İSTANBUL (AA) - Kültür ve Turizm Bakanlığı himayesinde, Uluslararası Sinema Derneği tarafından bu yıl ikincisi düzenlenen "Milli Sinema Günleri" kapsamında yönetmen, senarist ve yapımcı Mesut Uçakan'ın sinemaya bakışı ele alındı.
"Yolumuzun İşaret Taşları" program serisi kapsamında gerçekleşen etkinliklerden Şükrü Sim'in başkanlığında gerçekleşen programda, yapımcı Nazif Tunç, yazar İhsan Kabil, gazeteci Bünyamin Yılmaz, sinema yazarı Rabia Bulut ve yapımcı Suat Köçer konuştu.
İhsan Kabil, Uçakan'ın sancağı eklinde tutan çok az sayıdaki neferden biri olduğunu belirterek, "1970'lerin çalkantılı döneminde, Uçakan'ın ortaya koyduğu bir tez sinemasıydı. Sinemanın estetik boyutuna, sembollerle mecazlarla hareket eden yanına pek fırsat bulamayan, hayatın gerçekliğini yansıtmayı esas alan bir yaklaşımdı." dedi.
- "Birlikte bir şeyler yapma dönemine girmemiz gerekiyor"
Bünyamin Yılmaz, Uçakan'ın, Türkiye'nin o dönem için çözülmemiş veya üzerine düşünülmemiş konularını cesur bir şekilde ele aldığını aktararak, "Türkiye bu dönemleri bir kenara bıraktı ve istikrarlı bir döneme girdi. Bizim bu noktada dünyanın meseleleriyle ilgili bir sinema anlayışı ortaya koymamız gerekiyor. Dünyanın her tarafına dağılmış bir toplumuz. Sinemanın bunu takip etmesi elzem hale geldi." ifadelerini kullandı.
Milliliğin sadece ulusal anlamda Türkiye'yi kapsayan bir şey olmadığının altını çizen Yılmaz, şunları kaydetti:
"Bütün dünyaya bakışımızı şekillendiren bir şey olması gerekiyor. Sinemada da dünyayla ilgili söz söyleyebilecek noktaya gelmeliyiz. Mesut Uçakan'ın filmlerinde fark ettiğim şey, işini iyi yapan insanlar bir araya gelmişti. Müzikleri, sanat tasarımı, yönetmenliği, her şey birbirini çok besliyordu. O dönemlerde bizim karşımıza çıkan eserlerde bu birlikteliği görüyorduk. Bugün de milli sinemanın geleceğini konuşacaksak birlikte bir şeyler yapma dönemine girmemiz, dünyayı doğru okuyup vizyonu, kendi kültürel kodlarımızla uluslararası bir yapıya büründürmemiz şart."
- "Münkir bir sanat olan sinemanın mümin bakışı"
Rabia Bulut, milli sinemanın ilk zamanlarını bir ifade biçimi olarak değerlendirerek, "Yücel Çakmaklı ile başlayan, Mesut Uçakan ile devam eden süreç kendini doğurdu. Bizler ise televizyonda izleyerek bu hikayeyle tanıştık. Dönemin öncüsü olmak aslında meseleyi kavramak ve hemhal olmaktı. Uçakan'ın sinemasına baktığımızda her meseleye dair hızlı reaksiyon alıp, onu sinemada yansıtma çabası var. Bu anlamda Mesut Uçakan'ın varlığı bize yol gösteriyor." diye konuştu.
Nazif Tunç da Mesut Uçakan için, "Münkir bir sanat olan sinemanın, mümin bir bakışla tekrar yoğrulmasıyla ilgili bir portre görüyorum. Topluma irfani geleneğin tam tersine şeyler sunan sinemaya karşın, kendi inancına, irfanına, kimliğine uygun birtakım yapımlar gerçekleştirmek için mücadele eden Müslüman bir sanatçı." dedi.
Suat Köçer ise milli sinemanın kendisinde iki şey çağrıştırdığını aktararak, "Çok zor şartlara, koşullara rağmen birbirine inanıp birtakım değerlerle bir arada olmayı ve yarım kalmışlığı hatırlatıyor. Uçakan'ın filmlerine baktığımızda aile, gençlik, inanç, merhamet, affetme ve adalet kavramlarına yoğunlaştığını görüyoruz. Çok büyük isimlerle çalışmış. Bu bağlamda sinemasal olarak da önemli. Bu kadar büyük zorluklara, böyle dezavantajlı şekilde girişmeyi çılgınlık olarak görüyorum." dedi.
Etkinlik kapsamında 30 Kasım'a kadar Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi, Rami Kütüphanesi ile Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezi'nde açık oturumlar, söyleşiler ve ücretsiz film gösterimleri sinemaseverlerle buluşacak.