol Parti’nin desteğini alması lazım. Belki diğer partilerle görüşüp başka adayların çıkmasını da engellemesi lazım. Dolayısıyla üçüncü engel de bu. İmamoğlu’nun kendi partisinin yürüttüğü ittifak müzakerelerinden bağımsız sadece İstanbul ‘u içeren bir ittifak çabasına girmesi gerekiyor. Anladığım kadarıyla İmamoğlu bunu yapabileceğini düşünüyor. Zaten basın toplantısında da bunu söyledi.” değerlendirmesinde bulundu.
“İmamoğlu orta düzeyde bir risk aldı”
Esen, “İmamoğlu’nun planı bütün bu riskleri aşıp 2024’te İstanbul’u kazanıp CHP ne yaparsa yapsın kendini CHP’nin en önemli siyasetçisi olarak öne koyup Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olmak istiyor. Ama tabii cumhurbaşkanlığı seçimi 2028’de yapılırsa, neredeyse beş sene var, Biraz belirsiz bir durum olacak. Dolayısıyla kendisi adına koltuğu bırakmadığı için orta düzeyde bir risk alıyor. İlk seçenekteki kadar büyük bir risk almıyor ama getirisi de ancak orta ölçekte olacak, beş sene beklemesi gerekecek eğer Erdoğan’ın sağlık durumu izin verirse, çok büyük bir siyasi kriz olmazsa iktidar seçime gitmeyi tercih etmeyecektir çünkü. Yerel seçimden sonra ekonomi çok daha kötü hale gelecek.” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu’nun tüzükle verdiği ‘değişim’ mesajı tatmin edici mi?
“Kılıçdaroğlu’nun tüzük değiştirme hamlesini tamamen kamuoyunu oyalamaya dönük tipik bir Kılıçdaroğlu hamlesi olarak görüyorum. Eğer bu tüzük demokratik olmadığı için değiştiriliyorsa -ki Kılıçdaroğlu kanadından demokratik bir tüzük yapılacağına dair açıklamalar geliyor. O zaman sayın Kılıçdaroğlu’nun 13 senedir CHP’yi neden otoriter bir tüzükle yönettiğini de kamuoyuna açıklaması gerekiyor.” diyen Esen, “Özellikle 2018 yılında yapılan tüzük değişiklikleriyle partinin ne kadar otoriter bir yere savrulduğunu, genel merkezin parti örgütü üzerinde hakimiyetini nasıl daha da artırdığını ve bunun Kılıçdaroğlu’nun kademe kademe liderliğini nasıl güçlendirdiğini de açıklaması gerekiyor. Dolayısıyla ben tüzük değişikliğinin kimseyi tatmin edeceğini düşünmüyorum. Nasıl bir sene boyunca aday bekleyen kamuoyunu doğru düzgün bir ittifak mimarisiyle ve güçlendirilmiş parlamenter sistem tartışmalarıyla oyaladıysa ve bu gün o üretilen metinlerden geriye akademisyenlerin yazdığı çalışmalara ancak dipnot olarak girebilecek metinler kaldıysa, tüzük değişikliğinin de ben çok benzer mimaride olduğunu düşünüyorum. Tartışılan öneriler şu anki otoriter tüzüğü daha demokatikleştirecektir. Ancak otoriter lider o koltukta oturduğu sürece ciddi bir değişiklik olacağını düşünmüyorum.” değerlendirmesinde bulundu.
Bunlar da ilginizi çekebilir