Başkentte "Pablo Picasso: Resimden Seramiğe Bir Serüven" resim sergisi açıldı Başkentte "Pablo Picasso: Resimden Seramiğe Bir Serüven" resim sergisi açıldı

Urartulardan günümüze kalan yöresel bir ayakkabı “Reşik”. Özellikle halk oyunları, televizyon programları ve moda tasarımcılarının ilgi gösterdiği, keçi kılından yapılan reşik, şimdilerde sadece Mecit Emen tarafından üretiliyor

BARIŞ DÖNMEZ/ VAN “Reşik”, Milattan Önce birinci yüzyılın başında, Anadolu’da, Van Gölü çevresinde kurulan Urartuların günümüze kültürel bir miras olarak kalan yöresel bir ayakkabı. Urartular döneminde kullanılan, hayat ağacı, güneş, hayvan ve bitki gibi değişik motiflerle işlenen reşikler, özelikle halk oyunları, televizyon programları ve moda tasarımcıları tarafından ilgi görüyor. Binlerce yıllık kültürel bir miras olan reşik, günümüze Mecit Emen tarafından yeniden hayat buluyor. Emen, keçi kılından yapılan reşiklerin, kullanıldığında birçok faydası olduğunu söyledi. Atölyesinde 30 yıldır, reşik ayakkabı üreten Emen, Türkiye ve dünyada reşik yapan tek kişi olduğuna dikkat çekip kendisiyle birlikte bu kültürün yok olacağını vurguluyor. Emen, unutulan bir zanaatı gün yüzüne çıkardığını belirterek, üretime geçiş sürecini şöyle anlatıyor: “Reşik, kültürel bir miras. Bizden önceki neslin keçi kılında yaptıkları ayakkabı modelidir. Buralarda yaklaşık 100 yıl öncesinde, her kesimin giydiği bir ayakkabıydı. Teknolojiye beraber unutuldu. Özelikle işçiliği, dokuması ve yapımı zor olduğu için artık kimse üretmemeye başladı. Böylece unutuldu. Bizlerde de atölyemizde tekrar üreterek gün yüzüne çıkarttık. Bizler babalarımızdan aldık, babalarımızda, kendi babalarından alarak sürdürmüşler bu geleneği. Bölgeye has bir ayakkabı modelidir. Özelikle nakışlarda, Urartu motiflerini kullanıyoruz. Van Urartuların başkentidir. Tarihi bir geçmişimiz var. Ayakkabıya her tür motifleri nakşediyoruz. Özellikle Urartuların ‘Hayat Ağacını’, ‘Hayat Güneşi’ gibi kullandıkları motifleri kullanıyoruz. Bunun yanında Kürt motiflerini, Ermeni motiflerini, Yörük ve Avşar motiflerini kullanıyoruz. Böylece ürün daha da zenginleşiyor. Bize hoş gelen her tür motifi elimizden geldiğince nakşetmeye çalışıyoruz.” Kıl ayakkabı bakteri, ter ve koku yapmıyor Emen’in anlattığına göre, reşikler keçi kılından yapılıyor. Yöresel ayakkabıların hammaddesini oluşturan keçi kılları ip haline getirilerek işleniyor, ardından da koyun yünü kullanılarak ayakkabılara desen veriliyor. Yağlı olan keçi kılı, bu özelliğinden dolayı su ve güve tutmuyor. Eskiden keçi kılından yapılmış çadırlara, yılan, akrep, çıyan gibi hayvanlar yanaşmazmış. İnsanlar bu çadırlarda güven içinde yaşıyorlarmış. Emen, “Biz sonradan yapılan araştırmalardan öğrendik ki, özellikle bu kıl ayakkabıda bakteri, ter ve koku yapmıyor” dedi. Gündelik hayatta insanlar kullanıyor Emen, reşiklere özelikle halk oyunlarının folklor ekipleri, televizyon programları ve moda tasarımcıları tarafından yoğun ilgi gösterildiğini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: “Birkaç yıldır ürettiğimiz ‘reşik’ ayakkabıları normal hayata insanlar giyiyor. Genelde moda tasarımcıları, televizyon programları, halk oyunları gibi yerler bizden alıyor. El emeği olduğu için fiyatları da değişti. 2 yıl öncesine kadar 150 TL’ye sattığımız ayakkabının şimdiki fiyatı bin TL. Keçi yetiştiriciliği azaldığı için artık kolay elde edemiyoruz. Dokuması ve işçiliği zor olduğu için çok pahalı.” Emen, reşikin yapım sürecini ve üretimini nasıl öğrendiğini ise şöyle aktarıyor: “Bir ayakkabının yapımı ve nakışı 4 günü buluyor. Önce iç kısmını keserek şekil veriyoruz. İç kısmı bittikten sonra, tabanını yerleştiriyoruz. Son olarak motiflerini nakşediyoruz. Reşik ayakkabının yapımını, Bahçesaraylı olan Sündüs adında bir kadından öğrendim. Ben de 30 yıldır kendi atölyemde reşik ayakkabı üretiyorum. Elinden geldiğince üretmeye çalışacağım. Öğrenmek isteyenlere de öğretiyorum. Sonuçta birinden öğrendim ve birilerine de öğretmek zorundayım.” Devlet tarafından desteklenmeli, kaybolmamalı ve sürdürülmeli Urartulardan kalan kültürün sürdürülmesi için desteklenmesi gerektiğini vurgulayan Emen, sözlerini şöyle tamamladı: “Bu tür kültürel mirasın devlet tarafından desteklenmesi, kaybolmaması ve sürdürülmesi lazım. Yaptığım reşikleri folklor ekibi almazsa, ya da bir yerlere pazarlayamazsam haliyle kaybolur gider. Şu an en önemli şey, iş gücü desteği. Eleman istihdamı sağlayamıyoruz. Sigorta ve kira giderleri çok yüksek. Herkes küçülmeye çalışıyor. Mesleki Eğitim Merkezi’nden (MESEM), 15 öğrenci aldım. Bu öğrenciler, 6 ayda bir şeyleri tam öğrenecekken süreleri doluyor. Öğrencileri bir sefere mahsus alabiliyoruz. İkinci aşamada alamıyoruz. Bir 6 ay daha olsa belki bu elemanlar işi öğrenir. Genelde kadınlar yanımda çalışıyor. İşin kokusunu alabiliyorlar, sonrası gelmiyor ne yazık ki. Van’da Reşik, Bitlis’te herik, Gaziantep’te çarık olarak biliniyor. Bunlar kültürle birlikte gelen isimler. Bizler de elimizden geldiğince bu kültürü yaşatmaya çalışıyoruz. Motifler ve yapım şekli olarak reşik, daha özgün, yapısı ve dokuması farklı. O yüzden Van’da ve dünya da bir tek ben yapıyorum.”

Editör: Ahmet Ertüm