İSTANBUL (AA) - Küresel İletişim Derneği tarafından bu yıl 16'ncısı düzenlenen Geleneksel Küresel İletişim Derneği Konferansı, "İletişimin Geleceği: Vaatler ve Sorunlar" başlığıyla yapıldı.

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesinin ev sahipliğindeki konferansın moderatörlüğünü Doç. Dr. Ayşe Binay Kurultay üstlendi.

Konferanstaki "İletişim ve Sürdürülebilirlik" başlıklı oturumda, Almanya Erfurt Üniversitesinden Anne Grüne, Uluslararası Kıbrıs Üniversitesinden Münevver Çağın, Köln Teknoloji Üniversitesinden Christine Horz-Ishak ile Marmara Üniversitesinden Alparslan Nas, Oylum Tanrıöver ve Elif Akçay sunum yaptı.

LÖSEV'den "Dilek Topla Benim İçin" projesi LÖSEV'den "Dilek Topla Benim İçin" projesi

- "Küresel karşılıklı bağımlılık birçok alanda hala eksik"

Almanya Erfurt Üniversitesinden Grüne, "Küresel riskten küresel bilgi toplumuna: Daha fazla medya-hayat-dünya-karşılıklı bağımlılığa duyulan ihtiyaç" başlıklı sunumunda, temel sorunun bir gelecek vizyonu olarak birbirine bağlı bilgi toplumlarının nasıl eğitilebileceği ve özellikle günlük hayatta çatışmadan karşılıklı tanıma ve anlayışa nasıl geçileceği olduğunu söyledi.

Irkçılık ve yabancı düşmanlığı bağlamında küreselleşmeyi engelleyen değil güçlendiren unsurlar üzerinde durmak gerektiğini dile getiren Grüne, siyasi ve diplomatik düzeydeki etkileşime karşın küresel karşılıklı bağımlılığın birçok alanda hala eksik olduğunu dile getirdi.

Grüne, "Gazetecilik bir risk yorumculuğu olarak kavşak noktasında bulunma potansiyeline sahiptir. Gazeteciler genellikle farklı ulusal bağlamlarda gömülü olan insanlar arasında bir köprü kurabilirler." ifadelerini kullandı.

Kovid-19 salgınının yaşandığı dönemden örnekler veren Grüne, Alman medyasının İtalya gibi komşu ülkelerden yansıttığı haberler konusunda başarılı olmasına karşın söz konusu Güney Kore ve Tayvan gibi uzak ülkeler olduğunda başarısız göründüğünü aktardı.

- Gazeteciliğin etik ikilemi

Uluslararası Kıbrıs Üniversitesinden Çağın, "Gelişen dijital medya platformunda gazetecilik: Sürdürülebilirlik, güvenilirlik ve zorluklar" başlıklı sunumunda, "Teknolojideki yeniliklerle birlikte dijital platformlar hiç şüphesiz hayatımızın, günlük yaşantımızın ve iş dünyamızın çekirdeği haline geldi, bilgiye erişimi kolaylaştırdı, milliyetleri ya da geldikleri ülke ne olursa olsun farklı zihinler arasında köprü kurdu." dedi.

Gazetecilerin hikaye anlatımını geliştirmek için daha interaktif grafikler, sanal gerçeklikler, reklamlar ve belgeseller üretebildiğini dile getiren Çağın, gerçek zamanlı haberciliğin de cep telefonlarındaki gelişimle daha yaygın ve önemli hale geldiğini kaydetti.

Çağın, gelişen teknolojiler ve dijital medyayla haberin sunumu ve tüketiminin izleyiciyle birlikte kökten değiştiğini, izleyicinin gördüğü habere anında geri dönüş sağlayabildiğini ifade etti.

Haber kaynaklarının da değiştiğine ve kaynakların haberleri işleme tarzındaki farklılıklara dikkati çeken Çağın, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarına ilişkin El Cezire ve Reuters'in dil farklılığını örnek gösterdi.

Çağın, sosyal medya platformlarının habercilik bağlamında yaygın kullanıldığı süreçte haber ajanslarının sürdürülebilirliğinin ve güvenilirliğinin, buna bağlı olarak dezenformasyonun hızla yayılabildiği bir dönemde doğruluk kontrolünün çok önemli hale geldiğini vurgulayarak "Dolayısıyla izleyici çekmek ve bu gazeteciliğin gerekliliğini yerine getirmek arasında bir denge kurmak hala devam eden bir etik ikilem olmayı sürdürüyor." diye konuştu.

- Medyada çeşitlilik

Köln Teknoloji Üniversitesinden Ishak, "Kozmopolit iletişim çalışmaları için çeşitlilik paradigmasının açılması-zorluklar ve fırsatlar üzerine" başlıklı sunumunda, kozmopolit iletişim çalışmalarının ne olabileceğine dair fikirlerini ortaya koydu.

Özeleştiri içeren bir girişimde bulunduğunu ifade eden Ishak, "Kamusal alan, küreselleşme ya da medya çoğulculuğu gibi Batılı kavramlar hegemonyacı, dışlayıcı, normatif olarak algılanıyor ve uluslararası bağlantıların, kültürler arası olguların ve benzeri şeylerin olduğu bir dünyada iletişim süreçlerini incelemek için yeterli görülmüyor." dedi.

Marmara Üniversitesinden Nas, "Ulus marka aktivizminin ortaya çıkarılması: Stratejik markalamada bir paradigma değişimi" başlıklı sunumunda, Ishak'ın çeşitlilikle ilgili tartışmasını genişleteceğini belirterek, ulus markalamanın 1990'ların sonlarında geliştirilen bir kavram olarak uluslararası alanda bir milletin kendi markasını oluşturarak çeşitli sahalarda diğer milletlerle rekabete girmesine dayandığını ifade etti.

Kamu diplomasisi, kültürel etki, yumuşak güç gibi kavramların ulus markalaşmasıyla ilişkisi olduğunu dile getiren Nas, "Ulus markalaşması ulusların, devletlerin kendilerini kültürel olarak tanıtmaları, kamu diplomasisi yapmaları ve aynı zamanda yumuşak güç biriktirmeleri için bir araçtır." şeklinde konuştu.

Marmara Üniversitesinden Tanrıöver, "Alternatif medya ve çokluk: Açık Radyo dinleyici destek projesinin analizi" başlıklı sunumunda, medya ile çokluk arasındaki ilişkiyi Açık Radyo örneği üzerinden anlattı.

"Alternatif medya kuruluşları sadece toplumsal eşitsizliklere ve hegemonik yapılara karşı eleştirel bir duruş sergilemekle kalmıyor, aynı zamanda toplumdaki farklı bakış açılarının ifade edilmesine de olanak tanıyor." diyen Tanrıöver, alternatif medyanın en temel özelliklerinden biri olan çeşitliliği ve katılımı teşvik etmenin çokluk kavramıyla ilişkisi üzerinde durdu.

Marmara Üniversitesinden Akçay, "Hesaplamalı Propaganda Farkındalık Ölçeği" başlıklı sunumunda hesaplamalı propagandanın siber politik bir araç olarak "halkın dikkatini dağıtmak, kamuoyunu yanlış yönlendirmek ve sanal ortamı istila etmek için birden fazla medya platformuna yayılan geniş bir otomatik ajan ağını tanımladığını" söyledi.

Akçay, özellikle sosyal medyadaki hesaplamalı propaganda faaliyetlerine ilişkin yaptığı çalışmadan bahsetti.

Kaynak: aa