TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Rusya ziyaretinde yaptığı açıklamalarda, Türkiye'nin çok kutuplu dünya düzenine olan katkısını ve BRICS ile olan ilişkilerini değerlendirdi.

Kurtulmuş, Rusya'nın resmi haber ajansı TASS'a verdiği röportajda, Türkiye ve Rusya'nın iki komşu ve dost ülke olduğunu vurgulayarak, halklar açısından da kuvvetli bir dostluk ve komşuluk bağı olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in iki ülke arasında dostluk köprüsü kurduklarını ve her alanda ortak birtakım hedefleri gerçekleştirmek için düğmeye bastıklarını anlatan Kurtulmuş, "Örneğin, iki ülke arasında 100 milyar dolar ikili ticaret hacmine ulaşılması, enerji alanındaki ortak projelerin gerçekleştirilmesi, kültür ve turizm alanındaki faaliyetlerin yoğunlaştırılması gibi birçok alanda kazan kazan prensibi çerçevesinde komşuluk, iyi niyet, dostluk ve stratejik işbirliği çerçevesinde adımlar atılıyor. Ümit ederim ki bizim bu ziyaretimiz de iki ülke arasındaki bu ilişkileri kuvvetlendiren bir çalışma ziyareti olur." diye konuştu.

"TBMM dünyanın en dayanıklı parlamentosudur"

Türkiye'deki parlamento yapısına ilişkin soru üzerine TBMM Başkanı Kurtulmuş, "TBMM'nin temel özelliklerinden birisi henüz Cumhuriyet kurulmadan evvel parlamentonun var olmasıdır. Birçok ülkede parlamento devlet tarafından kurulurken, TBMM, Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurtuluş mücadelesini vermiş, ondan sonra da devleti kurmuştur. Yani Büyük Millet Meclisi devlet kuran bir parlamentodur, en temel özelliklerinden birisi budur." ifadelerini kullandı.

Türkiye'de çok partili parlamenter demokrasiye geçişin 1950 seçimleriyle gerçekleştiğini hatırlatan Kurtulmuş, 1950'den bugüne yaklaşık 74 yıllık süre içerisinde de Türkiye demokrasisinin birçok saldırıya karşı çok sağlam bir şekilde dayanabildiğini söyledi.

Türkiye'nin bu sürede 5 askeri darbe gördüğünü, bunlardan sonuncusunun da 2016 yılının 15 Temmuz'unda FETÖ'cü hainler tarafından gerçekleştirilen darbe teşebbüsü olduğunu belirten Kurtulmuş, "Bunların hepsinde millet milli iradeden yana olmuş, parlamentonun iradesini savunmuştur ve her seferinde darbeciler bekledikleri sonuçların tam tersini elde etmişlerdir. Dolayısıyla, şunu çok rahatlıkla söyleyebiliriz ki Türk demokrasisi, Türkiye'deki Büyük Millet Meclisi dünyanın en dayanıklı parlamentosudur ve Türk demokrasisi de dünyanın bedeli en ağır ödenmiş demokrasilerinden birisidir." değerlendirmesinde bulundu.

"Türkiye, yeni alternatif dış politika enstrümanlarını geliştirmek isteyen bir ülke"

BRICS'e katılmasının Türkiye'ye nasıl getirileri olacağına yönelik bir soruyu Kurtulmuş şöyle cevapladı:

Kayyım, 37 caminin mülkiyetini müftülüğe devretti Kayyım, 37 caminin mülkiyetini müftülüğe devretti

"Artık dünya çok kutupluluğun gerçekleşmeye başladığı yeni bir döneme girmiştir. Bunun henüz başlangıcındayız. Nasıl Berlin duvarının yıkılması soğuk savaş döneminin sonunu getirdiyse ABD'nin apar topar Afganistan'dan çekilmesiyle başlayan süreç de dünyada yeni bir dönemin kapılarını açtı. Bu yeni dönemin en belirgin özelliği çok kutupluluktur. Artık hiçbir ülkenin tek başına dünyayı domine etmesi, dünya sistemini yönetmesi mümkün değildir. Dolayısıyla, önümüzdeki dönemde bu çok kutupluluğun gerektirdiği çok sayıda yeni oluşuma şahit olacağız. Türkiye de hem jeostratejik konumu hem Doğu-Batı arasındaki köprü vazifesi gören konumuyla hem kültürel geçmişiyle ve geleceğe ait perspektifleriyle bölgesel bir aktör hatta küresel sistemde etkili rol oynayan bir aktör olma sürecine girmiştir. Bunun için biz BRICS'i bundan sonraki çok kutuplu dünya sisteminin önemli oluşumlarından birisi olarak telakki ediyoruz. Türkiye'nin BRICS'e girmesi Türkiye'yi kısıtlamayacak, tam tersine Türkiye'nin elindeki dış politika imkanlarını fazlalaştıracaktır. Ve Türkiye'nin BRICS'le olan irtibatı dünya barışına da çok daha ciddi bir katkı sunacaktır."

TBMM Başkanı Kurtulmuş, Türkiye'nin eş zamanlı olarak birçok işbirliği projesinin içerisinde olduğuna dikkati çekti.

Türkiye'nin yeni alternatif dış politika enstrümanlarını da geliştirmek istediğinin altını çizen Kurtulmuş, Türkiye'nin böyle bir oluşumun içerisinde olmasının çok kutuplu dünya sisteminde dünya barışının daha iyi sağlanabilmesine katkıda bulunacağını ifade etti.

"Türkiye, küresel ölçekte barışın sağlanması için elinden geleni ortaya koyuyor"

Türkiye'nin dünya barışı için neler yapabileceğine yönelik soruya Kurtulmuş, "Türkiye, bölgede barışın ve istikrarın sağlanması, dünyada da küresel ölçekte barışın sağlanması için elinden geleni ortaya koyuyor." karşılığını verdi.

Rusya ve Ukrayna arasındaki gerilimde Türkiye'nin arabuluculuk rolünü hatırlatan Kurtulmuş, "Bildiğiniz gibi Dolmabahçe'de neredeyse anlaşmanın imzalanacağı noktaya gelinmişti fakat bazı ülkeler Ukrayna'nın barış imzalamasını istemediği için Ukrayna barış masasından kalktı. Bu süre içerisinde Türkiye, Rusya'yla da Birleşmiş Milletlerle de işbirliği içerisinde, Tahıl Koridoru'nun açık tutulması için olağanüstü bir gayret sarf etti ve böylece özellikle Afrika'daki milyonlarca insanın açlık kriziyle karşı karşıya kalmamasını temin etmiş oldu. Ayrıca, esir takası konusunda da fevkalade ciddi bir şekilde gayret sarf etti." ifadelerini kullandı.

Kurtulmuş, Gazze'de soykırım boyutlarını aşmış katliamlar karşısında Türkiye'nin tavrına işaret ederek, Türkiye'nin ateşkesin sağlanması, Gazze halkına insani yardımların ve sağlık imkanlarının ulaştırılması için elinden gelen her türlü çabayı ortaya koyduğunu söyledi.

Burada Rusya ve Türkiye hükümetlerinin ortak kanaatleri ve yaklaşımları olduğunu büyük bir memnuniyetle gördüğünü dile getiren Kurtulmuş, "Güney Afrika'nın Uluslararası Adalet Divanına başvurusuna Türkiye de müdahil olarak Netanyahu ve çetesinin işlediklerinin savaş suçu olarak kabul edilmesi için gayret sarf etti. Tabiri caizse 1 yıldır Sayın Cumhurbaşkanı'mız, bizler, bütün imkanlarımızla bütün uluslararası platformları Gazze ile ilgili bir barış diplomasisi platformuna çevirmek için gayret sarf ediyoruz." dedi.

Türkiye'nin hem bölgedeki hem dünya siyasetindeki ana perspektifinin barış ve istikrar olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, "Barışın olmadığı yerde istikrar olmaz, istikrarın olmadığı yerde kalkınma olmaz, kalkınmanın olmadığı yerde halkların refah içerisinde yaşaması mümkün olmaz. Dolayısıyla öncelikli olarak barışın temin edilmesi için bu perspektife sahip olan bütün ülkelerle, bütün anlayışlarla işbirliği yapmaya hazır olduğumuzu bir kere daha Rusya'dan ifade etmiş olayım." diye konuştu.

Akkuyu Nükleer Santrali

Akkuyu Nükleer Güç Santrali (NGS) Projesi'nin Türkiye'nin ekonomisine ve enerji güvenliğine nasıl bir etkide bulunacağına yönelik bir soruya Kurtulmuş, "Akkuyu Projesi kendi istikametinde olumlu bir şekilde ilerlemektedir. Bu sadece iki ülke arasında önemli bir işbirliği alanı değil aynı zamanda Türkiye'nin enerji güvenliğine büyük katkıda bulunacak olan bir projedir. Maalesef bu süre içerisinde Rusya'ya uygulanan yaptırımlar dolayısıyla bazı Batılı şirketler Akkuyu'da gerekli olan, bize teslim etmeleri gereken malzemeleri, ihtiyacımız olan unsurları teslim etmedikleri için projede bir miktar gecikme olduğunu biliyoruz. Ümit ediyorum ki 2025 yılı içerisinde Akkuyu Nükleer Santrali'nin en azından ilk bölümü elektrik üretimine başlamış olacaktır." yanıtını verdi.

Türkiye'de tatil yapmak isteyen Rus vatandaşlarına önerileri sorulan Kurtulmuş, "Türkiye'yi ziyaret eden Rus turistlerin bilmediği bir yer olduğunu zannetmiyorum." dedi. Kurtulmuş, kültür, sağlık, dağ, doğa, kış turizminin de Türkiye'nin çok zengin olduğu alanlar olduğunun altını çizdi. Kurtulmuş, 2023'te 6,3 milyon Rus vatandaşının Türkiye'yi ziyaret ettiğini hatırlattı.

TBMM Başkanı Kurtulmuş, akademisyenliği bırakarak siyaset yapmanın kendisine nasıl bir katkısı olduğunun sorulması üzerine, "Ben hayatı akademisyenken başka bir hayat, siyasetçiyken başka bir hayat diye ayırmıyorum. Esasında ne olursak olalım, mesleğimiz ne olursa olsun ana hedefimiz yaptığımız işi en iyi şekilde yapmak için gerekli donanımları kazanmak olmalıdır." dedi. "Milletimizin huzuru, refahı, bütün insanlığın iyiliği için neler yapabiliriz" diyerek çalıştığını anlatan Kurtulmuş, hayatı boyunca hep aynı duyguyu taşıdığını ve bu istikametten hiç ayrılmadığını söyledi.

Editör: Erva Gün