Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Mansur Yavaş, İzmir Caddesi'ndeki 100. Yıl Gençlik Kütüphanesi'nin açılışında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Mansur Yavaş, şöyle konuştu:

CHP'li Adem'den "Gübretaş’ın iştiraki üzerinden usulsüzlük yapıldığı" iddiası CHP'li Adem'den "Gübretaş’ın iştiraki üzerinden usulsüzlük yapıldığı" iddiası

"Türkiye'de bilgiye dayalı olmayan bazı görüşleri maalesef uydurmak serbest. Bu konuda cezai bir hüküm yok. Hiç kimseye doğrulamadan kendi fikrini kulis bilgisi adı altında ortalığa atıyor. Açıklamalarımız gayet ortadadır. Sayın Genel Başkanımız günü geldiğinde parti olarak kimin aday olacağına karar vereceklerini açıkça söylüyorlar. Dolayısıyla henüz ortada böyle bir gündem yokken maalesef bu tartışmaları çok üzücü ve gereksiz buluyoruz. Çünkü bunu daha önce yaşadık. Altılı masa toplantıları daha devam ederken, ortada seçime birkaç yıl varken sürekli olarak aday kim olacak tartışmaları özellikle yaptırıldı. Yani arayı bozmak, insanların kafasında bir takım tereddütler uyandırmak için yapıldı. Ama aslında bunu yaparken aynı zamanda da ülke gündemini ortadan kaldırdılar. Şu anda yapılan da maalesef aynı.

Sayın İmamoğlu'nun ya da benim ağzımdan hiçbir şey çıkmadığı halde kulis bilgisi adı altında hem hükümeti eleştirip hem de hükümete hizmet edecek bu kulis bilgileri adı altında gereksiz tartışmalar yaptırıyorlar ve gündemi unutturuyorlar. Şu anda ülkenin tek bir gündemi var. Emeklilerin durumu, yaklaşan kış şartları, insanların gıdaya erişimindeki zorluk, bir yandan üreticiler ürettiğini satamazken, bir yandan dar gelirli vatandaşlarımız alışveriş yapamıyorlar. Adeta aç yaşıyorlar. Ama bazı şahısların kişisel kariyerleri ya da kendilerini gündeme getirmek için bu şekildeki beyanları gerçekten anlamak mümkün değil. Neye hizmet ediyoruz? Biz her zaman söyledik. Partimiz aday gösterirse aday oluruz. Gündemde bunun haricinde konuşacak başka bir kelime yok. Türkçe konuşuyoruz ve gayet açık konuşuyoruz. Onun haricinde söylenen sözlerin hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur. Söylediğim gibi bence muhalefet tüm gücüyle ülkede yaşanan sıkıntıların çözümü doğrultusunda ve halka duyurulması konusunda çalışmalıdır.

Bunun haricinde konuşmalar boş laftır. Boş laflarını tüketecek hiçbirimizin zamanı yoktur. Ben de gördüğünüz gibi şu anda yılbaşına kadar aşağı yukarı biten 50-60 kadar tesisimiz var. Ankara halkının hizmetine sunacağımız. Onları yetiştirme ve bir an evvel Ankara halkının hizmetine sunma çabamızdan başka bir şeyle uğraşmıyoruz. Bir de artık bizi tanıdınız beş yıldır. Çok konuşmuyoruz ama gerektiği zaman da mutlaka konuşuyoruz. Yani gizli kapaklı bizim hiçbir işimiz olmaz. Her şeyimizi kamuoyuyla paylaşırız. Boş laflara bazı insanların yetkisi olmadığı halde kendi kendine konuşmaları toplumda nifak çıkarıcı veya hükümetin işine yarayan ve gündemi unutturan çalışmalarına kulak verilmemesini tavsiye ediyorum. Durum budur."

Yavaş, "istifa" iddialarına ilişkin, "Öyle bir şey nereden çıkıyor? Yani en ufak bir böyle bunu aklınıza getirecek bir şey duydunuz mu şimdiye kadar? Bir hareket gördünüz mü? İl başkanımız burada. Her yerde beraberiz. Yani olmayan bir şeyi ispat zorunda bırakıyorlar. Bu çok saçma bir şey" dedi. 

"Sonuna kadar İmamoğlu'nun yanındayız"

Yavaş, bir gazetecinin "Sayın İmamoğlu bugün TBB toplantısı için Ankara da olacak, görüşecek misiniz" sorusuna şu yanıtı verdi:

"Eğer uğrarsa görüşürüm. Ankara'daki 16 belediyemizin tamamı da bu siyasi kumpasa, yargı sopası gösterilerek siyaseti dizayn etmesi için çabalarına karşıyız. Bu konuda Ekrem Bey'in sonuna kadar yanında olacağımızı çeşitli açıklamalarımızda belirttik, aynı açıklamalara da devam ediyoruz. Sayın Kılıçdaroğlu'na açılan davalarda siyasi davadır. Sayın İmamoğlu'na açılan davada siyasi davadır. Ben hukukçuyum. Hangi kelimeleri suç olup, hangi kelimeleri suç olmadığı, Yargıtay kararlarında açıkça bellidir. Kaldı ki biz bu konularda yapılan hakaretleri savcılığa verdiğimiz zaman 'ifade hürriyeti' bağlamında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları doğrultusunda tamamına takipsizlik kararı veriyor.

Bu davanın açılması bile yanlıştır. Umuyorum yanlış bir karar verilmez. Ve inşallah Sayın İmamoğlu'nun suçlu olmadığı, herhangi bir şekilde başka kasıtla konuşmadığı konusunda mahkeme karar verir. Ve ülke gerçek gündemine döner. Bu da aynı şekilde bu konunun da konuşulması yine ülke gündeminde ön plana çıkıyor. Ve halkın gerçek sorunlarını ortadan kaldırıyor. Bizlerin bir tek görevi var. Özellikle siyaset yapanların sadece ve sadece halkın sıkıntılarını ortadan gidermek. Daha iyi bir hayat şartlarını Türkiye'ye, Türk milletine nasıl sunarız? Başka bir gündemimizin olmaması lazım. Bunlarla da bizim uğraştırılmaması lazım. Bunlar biliyorsunuz zamanında bizim başımıza da geldi. Uzun süre tartışıldı. Ama sonuçta gerçeğin ne olduğu ortaya çıktı. Ben aynı şekilde bir an evvel bu kararın verilmesini, beraat olarak verilmesini ve ülkenin kendi gündemine dönmesini talep ediyorum. Sonuna kadar İmamoğlu'nun bütün belediye başkanları olarak yanındayız ve destekliyoruz. Hayır biz ceza çıkarsa da ne şekilde tepki göstereceğimizi, protesto edeceğimizi de o gün gösterir. Çünkü inanmak istemiyoruz. Yani yargının böyle bir karar vereceğine inanmak istemiyoruz. Bunu bir hukukçu olarak söylüyorum. Başkanım da hukukçudur. Kesinlikle biz beraat kararı çıkacağına inanıyoruz.

"Milli Eğitim'in bu çaresizliği karşısında onların hiçbir suçu yok"

Mansur Yavaş, Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı okullarda yaşanan temizlik sorunlarına ilişkin çözüm önerilerini açıkladı. Yavaş, şu ifadeleri kullandı:

"Dün tweet atmıştık. Ankara halkına ve bütün Türkiye'ye duyurduk. Diğer belediye başkanlarımız da inşallah aynı şekilde harekete geçer diye. Dün bir mesajla hijyen malzemesi isteyen okulların bize başvurmasını istedik. Sabah itibarıyla tam 496 okuldu. Şu anda sayının daha da arttığını düşünüyorum. Şimdi de kendi içimizde yaptığımız çalışmada Büyükşehir Belediyesi’nin çeşitli birimlerinde çalışan arkadaşlarım her hafta en az 50 tane okulu, cumartesi ve pazar olmak üzere temizliğini yapacaklar. Biz izleyemeyiz, yani kent yöneticileri kentte bir problem varsa 'bu görev bizim değil, bunu bakanlığın yapması, bunu hükümetin yapması' diye duyarsız kalamayız. Talep edildiği takdirde Ankara'daki 16 belediye başkanı olarak tamamını kendimize talibiz. Bunu yapacak gücümüz de var. Bunu açıklıkla söylüyorum. Çünkü orada okuyan öğrenciler hepimizin çocukları. Öğrencilerimiz, küçük çocuklar. Milli Eğitim'in bu çaresizliği karşısında onların hiçbir suçu yok. Biz üstümüze düşeni mutlaka yapacağız. Aşağı yukarı bin okulu var. Bunların bir kısmının ihtiyacı olmayabilir. Form doldurup bize başvuruyorlar talep edenler. Talep etmeyenlere yapacak bir şeyimiz yok başlayacak. Okul idaresi başvuracak ama veliler de ayrı bir platformdan bize duyururlarsa biz temasa geçebiliriz. Ankara'da şu ana kadar başvuru yapan okul sayısı 632 oldu."

Bağımsız Ankara Milletvekili Yüksel Arslan’ın açıklamalarıyla ilgili soru üzerine de Yavaş, "İmamoğlu'yla aramda hiç bir sıkıntı yok. Olması da mümkün değil. Bizler Cumhuriyet Halk Partisi'nin belediye başkanlarıyız. Biz ancak hizmeti rekabet ederiz birbirimizle. Başka bir konuda rekabet etme söz konusu olmaz. Çünkü söylediğim gibi partinin kuralları bellidir. Cumhurbaşkanı adayının nasıl seçileceği, nasıl tespit edeceği bellidir. Şu an gündemde de böyle bir aday belirleme söz konusu olmadığına göre böyle bir konu asla gündemimizde yok. Biz işimize bakıyoruz" diye konuştu.

"Hepimiz görevi bırakıp dünyaya mesaj veririz"

Yavaş, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in ABD dönüşü "İmamoğlu ve Yavaş ile görüşeceğiz" açıklamasına ilişkin de değerlendirmede bulundu. Yavaş, şöyle konuştu:

"Birbirimizi karalamak gibi bir olayın içerisine giremeyiz. Çünkü biz daha önce de 11 büyükşehir belediye başkanı olarak kendi aramızda konuştuğumuzda bu tür davalar açıldığında eğer iktidar bu şekilde davranırsa gerekirse hepimiz görevi bırakıp dünyaya mesaj veririz. Birbirimize sahip çıkalım dedik. Çünkü görevimizin bilincindeydik. Yine Allah korusun böyle bir ceza çıkarsa ne yapacağımızı hep beraber kararlaştıracağız. Böyle bir karar çıkmaması gerektiğine inanıyorum. Olması gereken de budur. AİHM'in kararlarına baktığınız zaman bırakın bu sözleri çok daha ağırlarını dahi katlanılması gerektiği söyleniyor. İmamoğlu da bu sözleri Soylu'ya söylediğini ifade ediyor. Dolayısıyla yargılanacak bir husus yokken, takipsizlik kararı verilmesi gerekirken, maalesef kamuoyumuz günlerce bununla meşgul. Bu bizim utancımız. Çünkü siz siyasi olarak bir kişiye dava açıp, ceza verebilirsiniz. Ama siyasetin yargı yoluyla dizayn edildiği bir yerde hukuka olan güven gittikçe sona erer. Zaten hukuka güven sıralamasında en arka sıralardayız. Böyle olan bir ülkede ekonomi hiçbir zaman düzelmez. Kimse buraya yatırım yapmaya gelmez. Bunu herkes biliyor. Sadece siyasette bir kazanım elde etmek için hukukla oynarsanız, bunun cezasını 85 milyon çekiyor."

Editör: Erva Gün