Kültür-Sanat

Mehmet Atay: “Çankaya Sahne, özgürce hayal kurmak demek”

Son yıllarda Ankara’nın önde gelen tiyatro sahnelerinden olan Çankaya Sahne, başkentte sanatseverlerin uğrak noktalarından birisi haline geldi. Sahnenin kurucusu ve genel sanat yönetmeni Mehmet Atay, sahnenin kuruluş sürecini ve yeni oyunlarını 24 Saat’e anlattı.

Abone Ol

Deniz Ali Tatar

Ankara’nın sanat buluşma noktalarından bir tanesi haline gelen ve birçok tiyatro oyunu ve konsere ev sahipliği yapan “Çankaya Sahne” 2019'dan bu yana dikkat çekmeye devam ediyor. Bünyesindeki tiyatro oyunlarının yanı sıra turne yapan oyunlara da ev sahipliği yapan Çankaya Sahne, Kulis Sanat ile de güçlerini birleştirerek oyun kataloğunu genişletti.

Çankaya Sahne’nin hem kurucusu hem genel sanat yönetmeni olan usta oyuncu Mehmet Atay, 40 yılı aşan sanat hayatına Devlet Tiyatroları’yla başlayıp, birçok dizi ve filmdeki rolüyle de gönüllerde taht kurdu. Tiyatro ve sanatla dolu yaşamını 24 Saat’e anlatan Atay, Çankaya Sahne’nin kuruluş sürecini ve yeni oyunları “Othello” ve “Köpek Kalbi”nden detayları da paylaştı.

“Çankaya Sahne ailesi, hiçbir ferdi dışarda kalmadan benim sanat yaşamımın sonucudur”

40 yılı aşan sanat hayatına “Çankaya Sahne”yi sığdırabilmenin gururunu yaşadığını söyleyen Mehmet Atay, “Arkasında ne kadar uzun bir sanat yaşamı olursa olsun, her oyuncunun aklında kalan ve gerçekleştirmeye fırsat bulamadığı başlıklar vardır. İnsan ömrü çok kısa ama çok zengin, içinde kendimiz için biçilmiş kaftan gibi bulduğumuz birçok tiyatro repertuvarı söz konusu. Tabii benim gibi ödenekli tiyatro geçmişi olan birinin oyunculuk yaşamının bütün evrelerinde seçme özgürlüğüne sahip olduğunu söyleyemeyiz. Bu bünyeler çoğu zaman bir karar vericinin yönlendirmeleriyle çalışır. Çankaya Sahne evresi tiyatro sahibi bir sanat yönetmeni olarak dışardan bakınca bu seçimleri özgürce yapabileceğim anlamına gelse de özel tiyatroların üstündeki ekonomik baskı, oyun seçimi, prodüksiyon ve kadro gibi aşılması zor unsurlardan, bizim tiyatromuz da payını alıyor. Her şeye rağmen hedefimizi kendimiz ortaya koyuyor ve hayallerimizi özgürce kuruyor olmak bizim için ‘Çankaya Sahne’ demek. Çankaya Sahne ailesi, hiçbir ferdi dışarda kalmadan benim sanat yaşamımın bir sonucudur” dedi.

Dünden bugüne Çankaya Sahne’nin arkasında onlarca yıl taşıyan bir tiyatro olmadığını ve 2019 Ekim’de açıldıkları günden bu yana Ankara seyircisiyle buluşmanın mutluluğunu yaşadıklarını söyleyen Atay, şunları belirtti: “Çankaya Sahne ile; 2019 yılının Ekim’inde ilk oyunu ile perdelerini açmış ama ardından iki yılını pandemiye kaptırmış, hala onun sancılarını çeken ve takvim olarak iki buçuk sezonluk bir tiyatrodan bahsediyoruz. Benim açımdan bakarsanız iki buçuk sezonluk, ama 40’lı yaşlarında bir tiyatro. Yine takvim olarak bakarsak; faal olduğu bu iki buçuk sezonda, 17 oyunun prömiyerini gerçekleştirilmiş. Bu bir özel tiyatro için, çok yüksek bir repertuvar çalışması. Doğal olarak seyircide de karşılığını buldu ve bu kısa süre içinde ekonomik dezavantajlara rağmen, giderek yükselen bir ivme kazandık.”

“Kulis Sanat, varlığıyla Çankaya Sahne’ye çok şey katıyor”

2020 yılından bu yana, Serkan Melikoğlu ve Ayşin Tabiloğlu direktörlüğünde yola çıkan “Kulis Sanat” ile güçlerini birleştirdiklerini aktaran Atay, gelişen sanat iş birliğine dair şunları söyledi: “Kulis Sanat, Çankaya Sahne’de perde açmadan önce, 8 sezon kadar kendi mütevazı sahnesinde repertuvarını seyirci ile paylaşıyordu. Birçok butik sahne gibi, pandemi dönemindeki kısıtlamalardan çok etkilendi. Talebelerimin benim desteğime, benim de genç bir enerji desteğine ihtiyacım olduğunu düşündüm. Böylece sahnemizi onlarla paylaşmak istedim. Şimdiye kadar teknik sorunlardan dolayı “Beyaz Geceler” dışında bir organik çalışma gerçekleştiremedik ama varlıklarıyla Çankaya Sahne’ye çok şey katıyorlar.”

Çankaya Sahne’de “Sokrates’in Son Gecesi”, “Troyalı Kadınlar”, “Tobi ve Çıt Çıt Terzi” ve “Jeanne d'Arc'ın Öteki Ölümü” gibi oyunların sahnede olduğunu söyleyen Atay, Çankaya Sahne’de oynarken ya da oyunları sahnede görürken hissettiklerini, şu şekilde anlattı: “Öncelikle bunu kuliste antrede beklerken, kulis perdesinin aralığından oyunu izlerken yaşıyorum. ‘Ben nasıl bir çılgınlık yaptım’ diye soruyorum kendi kendime. Çok zor bir şeyi başardım. Bu birçok tiyatrocunun rüyasıdır. Ben yaşanabilecek ne kadar olumsuzluk varsa, üst üste yaşayarak başardım diyorum ve gururlanıyorum. Bu gururu Çankaya Sahne’nin genç ve yetenekli kadrosunda da görüyorum ve çok seviniyorum.”

“Nermin Uğur, Othello'yu bir iğne oyası işler gibi titizlikle sahneye koydu”

İlk göz ağrıları oyunları olan “Sokrates'in Son Gecesi”nden bu yana seyirci karşısına çıkan oyunların hepsinin kendine özel bir seyirci profili olduğundan bahseden Atay, bu sezon prömiyer yapan William Shakespeare’in eseri “Othello” oyununun hazırlık sürecini de şu şekilde anlattı: “Othello’yu repertuvarımıza almaya karar verdikten sonra, deneyimli yönetmenimiz Nermin Uğur'a teklifte bulundum. Yönetmenimiz, Othello'yu bir iğne oyası işler gibi, titizlikle sahneye koydu. Müziğinden kostümüne, dekoruna kadar her şeyiyle uzun uzun uğraştı. 100 günlük bir prova sürecinden sonra da Ankaralı seyircinin beklentisine doğrudan cevap verebilecek bir kadroda, kendim de olduğum için söylüyorum diye düşünmeyin, muhteşem bir klasik eser çıktı.”

Bir diğer yeni oyunları “Köpek Kalbi”ni de anlatan Atay, “Köpek Kalbi, genç ve hayatının bundan sonraki her evresini tiyatro yapmaya adamış bir kadronun 'Çankaya Sahne'nin başka bir kulvarda da koşabileceğini kanıtlayan çalışmasıdır. Dramaturjisinden, oyunlaştırmasına, müziğinden dekoruna kostümüne kadar avangard bir emektir. Bütün seyirci profilimize hitap ettiğini düşünüyoruz” dedi.

Ankaralı seyirciden yoğun ilgi gördüklerini söyleyen Atay, “Tek dileğimiz, Ankaralı seyircimizin şehrinin ürettiği sanatsal ve kültürel dinamiklere ilgisinin bundan sonra da devam etmesi. Bundan sonra da koltuklarımızı şereflendirmesi” dedi.