Haber Merkezi - Kurtulmuş, İslam İşbirliği Parlamenter Asamblesi (İSİPAB) 18'inci Konferansı'na katılmak ve resmi ziyarette bulunmak için gittiği Fildişi Sahili dönüşünde, gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Fildişi Sahili Cumhurbaşkanı Alassane Ouattara'nın 2015'te Türkiye'yi, ardından da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Fildişi Sahili'ni ziyaret ettiğini hatırlatan Kurtulmuş, bu ziyaretlerden sonra yeni dönemin başladığını vurguladı.

 "Büyük bir mücadele dönemine hazır olmamız gerektiğini ifade ettik"

Özel: AKP'nin itibarsızlaştırma faaliyetlerine karşı mücadele içindeyiz Özel: AKP'nin itibarsızlaştırma faaliyetlerine karşı mücadele içindeyiz

İSİPAB'ın 18'inci Konferansı'nın da önemli olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, burada da insanlığın sabrının taştığını, İsrail'e karşı bütün tedbirlerin alınması gerektiğini ifade ettiklerini aktardı. Numan Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Güney Afrika'nın başvurusu üzerine Uluslararası Adalet Divanı'ndaki ara kararın Filistin davası bakımından yeni bir dönemin başlangıcı olduğunu, bundan sonra daha fazla safları sıklaştırarak büyük bir mücadele dönemine hazır olmamız gerektiğini ifade ettik. Üç konunun altını çizdik; bunlardan birisi, Siyonist rejimin ve Netanyahu hükümetinin uluslararası alanda yalnızlaştırılması. İkincisi, uluslararası alanda oluşmaya başlayan ve çok hızlı, pozitif anlamda gelişen insanlık cephesinin tahkim edilmesi; yani dünyanın her yerinde vicdan ve insaf sahibi insanlarla işbirliğinin arttırılarak uluslararası kamuoyunda ciddi bir baskının İsrail üzerine ve İsrail dostları üzerine oluşturulması. Üçüncü alan da İslam ülkelerinin maalesef dağınıklığı, parçalanmışlığı, iradesizliği, kararsızlığı… Bundan da süratle soyutlanarak saflarımızı sıklaştırmamız ve ortak hareket etmemiz gerektiğini ifade ettik. Bu üç alandaki çalışmaların, önümüzdeki dönemin, İslam ülkeleri açısından ana gündemi olması gerektiği konusunda anlattıklarımızın hüsnükabul gördüğünü müşahede ettim."

Kurtulmuş, toplantı marjında katılımcı ülkelerle ikili görüşmeler yaptıklarını hatırlattı.

"Doğru yöntemlerle çalışırsak sonuç alınabileceğini düşünüyorum"

Yeni anayasa tartışmalarına ilişkin "Nisan başında Meclis açıldığında bu gündeme gelir mi?" sorusu üzerine Kurtulmuş, şu yanıtı verdi:

"Hemen seçimden sonra bu konunun gündeme gelmesi biraz erken olur ama bunun bir hazırlık safhasının olması gerekir. Meclis'teki bu diyalog zemininin oluşturulabilmesi için herhalde İçtüzük çalışmasını önce getirmek gerekir. Zira hakikaten köklü bir İçtüzük değişikliğiyle Meclisi daha demokratik bir hale getirmek ilk iş gibi görünüyor. Arkasından da düzgün yöntemlerle doğru zeminlerde anayasanın tartışılmasına çok uzatmadan başlamak lazım. Yani zaten burada mühim olan Meclisteki aritmetiğin hazır hale gelmesidir. Yani Meclis, ümit ederiz ki büyük bir konsensüsle bu işi çıkartır. Tabii ki asıl olan açık yüreklilikle anayasa tekliflerini tartışabilmemizdir. Sadece partiler arası bir tartışma olmanın ötesinde, Türkiye'nin tamamına mal edilmiş, bu konularda fikri olan bütün kesimlerin sözünü ifade edebildiği bir çalışma ve tartışma zemininin oluşması… Eğer doğru zeminlerde, doğru yöntemlerle çalışırsak sonuç alınabileceğini düşünüyorum."

Bir gazetecinin, "Sizin tercihiniz sıfırdan yeni bir anayasa mı yoksa daha önce 64 maddede sağlanan bir mutabakat vardı, onun üstünden devam etmek midir?" sorusuna karşılık Kurtulmuş, "Bu Meclis kurucu meclis değildir, bu Mecliste sıfırdan bir anayasa yapılamaz." şeklindeki söylemleri yanlış ve sakıncalı bulduğunu söyledi.

Bu tür söylemleri, "Meclise hakaret ve demokrasiye karşı bir tavır" olarak nitelendiren Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Bu Meclis isterse, gerekli çoğunluğu bulursa yeni bir anayasa yapabilir. Bir kere bunu tespit etmemiz lazım. Ama nihayetinde bunun gerçekleşebilmesi bir siyasi ortam meselesi. Yani partiler nasıl yaklaşacak, tartışmalara nasıl katkı verecek? O zaman eğer böyle mükemmel bir çalışma ortaya konulamayacaksa, ideal olan budur, daha doğrusu mükemmele yakın bir anayasa değişikliği teklifinde partiler arasında bir konsensüs oluşamayacaksa, o zaman hangi konularda birtakım zorluklarımızın, sıkıntılarımızın olduğu gündeme getirilir. Her parti kendisince önemli gördüğü noktaları, alanları ortaya koyar, bunların üzerinden tartışma yapılır ve sonuçta bir çoğunluk elde edilirse yani 400 oy bulunursa zaten sorun yok. Ha yeni bir anayasa yaptınız, ha anayasa değişikliği yaptınız fark etmez. Ama bulunamazsa bile Türkiye'yi referanduma götürecek bir oy bulunduğu takdirde partilerin uzlaştığı konular referanduma gider. Ben yöntem bakımından herhangi bir sıkıntı görmüyorum. Her şey gayet açık."

Editör: Haber Merkezi