Genel

Medya Dayanışma Grubu, Gazetecilik Hak ve Özgürlükler Deklarasyonuna imza attı

Medya Dayanışma Grubu, mesleğin güncel sorunlarını farklı açılardan ele alan Gazetecilik Hak ve Özgürlükler Deklarasyonuna imza attı. Deklarasyona; gazeteci, akademisyen ve hukukçular tarafından katkı sunulmaya devam edilecek.

Abone Ol

Ahmet Çağatay Bayraktar

"Gazeteciliğin Dönüşümü ve Arayışlar" başlığıyla gerçekleşen Medya Konferansı’nın ikincisi, Gazeteciler Cemiyeti’nin 9. Köy projesi kapsamında; Basın Konseyi, Çağdaş Gazeteciler Derneği, DİSK Basın-İş, Gazeteciler Cemiyeti, Haber-Sen, İzmir Gazeteciler Cemiyeti, Parlamento Muhabirleri Derneği, Türkiye Gazeteciler Sendikası, Türkiye Foto Muhabirleri Derneği, Türkiye Haber Kameramanları Derneği, Diplomasi Muhabirleri Derneği ve Ekonomi Muhabirleri Derneği'nin oluşturduğu Medya Dayanışma Grubu'nun ortak çalışmasıyla hazırlandı.

Konferansta gazeteciliğin mesleki ve akademik yönleri, güncel sorunları ele alınırken Gazetecilik Hak ve Özgürlükler Deklarasyonu da oluşturuldu. Konferans öncesi basın meslek örgütlerinin yer aldığı çalıştayda oluşturulan taslak metin, gazetecilerin görüşleri çerçevesinde ele alındı. Son oturumda deklarasyonun tartışılmasında Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Kenan Şener, Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Sekreteri Banu Tuna, Çağdaş Gazeteciler Derneği Başkanı Kıvanç El, Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden Dr. Öğr. Üyesi Çağrı Kaderoğlu Bulut yer aldı.

Bulut, deklarasyonun mesleğin güncel sorunlarına çözüm sunma amacını taşıdığını söyledi

Sansür yasasına karşı bir araya geldikleri süreçte temel anlamda gazetecilik nedir sorusunu yanıtlamak amacıyla yola çıktıklarını söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Çağrı Kaderoğlu Bulut, “Teknolojik dönüşüm ile gazetecilik üzerine yeni pratikler ortaya çıktı. Gazetecilik doktorluk, mühendislik gibi bir formasyon içermediği için; mesleğin ifade özgürlüğü ve yurttaşlık mesele içeren bir meslek olduğunu tanımladık.

Kıvanç El, Türkiye'de gazeteciliğin hak savunusu anlamında karamsar bir tablo görmediğini belirtti

Gazeteciliğin geçmişten günümüze içinde bulunduğu süreci değerlendiren Çağdaş Gazeteciler Derneği Başkanı Kıvanç El, “Mesleğin ifade özgürlüğünü savunduğumuz için hep saldırı altındayız. İktidar da dijitalleşmenin hızına ayak uydurdu. Özellikle bunu Dezenformasyon Yasas’ında gördük. En büyük saldırı Dezenformasyon Yasası ile oldu ve meslek örgütleri ile bu süreçte hep birlikte çalıştık. Tüm bunlara rağmen gazeteciliğin durumuna ilişkin karamsar bir tablo olduğunu düşünmüyorum” sözlerini kullandı.

Medya özgürlüğü ve gazetecinin güvenliği

Deklarasyonun öne çıkan başlıklarından biri, ifade ve medya özgürlüğü oldu. Gazetecilerin güvenliği, editoryal bağımsızlık ve sansüre karşı korunma, tüm paydaşlar tarafından özellikle vurgulandı. Deklarasyonda, Avrupa Medya Özgürlüğü Yasası göz önünde bulundurularak Türkiye’de de medya çalışanlarının güvenliğinin ve özgürlüğünün yasal olarak güvence altına alınması gerektiği belirtildi. Ayrıca gazetecilerin dijital ortamlardaki “korsan” saldırılara karşı korunması için devletin aktif rol üstlenmesi gerektiği dile getirildi.

Devlet ve medya arasında şeffaflık

Medya Dayanışma Grubu, devletin medya karşısındaki şeffaflığı konusunda da önemli düzenlemelerin yapılması gerektiğini vurguladı. Toplumun doğru bilgiye ulaşma hakkını korumak için kamu kurumlarının gazetecilere karşı açık ve şeffaf bir tutum sergilemesi gerektiği belirtildi. Bilgi Edinme Yasası’nın daha işlevsel hale getirilmesi ve gazetecilerin bilgiye erişim hakkının genişletilmesi de deklarasyonda yer alan önemli maddeler arasında.

Erişim engellemeleri ve yayın yasakları

Deklarasyonda, erişim engellemeleri ve yayın yasaklarına ilişkin sert eleştiriler yer aldı. Basın ve ifade özgürlüğünü sınırlayan süresiz erişim engellemeleri ve yayın yasağı kararlarının yeniden düzenlenmesi gerektiği vurgulandı. Ayrıca, dijital medyanın özgürce yayın yapmasının önündeki engellerin kaldırılması için hukuki düzenlemelerin gözden geçirilmesi gerektiği belirtildi.

Dijitalleşme ve fikri haklar

Dijitalleşme ile gazetecilerin telif haklarının korunması konusu da deklarasyonda geniş yer buldu. Büyük teknoloji şirketlerinin (Google, Facebook, Amazon vb.) gazetecilik ürünlerinden elde ettiği gelirler göz önünde bulundurularak, gazetecilere dijital telif hakkı tanınması gerektiği vurgulandı. Bu bağlamda, gazetecilerin ürettikleri içeriklerden adil şekilde pay almaları için devletin uluslararası platformlarla müzakerelerde bulunması gerektiği ifade edildi.

Deklarasyonda medya kuruluşlarının şeffaflığı da önemli bir başlık olarak öne çıktı. Medya sahiplik yapılarının şeffaf hale getirilmesi, kamuoyuna düzenli raporlar sunulması ve medya kuruluşlarının mali ilişkilerinin kamusal denetime açık olması gerektiği belirtildi. Özellikle seçim dönemlerinde medya kuruluşlarının tarafsız ve şeffaf olması gerektiği vurgulandı.

Gazetecilerin çalışma koşulları 

Medya Konferansı’nda gazetecilerin çalışma koşulları da ele alındı. Deklarasyonda, özellikle kadın gazetecilerin iş güvencelerinin artırılması ve emzirme sürelerinin kamu tarafından karşılanması gerektiği belirtildi. Gazetecilerin iş güvenliği, yıpranma hakkı ve kıdem tazminatı gibi temel haklarının korunması ve genişletilmesi gerektiği de deklarasyonun dikkat çeken başlıklarından biri oldu.

RTÜK ve Basın İlan Kurumu reformu

Deklarasyonda, Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) ve Basın İlan Kurumu’nun siyasi yapısından arındırılması gerektiği ifade edildi. RTÜK’ün medya üzerindeki baskıcı tutumunun sona erdirilmesi gerektiği ve Basın İlan Kurumu’nun etik denetimlerde bulunmaması gerektiği belirtildi. Bu kurumların daha şeffaf ve yönlendirici bir yapıya kavuşması gerektiği dile getirildi.

Medya Dayanışma Grubu paydaşları, gazetecilik mesleğinin önündeki tüm engellerin kaldırılması ve basın özgürlüğünün güvence altına alınması için deklarasyonun bir başlangıç olduğunu belirtti. Bugünkü Medya Konferansı’nda yapılan tartışmalar, gazetecilik mesleğinin korunması ve geliştirilmesi adına atılacak adımların belirlenmesine ışık tuttu. Paydaşlar, deklarasyonun uygulamaya geçirilmesi için devletle iş birliği yapacaklarını ve kamuoyunu bu konuda bilgilendirmeye devam edeceklerini ifade ettiler.

Deklerasyon siyaset kurumuna iletilecek ve medya sorunlarının çözümünde, medya ile ilgili siyaset geliştirilmesinde rehber olarak kullanılması talep edilecek.