Cemre Polat

Ankara ArtNova Sanat Fuarı, mimarlık, grafik tasarım, resim, heykel ve dekoratif sanatlar gibi farklı alanların dinamiklerini sanatseverlerle buluşturdu. Doğanın zarafetini ve sanatsal yaratıcılığı birleştiren 'Art Nouveau' akımından ilham alınarak isimlendirilen fuar, ATİS Fuarcılık, TMMOB Mimarlar Odası ve Birleşmiş Ressamlar ve Heykeltıraşlar Derneği’nin desteğiyle ATO Congresium’da gerçekleştirildi. Fuar kapsamında, 100 galeri ve yaklaşık 900 sanatçının eserleri sergilendi.

ArtNova, sanatın yanı sıra koleksiyonerlik, kent ve mekan konularında 22 söyleşi, atölye çalışmaları ve müzik dinletilerine ev sahipliği yaptı. Zorba TV tarafından düzenlenen “Sanat ve Mimaride Düşünce Neyiniz Olur?” başlıklı söyleşi, Felsefeci Yazar Ümit Yaşar Gözüm moderatörlüğünde gerçekleşti. Söyleşinin konukları Prof. Dr. Mehmet Ali Dombaycı ve Mimar Dr. Kadri Atabaş, sanat ve mimarlık bağlamında düşünce ve estetik üzerine önemli noktalara değindi. Sanat ve mimarlık üzerine tartışmaların yanı sıra, dijital devrimin mimari ve sanat üzerindeki etkilerine de dikkat çekildi.

Whatsapp Görsel 2024 10 21 Saat 13.51.59 68Ed55Be

"Düşünmek, düşten gelir"

Prof. Dr. Mehmet Ali Dombaycı, düşüncenin kökenini “düş”ten aldığını belirterek, “Düşünce, bilgi ve duygu arasında karar vermemizi sağlar. Duygularımız bilgilerin üzerine yerleşir ve kararlarımızı etkiler” dedi. Estetiğin, algı meselesi olduğunu vurgulayan Dombaycı, sanatın iç dünyamızdakileri dışa vurmanın bir yolu olduğunu belirtti.

Dombaycı, "Bilgi ve duygu arasında düşünerek karar veriyoruz. Üzüldüğümüzde ya da sevindiğimizde farklı kararlar alıyoruz. Duygular, bilgilerin üzerine pozitif ya da negatif olarak yerleşiyor. Aynı şeyi düşünüp farklı sonuçlara varabiliriz" dedi. Estetiğin, anestezi ile aynı kökten geldiğini ve bir algı meselesi olduğunu vurgulayan Dombaycı, sanatın insanın içindekini dışa vurması anlamına geldiğini belirtti. Düşüncenin bazen umuda, bazen eleştiriye, bazen de yaratıcılığa götürdüğünü söyleyen Dombaycı, "Mimari, bir kimlik, etik ve varolma meselesidir" diye konuştu.

"Soru sormayı bıraktığında ne olur?"

Söyleşide Ümit Yaşar Gözüm, insanın soru sormaması ve sorgulamaması üzerinde durdu. “Soru sormak, bilmeyi tamamlayan etkenlerden biri. Mimarlık ve sanat bağlamında estetik kaygıların ne kadar yansıtıldığı önemli bir sorudur” diyerek, mimarlığın sanatla ilişkisini irdeledi.

Gözüm, " Anlamsızlığı bile anlamaya çalışmak önemli. Mimari ve sanat bağlamında estetik kaygılar ne kadar mimarinin kendi içindeki etkenlerine yansıyor? Bu kaygılar mimaride ne kadar korunuyor?" diye sordu.

"Zihnimizi bir ‘boş levha’ olarak ele alabilir miyiz?"

John Locke'un “Tabula Rasa” önermesine atıfta bulunan Gözüm, insan zihnini boş bir levha olarak ele alma fikrini tartışmaya açtı. "Zihnimiz, ailede, sokakta ve eğitimde biçimlendirilmesine izin verilen bir boşluk olarak görülebilir mi? Farklı yaşlardaki insanlar bu boşluğu dolduramadığında, hoşgörüyle mi yaklaşılmalı? Eğer Cumhuriyet’in temellerinin atıldığı Ankara’da kaos ve ihaneti görüyorsak, estetik kaygılardan yoksun yerlerle muhatap edilmemizin bir açıklaması olabilir mi?" diyerek, toplumun gelişmişlik seviyesi ile estetik ve düşüncenin önemli ilişkinisini vurguladı.

Geçmişte yapılan sanat eserlerinin halen yaşarken, yeni yapılan yapıların kısa sürede yok olduğuna dikkat çeken Gözüm, "Kötü ve değersiz olana bir değer yüklemeye çalıştığımızda insanlık olarak zaman kaybediyoruz. Dijital çağda her mesleğin ne ürettiğini, ortaya koyduğumuz eserlerin dünya sanat tarihindeki yerini sorgulamalıyız. Kalıcı işler ortaya koyuyor muyuz?" diye ekledi.

Whatsapp Görsel 2024 10 21 Saat 13.51.56 8248B7Dc

"Düşünce, mimarlığın turnusol kağıdıdır"

Mimar Akademisyen Dr. Kadri Atabaş ise konuşmasında mimarlığı ve sanatı ortaya çıkaran en temel şeyin düşünce olduğunu belirtti. “Düşünce, mimarlığın ve sanatın turnusol kağıdıdır. Tarih boyunca estetik ve mimarlık bir arada çalışmıştır” diyen Atabaş, Art Nouveau akımının sanat ve tasarımda bütünselliği savunduğunu, bu anlayışın modern dijital çağda da önemini koruduğunu ifade etti.

Atabaş, "Tarihe bakarak bunu anlayabiliriz. Mimarlık ve sanatın ortak buluşma alanı olduğu için bu fuarın adı 'Art Nouveau'. Sanayi Devrimi'nin ortaya çıktığı ilk dönemde toplum alabora oldu, tüm değerler ve yaşam sistemi değişti. Bir grup insan bu aynileşmeye karşı çıkarak doğaya dönmeye ve yeni bir estetik kurmaya çalıştı. Ancak bu entelektüel dünyada bir karşılık bulmasına rağmen, insanlık tarihinde derin bir etkisi olmadı. Yine de Art Nouveau, ilk kez tasarımın bütünselliğini savundu. Mimarlık ve estetiğin birlikte çalıştığını vurgulamak, birbirinden ayırmadan savunmak çok önemli bir etkidir" dedi.

“Mimarlık, tasarım fikrinin altında bir başlıktır”

Türkçe o Avrupa ülkesinde resmi dil olarak kabul edildi! Türkçe o Avrupa ülkesinde resmi dil olarak kabul edildi!

Dijital devrimin modern dünyada gözden kaçtığına dikkat çeken Atabaş, "Şu anda Türkiye'nin çok farkında olmadığı bir devrim yaşanıyor: Dijital Devrim. 1940'ta Claude Shannon isimli bir elektrik mühendisi, 20. yüzyılın en önemli makalesini yazdı ve bilgi devrimini başlattı. Bilginin, dilde yapılanabileceğini ve aktarılabileceğini öne sürdü. Biz de dinamik, akışkan bir dünyayı, bilimi bütünsel olarak görerek bir tasarım ortaya koyuyoruz. Mimarlık, tasarım fikrinin altında bir başlıktır ve kendi başına bir etki alanı olmamalıdır" diye konuştu.

Whatsapp Görsel 2024 10 21 Saat 13.51.55 92A3Ad83

Muhabir: Cemre Polat