Kültür-Sanat

Medya Sanat Galerisi Suna Özkalan ve Filiz Onat’ın eserlerine ev sahipliği yapıyor

Medya Sanat Galerisi, farklı temalarda resim ve heykellerin izleyici karşısına çıktığı “Senfonik Ritim” sergisiyle 2024 sanat sezonunu açtı. Sanatçı Suna Özkalan ve kızı Filiz Onat’ın eserlerine ev sahipliği yapan galeri, açılış kokteyliyle çok sayıda sanatseveri bir araya getirdi. Sanatçı Filiz Onat, serginin ve eserlerinin ayrıntılarını 24 Saat Gazetesi’ne anlattı. “Senfonik Ritim” sergisi 7 Şubat Çarşamba gününe kadar ziyarete açık olacak.

Abone Ol

CEMRE POLAT/ANKARA- Medya Sanat Galerisi, yılın ilk sergisinde Sanatçı Suna Özkalan ile Filiz Onat’ın eserlerini buluşturdu. Müziğin ve orkestraların resmedildiği tablolar ile “kadın” temalı bronz heykellerin izleyici karşısına çıktığı “Senfonik Ritim” sergisi, açılış kokteyliyle çok sayıda sanat izleyicisini ağırladı. 
Sergi, rengarenk ve yüksek sesleriyle orkestraların bir tabloda nasıl sessizce durduğunu gözler önüne sererken kadınların hak mücadelelerini ve acı çığlıklarını bronz heykellerle yansıtarak ziyaretçilerine farklı bakış açıları sundu. 
Açılış kokteylinde bir araya geldiğimiz Sanatçı Filiz Onat, serginin ve eserlerinin ayrıntılarını gazetemize anlattı. Mimar ve sanatçı Onat, yaklaşık 60 yıldır kendini sanatla ifade etmeye devam ediyor.
Annesi Ressam Suna Özkalan'ın etkisi altında büyüdüğünü söyleyen sanatçı, konuşmasında görsel olarak terbiye edilerek büyümenin önemine vurgu yaptı. Lütfü Günay'ın atölyesine katılarak resimle ilgili önemli deneyimler kazanan sanatçı, mimarlıkla ressamlığın bir arada yürütülebilecek bir meslek olduğunu belirtti.
ONAT, “RESİM YAPILAN BİR EVDE BÜYÜDÜM”
Sanatla iç içe bir ortamda büyümenin kendisi üzerinde büyük etkileri olduğunu söyleyen Onat, “Annemin hayatımda çok büyük bir rolü var. Bizim evimiz küçük yaştan itibaren resim yapılan bir evdi. Annem ve ‘Altılar Grubu’yla Lütfü Günay’ın atölyesine katılmıştım, birlikte çalışmıştık. Bana çok büyük katkıları var. 
Böyle bir evde büyümeseydim de resmi çok sevebilirdim ama evde resim yapılıyor olmasının avantajlarından biri, görsel olarak terbiye edilerek büyümek. Dezavantajı ise her zaman önünüzde geçemeyeceğiniz, aşamayacağınız bir idolünüzün olması. Resimden sonra heykele dönüşüm annemle aynı kulvarda olmamak için bir kaçış olabilir” diye konuştu. 
“ANNEM GÜNDE 8 SAAT ÇALIŞIRDI. ONDAN ALDIĞIM EN ÖNEMLİ ŞEY DİSİPLİN”
Annesin çalışmalarının ayrıntılarını da anlatan sanatçı, genellikle orkestraları çizen Özkalan’ın uzun süre konserlere giderek gözlem yaptığını söyledi ve sanatta çok çalışmanın önemine vurgu yaptı.
Kabiliyetin de çalışma gerektirdiğini belirten sanatçı, kendisi gibi kabiliyetli pek çok insanın çalışma azmi eksikliği nedeniyle potansiyelini tam olarak ortaya koyamadığını dile getirdi. Sanatın, kadar çok çalışılırsa o kadar başarılı olunabilecek bir alan olduğunu vurgulayan sanatçı, çalışma azmi ve disiplininin sanat hayatındaki başarısının temelini oluşturduğunu söyledi.
Onat, “Annem belki 10-15 sene CSO’da (Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası) konser provalarına gitti. Onları izlerken ufak bir deftere karalamalar yapıp eve geldiğinde resimlerini yapardı. Annemden aldığım en önemli şey disiplin. Annem günde 8 saat çalışırdı. Ben özel sektörde çalıştığım için akşam gelip gece yarısına kadar çalıştım, 30-40 yıldır çalışıyorum. ‘Kabiliyet mi, çalışma mı?’ diye soracak olursanız; ‘Yüzde 30 kabiliyetse yüzde 70 çalışma’ diyebilirim. Benden kabiliyetli çok sayıda insan vardır ama çalışmadıkları için üretemiyorlar. Bu spor yapmak gibi bir şey, ne kadar çok çalışırsanız o kadar iyisini yapabiliyorsunuz” diye konuştu. 
“HEYKELTIRAŞLIKTA HEM SANAT HEM ZANAAT VAR”
Heykeltraşlığın meşakkatli bir süreç olduğunu vurgulayan sanatçı, renk kullanmamanın heykel sanatında bir sınırlama olduğunu belirtti. Uzun bir süre sadece heykel üzerine çalıştıktan sonra renklere dönmenin zorluğunu yaşayan sanatçı, bu sürecin kendisi için bir savaş olduğunu ifade etti.
Onat, “Bir dönem iki yıl kadar resim yapmadan sadece heykel çalıştım. Önceki resimlerimde çiçekler, çiçekçiler, peyzajlar vardı; çok renkliydi. İki yılın ardından boyayı nasıl kullanacağımı unuttuğumu fark ettim. Tekrar renklerime kavuşabilmek için çok savaş verdim. Ucunu bıraktığınız zaman yetenek de deneyim de geriliyor. 
Heykeller, çamurdan, kilden yoğruluyor; kalıplanıyor, törpüleniyor. İşin içinde hem sanat hem zanaat var. Çok meşakkatli ve aşamalı bir iş” sözlerini aktardı. 
“BEN KADINIM VE HEYKELLERİMDE KADINI İŞLİYORUM”
Heykellerinde genellikle kadın figürlerine odaklandığını ifade eden Onat, sergideki eserlerinde kadınların özgürlük mücadelelerini, tacize uğrayan kadınların kaçışını ve dans eden kadınları işlemeye çalıştığını dile getirdi. Kendi özgüveniyle yarışan bir yapıya sahip olduğunu belirten sanatçı, sanat hayatının dönemeçlerinden şöyle bahsetti: “Uzun yıllar resim ile mimarlığı birlikte yürüttüm, ardından heykeltıraşlığa başladım. 1965’ten beri resim, 1985’ten beri heykel yapıyorum. Annemle ve bireysel olarak 50’den fazla sergi açtım. Heykellerimde genellikle kadınları işliyorum. Kadınların özgürlük mücadelelerini, tacize uğrayan kadınların kaçışını; balerinleri, dans eden kadınları ifade etmeye çalışıyorum. Ben kadınım ve kadını işliyorum.” 
SUNA ÖZKALAN
1936 yılında Kayseri'de doğdu. 1965’te Türk Amerikan Derneği'nde Refik Epikman'dan, sonraki yıllarda Lütfü Günay’dan resim dersleri aldı. Aynı yıllarda kurdukları “Altılar Gurubu” ile pek çok sergi açtı. 
Birleşmiş Ressamlar ve Heykeltraşlar Derneği (BRHD), Ankara Kadın Ressamlar Demeği (AKRD) ve Altılar Gurubu Üyesi olan ressam, eserlerinde genellikle orkestra temasını işliyor. 
Sanat hayatı boyunca birçok kişisel sergi açan Özkalan, DYO Resim Yarışması Başarı Ödülü, UNESCO 35 Yaş yarışmasında “sergileme”, Ankara Sanat Dergisi’nin açtığı yarışmada “küçük heykel” ve “gravür” ödülleri aldı.
FİLİZ ONAT
1953’te Ankara’da doğan Onat, 1975’te Ankara Devlet Mimarlık ve Mühendislik Akademisi Mimarlık Bölümü’nden mezun oldu. 1968 yılından beri resim, 1985 yılından itibaren heykel çalışmaları yapan sanatçı, 1966-1968 yılları arasında Türk Amerikan Kültür Derneği’nde Lütfü Günay’dan resim dersleri aldı. 1978 yılında ilk kişisel sergisini Fransız Kültür Derneği’nde açtı.
1978’ten itibaren bir kısmı annesi ressam Suna Özkalan'Ia olmak üzere ortak ve kişisel 50’ye yakın sergi açtı. Sanatçı, 2019 yılında Varna'da Art Gallery Boris Georgiev ve Tokyo’da Metropolitan Art Gallery’de eserlerini sergiledi.
Halen mimarlık mesleğini yürütmekte olan sanatçı, resim ve heykel çalışmalarını Ankara'da sürdürüyor.
Yurt içinde Efes ve Art Ankara sanat fuarlarında, yurt dışında Art Thessaloniki International Contemporary Art Fair’de katılımcı olarak yer aldı. 2023 Yılı Devlet Resim ve Heykel Yarışması’nda heykel dalında sergileme aldı.