Küresel sorun: Çocuk işçiliği
Suat Gezici
Dünyada ve Türkiye’de çocuk işçiliği sorunu giderek derinleşiyor. Küresel bir sorun olan çocuk işçiliğin başlıca nedeni yoksulluk ve işsizlik. Yoksulluk, göç, eğitim, işsizlik, denetimsizlik, mevzuatlardaki eksiklikler ve işverenlerin çocuk iş gücü talebi, çocuk işçiliğinin belli başlı nedenleri arasında yer alıyor.
Uluslararası Çalışma Örgütü (International Labour Organization - ILO) çocuk işçiliğini; çocukları çocukluklarını yaşamaktan alıkoyan, potansiyellerini ve saygınlıklarını eksilten, fiziksel ve zihinsel gelişimlerine zarar verici işlerde istihdam edilmesi olarak tanımlıyor. Birleşmiş Milletler (BM) Uluslararası Çocuklara Yardım Fonu (United Nations International Children’s Emergency Fund-UNICEF) ise, çocuk işçiliğini, “Çocuğun yaşına ve işin türüne bağlı olarak, minimum çalışma saatini aşan ve çocuğa zararlı olan iş” olarak tanımlıyor.
ILO ve UNICEF’in ortak hazırladığı 2022 raporuna göre; dünyada 160 milyon çocuk, ya da 5-17 yaş aralığındaki her 10 çocuktan 1’i, çocuk işçiliği kapsamında ve 2016 yılından bu yana, azaltma yönünde kaydedilen ilerleme durdu. Tahminlere göre, önleme stratejileri olmaması durumunda, artan yoksulluk ve kırılganlık nedeniyle, çocuk işçiliği yapan çocukların arasına 2022 sonuna kadar 8,9 milyon çocuk daha eklendi.
Çocuk işçilerin oranı, erkek çocuklarda, kız çocuklara oranla daha fazla. Kırsal bölgelerdeki çocuk işçiliği, şehirlerdeki çocuk işçiliğin neredeyse 3 katı fazla yaygınlığa sahip. Dünyadaki çocuk işçiliğin yüzde 70’i tarımda (112 milyon çocuk), yüzde 19,7’si hizmetler sektöründe (31,4 milyon çocuk), yüzde10,3’üyse sanayide (16,5 milyon çocuk) bulunmakta.
Çocuk işçilerin yüzde 48’i 5-11 yaş grubunda, yüzde 28’i 12-14 yaş grubunda ve yüzde 25’i de 15-17 yaş grubunda bulunuyor. 5-11 yaş arasındaki çocuk işçilerin ¾’ünden fazlası, tarımda çalışıyor. Çocuk işçilerin yüzde 72’si ailesi için ve öncelikle tarımda ya da ailenin küçük işletmesinde çalışma hayatına katılıyor.
"Çocuk İşçiliğinin Ortadan Kaldırılmasında Sosyal Korumanın Rolü: Kanıtlar ve Politika Etkileri" başlıklı rapor, 2010 yılından beri yapılan birtakım araştırmalarda elde edilen kanıtları, sosyal korumanın, ailelerin ekonomik veya sağlık alanındaki zorluklarla başa çıkmasına yardım etmek suretiyle çocuk işçiliğini nasıl azalttığını ve okullaştırmayı nasıl desteklediğini ortaya koyuyor. Raporda, çocuk işçiliğinin önlenmesi ve ortadan kaldırılması için sosyal koruma sistemlerini güçlendirmeye yönelik aşağıdaki bazı öneriler yer alıyor:
• Çocuklar için sosyal koruma açığını kapatmak: Yani, çocuk yardımlarını öncelikli hale getirmek, diğer yandan kayıt dışı ekonomide çalışan iki milyar işçiyi sosyal koruma kapsamına almak, böylece kayıt dışından kayıtlı ekonomiye geçişlerini desteklemek.
• Entegre sosyal koruma istemleri kurmak: Ülkeler çocuk ve aile yardımları, doğum ve işsizlik yardımları, yaşlılık aylığı ve sağlık koruması dahil olmak üzere insan ömrü boyunca yeterli yardımları sağlayan sosyal koruma sistemlerine sahip olduklarında, çocuk işçiliğinin azaltılması daha kolay olur.
• Sosyal koruma programlarını kapsayıcı ve çocuk işçiliğine duyarlı biçimde tasarlamak: Aşağıdakileri gerektiren böyle bir tasarım çocuk işçiliğini azami ölçüde azaltır:
-Başta en kırılgan gruplar olmak üzere, çocuğu olan tüm hanelere ulaşacak biçimde çocuk ve aile yardımlarını uygulamaya koymak;
-Kayıt prosedürlerini sadeleştirmek ve farklı yardım ödeme mekanizmaları oluşturmak suretiyle, bakım hizmeti sunan kişilerin sosyal koruma yardımı almalarını kolaylaştırmak;
-Sosyal koruma programlarını tamamlayacak biçimde, çocuklar için evrensel, kaliteli ve temel eğitimin yanı sıra diğer hayati önemdeki sosyal hizmetlere yatırımları artırmak.
• Harekete geçmek, oybirliğini güçlendirmek amacıyla, çocuk işçiliğini sona erdirmek ve evrensel sosyal koruma sistemini kurmak için mevcut olan güçlü siyasi taahhüde dayanmak: Sürdürülebilir Kalkınma Gündemi, 2021 yılındaki Uluslararası Çalışma Konferansı’nda ulaşılan güçlü oybirliği ve Durban’da düzenlenen Çocuk İşçiliğinin Ortadan Kaldırılması 5. Küresel Konferansı sonuçları, uluslararası girişimlerin koordine edilmesine katkıda bulunabilir.
• Kalkınmanın itici gücü olarak sosyal koruma sistemlerine yatırım yapmak: Hemen hemen tüm ülkeler, çocuklar için sosyal koruma sistemlerinin güçlendirilmesine kademeli olarak yatırım yapabilecek ulusal kaynaklarını seferber etme olanağına sahiptir.
Türkiye’de çocuk işçiliği…
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından 2019 yılının sonlarında yapılan “Çocuk İşgücü Araştırması” sonuçlarına göre, Türkiye’de bir ekonomik faaliyette çalışan 5-17 yaş grubundaki çocuk sayısı 720 bin. 5-17 yaş grubunda çalışan çocukların aynı yaş grubundaki çocuklar içindeki payı yüzde 4,4 olarak ölçüldü.
Çalışan çocukların yüzde 30,8’i tarım, yüzde 23,7’si sanayi, yüzde 45,5’i ise hizmet sektöründe yer almakta. 5-14 yaş grubunda çalışan çocukların yüzde 64’ü tarım sektöründe, 15-17 yaş grubunda çalışan çocukların ise yüzde 51’i hizmet sektöründe yer alıyor.
Araştırmaya göre; çalışan çocukların yüzde 79,7’sini 15-17 yaş grubundakiler oluştururken, yüzde 15,9’unu 12-14 yaş grubundakiler, yüzde 4,4’ünü ise 5-11 yaş grubundaki çocuklar oluşturmakta. Eğitim sistemine katılım ise, çocuk işçiliğini azaltıyor.
Çalışan çocukların yüzde 34,3’ü eğitime devam etmemekte. Araştırma çalışan çocukların çalışma nedenleri şöyle açıklanıyor:
• Yüzde 35,9 ile “hane halkının ekonomik faaliyetine yardımcı olmak”
• Yüzde 34,4 ile “iş öğrenmek, meslek sahibi olmak”
• Yüzde 23,2 ile “hane halkı gelirine katkıda bulunmak”
• Yüzde 6,4’ü ise “kendi ihtiyaçlarını karşılamak”.
Doktor olup parası olmayan herkesi bedavadan tedavi edecek
Mahir K. henüz 14 yaşında. Ailesinin ekonomik durumu iyi olmadığı için çalışmak zorunda kalmış. Aynı zamanda okula giden Mahir, yaşadıklarını şöyle anlatıyor:
“Benim adımı babam koymuş. Mahirin anlamı; becerikli, yetenekliymiş. Diyorum ki bizim durumumuzu en iyi anlatan şey ismim. Belki de babam bunun için adımı Mahir koydu. 14 yaşındayım ama görenler-tanıyanlar 24 yaşında olduğumu söylüyor. Onlara göre benim yaptığımı, diğer çocuklar yapmazmış. Ben çocuk değil, delikanlıymışım. Aslında zor oluyor. Başlarda zor geliyordu ama artık alıştım. Sabah okula gidiyorum. Okuldan çıkınca akşama kadar mendil satarak para kazanıyorum. Babam eskicilik yapıyor. Annem ev işleriyle uğraşıyor. Sonra da çöplerden eski kâğıt ve plastik topluyor. Dört kardeşiz. En büyükleri benim. Kardeşlerim de bazen annemle birlikte çöplerde eski eşyaları topluyor. Onlar daha küçük. Babam aslında benim çalışmamı istemiyor ama kendimin ve kardeşlerimin harçlığını çıkarmak için çalışıyorum.
Arkadaşlarım oyun oynarken ben çalışmak zorundayım. Bende isterdim diğerleri gibi oyun oynamak ama işte... Abi mendil satarken bazıları beni dilenci gibi görüyorlar. Ben dilenci değilim. Kimseden zorla para istemiyorum. Karşılıksız para da istemiyorum. Mendil satıyorum. Mendil satarken bazıları mendil almadan para vermek istiyor ama ben kabul etmiyorum.
Bazı insanlar iyi davranıyor bazıları kötü. Özellikle ablalar mendil alırken fazla para veriyor. Bazıları acıdığından bazıları niye bilmiyorum. Ben almak istemesem de zorluyorlar. Ben de alıyorum. Eskiden daha iyi para kazanıyordum ama şimdi az kazanıyorum. Babam ‘Ekonomi kötüymüş ondan’ diyor. Eskiden 50 kuruşa mendili alıp 1-2 liraya satıyordum. Şimdi 3 liradan alıp 5 liraya satıyorum. Okulda bir simit, bir meyve suyu alınca 10 lira veriyorum.
Kazandığım parayı babama veriyorum. Kardeşlerime benim paramdan veriyorlar ve babam parayı alırken üzülüyor. Bize belli etmese de çok utandığını anlıyorum. Bazen eve giderken kardeşlerime çikolata alıyorum, çok seviniyorlar. İlerde doktor olacağım. Parası olmayan herkesi bedavadan tedavi edeceğim. Çalışan çocuk görürsem de yardımcı olacağım. Parasızlığın ne olduğunu çok iyi bilirim abi. Kışın mendil satmak daha zor oluyor. Büyüyünce fakir çocuklara mont bir de bot alacağım. Üşümesinler...”
Bunlar da ilginizi çekebilir