Editör: Ahmet Ertüm
Milli bir sanat hazinesi: Ankara Resim Heykel Müzesi
NAZ AKMAN/ANKARA- Sanayi-i Nefise Mektebi’nin başarılı öğrencilerinden, İstiklal gazisi, Cumhuriyet döneminin en başarılı mimarlarından Arif Hikmet Koyunoğlu’nun Başkente Başkent kimliği kazandıran en önemli yapılarından Ankara Resim Heykel Müzesi, ülkenin değerli müzelerinin başında geliyor. Türkçülük felsefesinin mimari anlayışla vücut bulmuş görkemli silueti olan bina, Koyunoğlu’nun suluboya çalışmasıyla projelendirdiği ve Mustafa Kemal Atatürk’ün “aynısını tatbik edelim” sözüyle 1927 yılında yapımına başlanan 1930 yılında ise Türk Ocağı olarak açılan Cumhuriyete kimlik kazandıran bir yapı.
Henüz ilk yıllarında Türk Tarih Kongresi, ilk Türk operası “Özsoy” gibi pek çok ilke ve erken Cumhuriyetin en önemli organizasyonlarına ev sahipliği yapan binanın dört bir köşesi cumhuriyet ve Türklük kokuyor. Yılların içinde Cumhuriyet Halk Fıkrası, halk evi, Milli Savunma Bakanlığı, Köy İşleri Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı gibi kurum ve kuruluşlara ev sahipliği yapan bina 1980 yılından bu yana müzecilik kimliğiyle varlığını sürdürüyor. 1975 yılında Kültür Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü’ne resim ve heykel müzesi olarak kullanılması için tahsis edilen bina, mimarı Koyunoğlu nezaretinde mimar Abdurrahman Hancı’nın projesiyle aslına ve yeni amacına uygun bir şekilde restore ediliyor. 2 Nisan 1980’de müzecilik hayatına başlayan yapıda Asya-Avrupa Sanat Bienali, ulusal-uluslararası sergi organizasyonları, çeşitli sempozyumlar, toplantılar, konferanslar ve konserler gibi etkinliklerle Ankara'nın kültür ve sanat ortamına yeni bir renk ve hareketlilik kazandırılmış oldu.
Görkemli mimarisiyle Başkent Ankara’nın beyaz tacı olarak tanımlanan Ankara Resim Heykel Müzesi’ni müdürlüğünü üstlenen Murat Yıldırım’dan dinledik. Yıldırım müzeye dair, “Burası bir Arif Hikmet Koyunoğlu projesi. Bilindiği gibi Koyunoğlu 10’un üzerindeki önemli yapısıyla Ankara’ya damga vurmuş, erken cumhuriyetin en başarılı mimarlarından biri. Resim Heykel Müzesi, Koyunoğlu’nun Ankara’daki son ve en çok övündüğü eseri. Cumhuriyetin ilk kültür ve sanat merkezi, 1980 yılından bu yana kalıcı ve geçici teşhir salonları, Türk ocağı ve yine her detayıyla Türk kültürünü yansıtan Türk odasıyla Namazgâh Tepe’deki taç görünümüyle hem Ankara’ya hem de cumhuriyete yaraşır bir değer” dedi.
1927-1930 yılları arasında Türk Ocakları Genel Merkezi olarak inşa edilen yapının özgün mimarisi korunarak 2019 yılında başlanan kapsamlı restorasyon çalışması sonucu, 2020 yılında açılan müzenin yapısı hakkında bilgi veren Yıldırım, “Her ne kadar müzecilik hayatına 1980’lerde başlamış olsa da Ankara Resim Heykel Müzesi binasının yapımı 1927’lere uzanıyor. Bu açıdan Cumhuriyetle yaşıt olan binamızın ömrünü güçlendirme çalışmalarıyla uzattık. Güçlüklerle ortaya konmuş özel bir mimariden söz ediyoruz. Her detayıyla Türk kültürünü yansıtan ve cumhuriyetten izler taşıyan binamız bu özgün detay ve geleneksel restorasyon teknikleriyle çağdaş müzecilik anlayışına uygun biçimde yapılandırıldı. Müze koleksiyonundaki değerli eserlerimiz detaylı bilgilerle beraber çağımıza uygun dijital tekniklerle ziyaretçilerimize sunuldu. Müzemizin kalıcı teşhir düzeni 2020 yılında Prof. Dr. Kıymet Giray küratörlüğünde bugünkü haline kavuşmuş oldu” sözlerine yer verdi.
[caption id="attachment_334184" align="aligncenter" width="1835"] Ankara Resim ve Heykel Müzesi Müdürü Murat Yıldırım[/caption]
15 seksiyonda çağdaş resmin zaman tüneli
Ankara’nın kent kimliği ve belleğinde özel bir değeri olan Ankara Resim ve Heykel Müzesi’nin Türk Ocağı salonu ile kalıcı ve geçici teşhir olmak üzere üç temel başlıktan oluştuğunu belirten Yıldırım, 15 ayrı seksiyonda Türk resim sanatına tarihsel yolculuğa çıkıldığını söyledi. Çağdaş resmin zaman tüneli olarak da tanımlanan bu seksiyonlar hakkında da detaylı bilgiler veren Yıldırım, “Küçük odalar halinde kurgulanan geçiş salonlarımızla batılı anlamda ilk resim geleneğini akımlarıyla beraber yaklaşık bir kronolojiyle sergiliyoruz. Bu anlamda ilk olarak asker ressamlar kuşağının sanat anlayışını yansıttığımız Şeker Ahmet Paşa Salonu ile zaman tünelini başlatıyoruz. Sırasıyla Oryantalist Yorumlar- Osman Hamdi, Yeni Renkler Işıklı Armoniler-Hoca Ali Rıza, İzlenimci ve Sembolist Eğilimler- İbrahim Çallı, Kübist Biçimler Motifler Yorumlar- Nurullah Berk, Figüratif Dışavurumlar- Ali Avni Çelebi, Yeni Gerçekçilik ve Soyut Arayışlar-Refik Epikman, Kübizmin İzinde- Zühtü Müridoğlu, Nabist Lekeler ve Geleneksel Kaynaklar- Bedri Rahmi Eyüboğlu, Figüratif Renkçi- Fikret Mualla, Paris Ekolü, Lekecilik, Orfizm, Soyutlama-Abidin Dino, Toplumsal Gerçekçilik- Nuri İyem, Toplumsal Eleştirel Gerçekçilik- Erol Akyavaş, Soyut Dışavurumlar-Ferruh Başağa ve Lirik Soyutlamalar- Orhan Peker salonlarını gezerek çağdaş resmin zaman tünelindeki gezimizi tamamlıyoruz” dedi.
Atatürk’ün özel isteğiyle yapılan Türk Odası
Son olarak müzedeki Mustafa Kemal Atatürk’ün özel isteğiyle yine Mimar Arif Hikmet Koyunoğlu tarafından yapılan ve önemli diplomatik konukların ağırlandığı Türk Odası’nın önemine de değinen Yıldırım, “Türk evleri Türk kültürünün yansıtılması açısından oldukça önemli bir yere sahip. Atatürk, Milli Mücadele dönemlerinde önemli kararlarını Ankara’nın bu isli, mum ışıklı odalarında aldıklarını belirterek, anıların yaşatılması için Koyunoğlu’ndan bir Türk Odası inşa etmesini ister. Bunun üzerine Koyunoğlu müzemizde bulunan bu Türk Odası’nı her bir detayıyla, süslemesiyle yakından ilgilenerek inşa eder. Odada, dönemin mobilyaları, Atatürk’ün kişisel çalışma masası, vitray camlar, şömine, Türk evlerindeki sergenler ve geleneksel Türk el sanatlarına ait örnekler yer alıyor” diye konuştu.
Yorumlar