Marmaris faciası

Bodrum’u yazıp duruyoruz ama Marmaris’ten de çığlıklar yükseliyor. Aslında Muğla’nın tamamı ormanıyla, deniziyle, koylarıyla sürekli tehdit altında…

Abone Ol

Can Pulak

Hangi birini sayayım, nereden başlayayım.. MUÇEV’den mi, SİNPAŞ’tan mı, ormanları delik deşik eden madencilerden mi, Marmaris’e doğalgaz getireceğiz diye Gökova’nın cennet köy ve koylarını delecek boru hatlarından mı? Marmaris’i de geçelim, Akbelen rezaletinden mi, Deştin’e Çimento Fabrikası inadından mı, antik kent İasos’un kalbine vurulmak istenen darbeden mi, balıkçı beldesi Güllük’ün ortasına yapılmak istenen marinadan mı, körfeze düşünülen ikinci limandan mı? Hangi birinden başlayayım acaba?

Öncelikle şunu söylememde yarar var. Rahmetli Özal döneminde kurduğumuz Özel Çevre Koruma Kurumu kanalıyla yıllarca gözümüz gibi koruduğumuz, ülkenin çok değerli bölgelerine ve güzelliklerine, son 20 yılda çok büyük zararlar verildi. Zararı düşmana ihale etseydik, böylesine ağır yaralayamazdık bölgeyi. Ne orman bıraktık, ne deşmedik dağ-tepe bıraktık ne de sağlıksız kaçak ve çarpık yapılaşmayla bozmadık kent, köy bıraktık. Sularımızı kirlettik, aklımıza esen yerlere gereksiz yollar açtık, milli park değerindeki yerlerimizi bozuk para gibi harcadık.

Yüzlerce yazı yazdım, toplasam birkaç ciltlik ansiklopedi olur. Ankara’lara gidip yetkililere sebep oldukları faciaları anlatmaya çalıştım. Tanıdığım milletvekillerine malzeme vererek, sorunları Meclis kürsüsüne taşıttım. Ama bir karış mesafe aldığımı söyleyemem. İmam bildiğini okuyor çünkü. Eskiler ne güzel söylemişler, (bizim oğlan bina okur-döner döner yine okur) diye.. Hep anlatırım, ısrarla ve inatla belirtirim. İktidarlar gelir gider ama ülkemin güzellikleri ve doğal değerleri giderse, bir daha geri gelmez.

Marmaris’e döneyim yine.. Sanırım 1978 yılıydı. İşadamı Emin Hattat, Singapur’dan aldığı krediyle Ankara ve Marmaris’te iki otel yatırımına başladı. Marmaris’te olanı 550 yataklı bir projeydi ve yıllarca sürüncemede kaldığı ve Singapur’dan aldığı kredileri başka işlerinde kullandığı için Hattat, Singapur Devlet Başkanı tarafından Başbakan Özal’a şikayet edilmişti. Çok ağır ve yavaş yürüyen proje yıllar sonra tamamen durdu ve uzun süre atıl halde bekledi. AKP yönetimiyle yeniden harekete geçen proje, yeşil sermaye şirketlerinden YİNPAŞ tarafından devreye alınarak,550 yataklı otele tüm yasaları ihlal edip 1500 konut da eklendi.

Önceki Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, geçmişte bu holdingin üst yönetiminde çalışmış olup, adı bazı tatsız olaylara da karışmıştı. SİNPAŞ’ın iktidara yakın bir holding olması, işlerinin iyice açılmasına, yeni yatırımlara yönelmesine ve Marmaris projesini yasalara filan aldırmadan alabildiğine büyütmesine yol açmıştı. Denizi dolduruyor, ormanları kesiyor, milli parkta dinamitler patlatıp, kendisine yeni ve kanunsuz alanlar açıyordu. Mahkemelerin kararlarına kulak asmıyor, Çevre ve Şehircilik Bakanlığını da arkasına alarak sorumsuzca yürüyordu SİNPAŞ.
İşin ilginç yanı, bu yürüyüşte geçmişin CHP’li Marmaris Belediyesi de verdiği ruhsatlarla SİNPAŞ’a destek oluyordu. Bir rivayete göre SİNPAŞ, Marmaris’in yeni, modern ve görkemli Belediye binasının yapımını da üstlenmişti. Ben de anlatanların yalancısıyım. İnşallah söylentiler doğru değildir. Ama geçmişin Belediye Başkanını şimdi çok suçlayan var. Marmaris SİNPAŞ olayı, CHP-AKP koalisyonunun en güzel ve çarpıcı örneği gibi duruyor.

Şöyle ya da böyle, mahkeme kararlarına ve inşaat yasağına, 60 milyon liralık cezaya rağmen proje devam ediyor, hatta konutlar devremülk adı altında satılıyor bile. Proje bittiğinde, çalışanlarla birlikte 15-20 bin kişilik bir nüfus yoğunluğu oluşacak. Böyle bir nüfusu kaldıracak yol, su, enerji ve kanalizasyon gibi altyapıya sahip değil ki bölge. Marmaris Belediyesi mevcudu bile zor idare ediyor. Bu tabloyu tüm geçmişi ve detaylarıyla ortaya dökmemin sebebi, devletten güçlü kişi ya da şirketlerin nasıl hizaya getirileceklerini, kendilerinden hesap sorulup sorulmayacağını ve sorunun nasıl çözüleceğini merak etmem yüzündendir. Bir başka merakım da, burada hangi devlet yöneticilerinin daire sahibi olduklarıdır. Bunları muhalefet soramıyor, bari biz soralım. Bu arada, bölgedeki tüm çevre facialarının üzerine yürüyen ve açtıkları davaları kazanarak kanunsuzluklara engel olmaya ve doğayı korumaya çalışan tüm gerçek çevrecilere bir teşekkür borcumuz var. Hiç değilse onu esirgemeyelim bari…