Mehmet Necati GÜNGÖR Madem, Kurtuluş Savaşı veriyoruz, Madem dış güçler ekonomimizi batırmak için pozisyon almışlar, O zaman, çıkarın yeni bir “Tekâlif-i Milliye Kanunu”, Halkın elindeki dolar ve altınlara el koyun. Yiyecek maddelerine de tabii ki. Bakın, ekmeği bile zamlandıracaklar. Bütün un çuvallarına el konulursa halkımız ekmeksiz kalmaz. Fırıncılar ekmek pişiremezlerse belki pasta pişirirler. Halkımız beleş pasta yemenin zevkine varır. Pasta konusunda şaka yaptım. Yok öyle beleş pasta. Büyük Atatürk’ün Sakarya Savaşı öncesinde çıkardığı o kanunun bazı maddelerine bakalım: “Her ilçede bir Tekalif’i Milliye Komisyonu kurulacak. Halk, elindeki salih ve malzemeyi üç gün içinde orduya teslim edecek. Her aile bir askeri giydirecek. Yiyecek ve giyecek maddelerinin yüzde 40’ına el konulacak.” Halktan alınan her şey, ödenmek üzere kuruşu kuruşuna kaydedildi. Ve sonraki aylarda tamamı ödendi. Halk, Başkomutana inanmıştı. İstediği her şeyi verdi. Kurtuluş Savaşımız Sakarya Meydan Savaşı ile kazanıldı. Halkımız fedakârdır. Yeter ki inansın, canını bile vermekten imtina etmez. O zaman bir Mustafa Kemal’imiz vardı, halk O’na sonuna kadar inandı. Elinde, avucunda ne varsa verdi. Savaş kazanıldı. Modern, çağdaş bir Cumhuriyet idaresi kuruldu. Hepimiz gurur duyduk. Diyelim ki, hükümet, bu gün el koyacağı döviz ve altınların karşılığını ödeyeceğini vadetti. Dolar ve altın yerinde durmuyor ki.. Bir sosyal medya paylaşımında aynen şöyle deniliyor: “Bir lirayı yazı tura atıyorum, yere düşünceye kadar yarısı gidiyor.”