Ahmet Çağatay Bayraktar
9. Yargı Paketi taslağında yer alan “etki ajanlığı” maddesi basın özgürlüğü ve toplumsal muhalefeti baskılayacağı gerekçesiyle eleştirilerin odağında. Bu kapsamda etki ajanlığı maddesinin yürürlüğe girmemesi adına Medya Dayanışma Grubu da Ankara Barosu’nu ziyaret ederek birlikte hareket etme çağrısında bulunmuştu.
"Tasarı Anayasa'ya aykırı"
Medya Dayanışma Grubu’nun, haber yapma ve habere erişme özgürlüklerine müdahale olarak nitelediği düzenlemeye karşı Ankara Barosu da basın meslek örgütlerine destek verdi.
Ankara Barosu, yaptığı açıklamada 9. Yargı Paketi taslağında yer alan ve etki ajanlığı olarak tanımlanan “Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları aleyhine yabancı bir devlet veya organizasyonun stratejik çıkarları veya talimatı doğrultusunda; araştırma yapanlar veya yaptıranlara üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezası verilmesine” ilişkin düzenlemenin “suçta ve cezada kanunilik”, “hukuki güvenlik” ile “belirlilik” ilkelerine aykırı olduğunu vurguladı. Baro’nun açıklamasında “etki ajanlığı”na karşı yer alan maddenin, hukuki kararların net, açık ve uygulanabilir olması ilkesine de aykırı olduğunu işaret edilerek ilgili maddenin yürürlüğe girmesi halinde araştırma yapmak gibi Anayasal açıdan da meşru bir faaliyetin suç haline getirildiği belirtildi.
Açıklamada düzenlemenin, “Özgür araştırma, haber alma ve kamusal tartışma ortamlarını bir bütün olarak “donmasına” yol açma potansiyeli” taşıdığına da işaret edildi.
9. Yargı Paketi taslağının gündeme geldiği ilk günden itibaren paketin ülke basınına olası etkilerini ele alan Medya Dayanışma Grubu paydaşları Basın Konseyi, Çağdaş Gazeteciler Derneği, DİSK Basın-İş ve Gazeteciler Cemiyeti etki ajanlığı maddesini 24 Saat Gazetesi’ne değerlendirdi.
Kanlı: "Tüm topluma eleştiri yasağı getirilmesi amaçlanıyor"
"TBB'den randevu için yanıt gelmedi"
Türkiye Barolar Birliğinden konuyla ilgili görüşme talebinde bulunduklarını söyleyen Kanlı, “Sadece Gazeteciler Cemiyeti olarak değil Medya Dayanışma Grubu’nun tüm paydaşları olarak randevu talebinde bulunduk. Henüz tarih netleşmedi” dedi.
"Demokrasisi geri ülkeler sıralamasına gireceğiz"
Etki ajanlığı maddesinin sadece gazetecileri değil toplumun tüm kesimlerini hedef aldığını vurgulayan Kanlı, “Toplumun tüm kesimlerine yönelik ötekileştirme, yabancılaştırma, hedef gösterme tasarısıyla karşı karşıyayız. İlk olarak Rusya’da başlayan ‘etki ajanlığı’ ile ilgili düzenlemeler Kırgızistan ve Sırbistan'da uygulanıyor, Gürcistan’da geçirilmesi tartışılıyor, cumhurbaşkanı veto etti. Bu uygulamanın gerçekleşeceği beşinci ülke olma riskimiz var. Saydığım ülkelerin demokrasi ve insan hakları konusundaki tutumları ise herkesin malumu” dedi.
Düzenlemede STK’ların gerçekleştirdiği AB ülkelerinin de paydaş olduğu projelere yönelik de olumsuz birçok unsur bulunduğunu dile getiren Kanlı, “Bu gibi iş birlikleri ve fon desteklerini sadece STK'lar almıyor. İletişim Başkanlığı, RTÜK gibi kamu kurumlarının da bu fonlardan yararlandığını ve desteklediğini biliyoruz. Bu nedenle fon üzerinden bir şeytanlaştırılma yapılması Türkiye’ye yakışmaz” sözlerini kullandı.
Dedeoğlu: "Usülsüz ihaleler, vergi afları haberleştirilemeyecek"
Yasanın olası etkilerini örneklerle anlatan Dedeoğlu, “Taslak eğer bu haliyle yasalaşırsa iktidara yakın şirketler hakkında yapılan haberler, affedilen vergi borçları, peşkeş çekilen kamu kaynakları hakkındaki haberler, usulsüz ihaleler üzerine haberler suç sayılacak. Bunun yanında sadece haberi yapan gazeteci ve kurumu değil, habere kaynak sağlayan, görüş belirten yurttaşlar da tehdit altında olacak” sözlerini kullandı.
"Meclis'e gelmeden tepki gösterilmeli"
Tasarının kamuoyunun “nabzını ölçmek” için gündeme getirildiğini söyleyen Dedeoğlu, “Şu anda hükümet gelen tepkilere göre tasarının içeriğinde yumuşatmalara gidecek. Fakat bu yumuşatmaya rağmen etki ajanlığı maddesinin içeriği başlı başına Anayasa’ya ve haber alma-yapma özgürlüğüne aykırı. O yüzden bir yumuşatma yerine tamamen çıkarılması gerektiğini söylüyoruz. Daha önce ‘Dezenformasyon Yasası’nda da gördük. Tasarı TBMM’ye geldiğinde biraz törpülenebileceğini söyledi iktidardaki siyasiler. Fakat bunun olmadığını net bir şekilde gördük” yorumunda bulundu.
DİSK de destek verecek
Muhalefetin tüm unsurlarıyla tasarıya karşı harekete geçmesi gerektiğini vurgulayan Dedeoğlu, “Geçtiğimiz günlerde DİSK Başkanları Kurulu Toplantısı vardı. Taslağın içeriğini orada dile getirdim. Sendika başkanları ise tasarının bu derece vahim olduğunu bilmiyordu. Bu açıdan tasarının sadece gazetecileri değil, toplumun her kesimini olumsuz etkinliğini anlatmak çok önemli. Biz de Medya Dayanışma Grubu olarak bunu yapıyoruz” diye konuştu.
El: "Yabancı basında çalışmak casus sayılmak için yeterli olacak"
Muhalafetin 9. Yargı Paketi ve etki ajanlığı maddesindeki tutumu hakkında konuşan El, “CHP Genel Başkanı Özgür Özel ‘Öncesinde bir Meclis’e gelsin görelim’ demişti. Türkiye Barolar Birliği ise tartışmalı konularda hemen açıklama yapma taraftarı değil. Önümüzdeki günlerde de 81 il baro başkanlarının bir araya geleceği toplantıda 9. Yargı Paketi taslağının tartışılacağı da söylendi” dedi.
Türenç: "Diğer STK'ların de gündeminde olmalı"
“9. Yargı Paketi taslağı içinde yer alan etki ajanlığı maddesinin hayatımıza girmemesi için tüm medya örgütleri olarak ortak çalışıyoruz” diyen Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç, “Basın Konseyi’nin de aralarında olduğu Medya Dayanışma Grubu ile birlikte hareket ettiğimiz bu süreçte, demokrasimize tehdit olacağı açık olan bir yasanın, özgürlüklerimizi hedef aldığını düşünüyoruz. Katılımcı anlayıştan toplumu uzaklaştırma tehlikesi ve baskının daha da derinleşebileceği süreçte tasarı karşısında tüm STK’ların ortak çalışmasını çok önemsiyorum” sözlerini kullandı.
Tasarının sadece medya kuruluşlarını ve basın meslek örgütlerini hedef almadığını belirten Türenç, “Basının özgür çalışma ortamını tehdit edici hükümler içeren bu yasa, aslında her STK’yı de kıskacına alıp, sınırlamaya yönelik olacak. Rusya’daki kapalı rejimi baz alan yasa modelinin otoriterleşmeye yol açması beklenir. STK’ların demokrasilerdeki önemli rolünü de kısıtlayacağını söylemek, kehanet olmaz. Ayrıca, zaten iç kaynaklarının kısıtlandırılması ile maddi sıkıntı yaşayan STK’ların çok doğal ve şeffaf olarak aldığı dış kaynaklarının da 'ajanlık' işgüzarlığına sokularak baskılanacağı beklenmekte” dedi.
Şu zamana kadar Medya Dayanışma Grubu ve Ankara Barosu dışında "etki ajanlığı" düzenlemesine ilişkin muhalefetin yeterli tepkiyi ortaya koymadığını savunan Türenç, “Tasarı önümüzde. Yakında hayatımıza zorla sokulunca, nasıl geriye çevrilebilir ki? Özellikle muhalefet partilerinin bu konuda farkındalık yaratmaları, seslerini sürekli yükseltmeleri gerekir” şeklinde konuştu.