Haber: Ahmet Çağatay Bayraktar

 

Kazılar, Saraçhane'de devam ediyor.

Bezemeleri geç Roma sanatının önemli örneklerinden olan ve mimari görkemiyle döneminin öne çıkan yapılarından biri olduğu tahmin edilen Ayios Polieuktos Kilisesi gün yüzüne çıkmaya devam ediyor. Hristiyan olduğu için öldürülen Romalı asker Polieuktos'un anısına, 524-527 yılları arasında yaptırılan kilise, Ayasofya’dan sonra İstanbul’un, o dönemki adıyla Konstantinopolis’in en büyük bazilikalarından birisiydi. 1198 yılında gerçekleşen Dördüncü Haçlı Seferi’yle yağmalanana kadar bu görkemini sürdüren Ayios Polieuktos Kilisesi’nden kimi parçalar, örneğin Venedik’te yer alan San Marco Kilisesi’nde bulunan fragmanlar ve Piazetta’da bulunan işlemeli payandalar kilisenin eski günlerinden ipuçları veriyor. Varlığı bilinse de uzun süre kazı yapılmayan kilise için ilk olarak İBB 2020’de çalışmalara başladı. Uzun süre atıl durumda, dış etkenlere maruz kalan kilise kalıntıları temizlendi. 8 Haziran 2022’de ise İstanbul Arkeoloji Müzeleri denetiminde kazılara başladı. Geçtiğimiz günlerde bulunan Pan Heykeli ile tekrar gündemde olan Ayios Polieuktos Kilisesi kazılarını ve İBB Miras bünyesinde şehrin farklı noktasındaki çalışmaları İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat 24 Saat ile paylaştı.

450 kasa arkeolojik eser bulundu

İBB Miras’ın yürüttüğü Saraçhane Kazı Evi’nde devam eden kazı sürecini anlatan Polat, “Kazı çalışmalarına başlamadan önce burası her türlü kötü kullanıma maruz kalmış, çöp ve hafriyatla dolu, içine bile girilemeyecek durumda şehrin kendi haline terk edilmiş arkeolojik alanlarından biriydi. Roma, Bizans, Osmanlı ve Erken Cumhuriyet gibi pek çok dönemin izlerini taşıyan bu arkeolojik alanın ortaya çıkarılarak korunması ve İstanbul’a kazandırılması bilinciyle kazı çalışmalarına başladık. İstanbul’daki en önemli arkeolojik alanlardan biri olan tarihî alan önce bitkilerden arındırılıp temizlenerek mevcut yapı kalıntıları ortaya çıkarıldı. Ardından İstanbul Arkeoloji Müzeleri denetiminde Aziz Polyeuktos Kilisesi yapı kompleksinin atrium, narteks, kuzey koridor ve naos bölümleri ile vaftizhane ve sarnıç yapılarında kazılar yapıldı. 2022’den beri sürdürdüğümüz kazı çalışmalarında toplamda 686 adet bronz sikke, damgalı tuğla, mermer parçalar, seramik, kandil, cam ve metal eserler açığa çıkarıldı. Yaklaşık 450 kasa içerisinde korumaya alınan arkeolojik buluntular; atölye çalışmasıyla ‘etütlük’ ve ‘envanterlik’ olarak gruplandırılarak restorasyon, konservasyon ve belgeleme çalışmalarına dahil edilmek üzere koruma altına alındı” dedi.

Kazı evinde de etkinlikler düzenleniyor

Pan heykeli Saraçhane kazılarında bulunan son eser oldu.

Arkeoloji dünyasını heyecanlandıran Pan heykeline dair bilgileri paylaşan Polat, “Yakın zamanda ana yapının kuzeydoğu köşesinde yer alan kiliseye ait birimler tespit edildi. 1964-68 yılları arasındaki kazılarda bulunan ancak sonradan dolgu toprak ile kapatılan bu birimler tonozlu üst örtüsü tahrip olan koridorlu kısım ile bağlantılı iki adet mekândan oluşuyor. Ayrıca ana yapının kuzey ve kuzeybatı tarafından saptadığımız mermerden biri torso (gövde) diğeri Pan heykeli olan iki Roma dönemi heykeli de alanın kilisenin inşası öncesine yani Roma dönemine ait önemli veriler sunuyor. Bu alanda yürütülen arkeolojik kazı çalışmaları ile tarihi alanı İstanbul turizmine kazandırırken; kazı evi etkinlikleri ve ziyaretçi merkezi ile de kent arkeolojisini hayatın içine dahil ediyoruz” dedi.

Kazılar devam edecek

Kazı çalışmalarının, kuzey ve doğu noktalarında devam edeceğini ekleyen Polat, “Kazılara ilk başladığımızda mevcut kalıntıları ortaya çıkararak kilise ve kiliseyle bağlantılı diğer yapı gruplarında çalışmalarımızı sürdürdük. Kazı çalışmaları ana yapının doğu kısmında kriptanın olduğu alan ile kuzey neflerde devam ediyor. Mevcut alanda çalışmalar tamamlandıktan sonra kazı çalışmalarının kuzey tarafa doğru daha önce hiç kazılmamış alanlar ve güney neflerde sürdürülmesi planlanıyor. Kazı alanında tespit ettiğimiz arkeolojik kalıntı ve buluntular alanın yapı katmanlaşmasının analizi ve yorumlanması konusunda önemli katkılar sunuyor. Dolayısıyla alanda kazıların ne yönde ve ne kadar devam edeceğini bu veriler ışığında değerlendireceğiz” şeklinde konuştu.

Açık şantiye ile restorasyon süreci görülebiliyor 

Iğdır'daki Üçkaya Vadisi sonbahar renklerine büründü Iğdır'daki Üçkaya Vadisi sonbahar renklerine büründü

Rumeli Hisarı'ndaki çalışma iki aşamada sürüyor. Fotoğraf: ANKA

Pan heykeli, İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmek üzere teslim edildi. Peki İBB bir arkeoloji müzesi açabilir mi? Mahir Polat şu şekilde cevaplandırdı: “Kazı çalışmalarımızda bugüne kadar çıkan ve devam eden kazılarda çıkacak olan arkeolojik buluntuları tarihi alanda sergileyerek İstanbullularla buluşturmak üzere çalışmalarımızı sürdürüyoruz.” Polat İBB Miras’ın şehrin farklı noktalarında gerçekleştirdiği Bukoleon Sarayı ve Milyon Taşı’nda arkeolojik kazı çalışmalarına değinerek açık şantiye konseptiyle ziyarete açılan Rumeli Hisarı’nda devam eden çalışmaları da anlattı: “İBB Miras’ın 2021’de başlattığı Prof. Dr. Can Şakir Binan, Prof. Dr. Alper İlki, Prof. Dr. Erol Gürdal gibi alanın saygın isimlerinden oluşan Bilim Kurulu’nca onaylı restorasyon projesi kapsamında planlanan restorasyon çalışmaları iki etap halinde sürdürülüyor. Sürecin ilk etabı Çandarlı Halil Paşa, Saruca Paşa ve Zağanos Kuleleri’yle birlikte deniz cephesindeki duvarları kapsıyor. İkinci etapta ise kara tarafında kalan kuleler ve duvarlar yer alıyor. Birinci etap kapsamında Saruca Paşa ve Halil Paşa kulelerinde sürdürülen çalışmalar tamamlanmak üzere; 2. etap içinse projelendirme çalışmaları tamamlanarak uygulamalara yakında başlanması söz konusu. Çalışmalar tamamlandığında Rumeli Hisarı Müzesi ziyaretçilerle buluşturulacak. Fakat halihazırda restorasyon çalışmaları sürdürülürken ‘açık şantiye’ anlayışıyla başlattığımız şantiye gezilerimiz bu süreçte de yapıyı ziyaret etme imkânı sunuyor”.

Farklı projeler de devam ediyor

İBB Miras’ın bugüne kadar 175 çeşme, 420 tarihi hazire, 13 tarihi türbe ve 18 anıtta bakım, onarım çalışmaları yürüttüğünü ekleyen Polat, şehrin kültür varlıklarının düzenli olarak izlenip korunarak büyük onarımlara ihtiyaç duyulmadan önce önleyici ve sürdürülebilir bir koruma anlayışı içinde bulunduklarının altını çizdi: “Bu zamana kadar Yerebatan Sarnıcı, Kütüphane Troleybüs, 16. yüzyıla kadar tarihlendirilen Seyyit Velayet Türbesi ve Asude Hatun Türbesi, Kara Surları, Mevlanakapı Surları ve ziyaretçi merkezi, Silivrikapı Hipojesi (Yer altı mezarı), Haydarhane Camii, Moda İskelesi, Beşiktaş ve Kadıköy İskeleleri, Cendere Sanat Müzesi, Gülhane Sanat, tarihi Fener Evleri’nde konumlanan Haliç Sanat, Anadolu Hisarı, Botter Apartmanı ve Yedikule Gazhanesi’nde kapsamlı restorasyon projeleri gerçekleştirdik. Ve bu mekanları sadece bir müze değil aynı zamanda yaşayan birer kültür sanat mekânı ve buluşma noktaları olarak işlev kazandırdık. Şu an devam ettiğimiz ve yakın gelecekte şehre kazandıracağımız kültür varlıkları arasında yakın tarihimizden Bizans dönemine kadar farklı mekanlar yer alıyor. Bunların arasında Rumeli Hisarı, Haldun Taner Sahnesi, Muammer Karaca Sahnesi, Beyoğlu Sineması, Kuyumcu Han, Belgradkapı, Taş Mektep, Bukoleon Sarayı, Çubuklu Silolar, Metrohan, St. Pierre Han, Polyeuktos Kilisesi, Taksim Maksemi, Ali Paşa Sarayı, Haliç Tersanesi ve Azatlı Baruthanesi gibi İstanbul’un farklı dönemlerine tanıklık etmiş tarihi mekanlar yer alıyor.”

Editör: Anadolu Ajansı