Eskipazar sarı traverten taşının tanınırlığı coğrafi işaret tesciliyle artacak Eskipazar sarı traverten taşının tanınırlığı coğrafi işaret tesciliyle artacak
Haber: Bilgesu Erdem  Türkiye Cumhuriyet  Merkez Bankası (TCMB) verilerine göre, 4 Ağustos haftasında kartlı harcamalar yüzde 2,05’lik artış ile 181,6 milyar olarak gerçekleşti. "Market ve alışveriş merkezleri" 29,5 milyar TL ile en çok kartlı harcama yapılan sektör olarak ilk sırada yer almayı sürdürdü. Bir sonraki en çok harcama yapılan sektör 15,8 milyar TL ile "Kamu/Vergi Ödemeleri" olurken, bu sektörü 12.2 milyar TL’lik harcama ile "Çeşitli Gıda" takip etti.Geçen haftaya göre en çok kartlı harcama değişimi; yüzde 19,8 ile "Eğitim/Kırtasiye/Ofis Malzemeleri" sektöründe olurken, "Hizmet Sektörleri" yüzde 17,2 ile bu artışı takip etti. "Elektrik-Elektronik Eşya, Bilgisayar" ise yüzde 22,9 oranı ile en yüksek azalış gerçekleşen sektör oldu. Bu durumun nedenleri ve sonuçlarını Ekonomist Arda Tunca, 24 Saat’e değerlendirdi. “Geçim sıkıntısı nedeniyle kredi kartlarına yükleniliyor” Tunca, kredi kartı harcamalarındaki rekorun ülkede her geçen gün derinleşen geçim sıkıntısıyla ilgili olduğuna işaret etti ve “Her ne kadar işsizlik verileri çok büyük bir işsizliğe işaret etmiyor... Ancak işsizlik verilerine ne kadar  ne kadar güvenilir bu konu da bir soru işareti. Ayrıca Türkiye’de çok fazla sayıda sigortasız çalışan insanın da olduğunu ve onların maaşlarının da istenildiği gibi bastırıldığı düşünülürse, reel olarak maaşlardaki erime insanların ister istemez bir geçim kaynağı olarak, olmaması gerektiği şekilde, kredi kartlarına yüklendiklerini görmek mümkün.” ifadelerini kullandı. Tunca, “Kredi kartlarıyla ilgili bu rekora şöyle de bakmak lazım reel olarak nerede? Burdaki rakamdan enflasyonu düşmeniz lazım. Tabii hangi enflasyon? TÜİK’in enflasyonunu kullanacaksınız mecburen. Bu konuya bir nominal ve reel olarak bakmak lazım kesinlikle. Ancak hangi cepheden bakarsanız bakın bu kredi kartlarına toplumun bu kadar yüklenmesinin ardında ücretlerde, maaşlardaki yetersizlik geliyor.” değerlendirmesinde bulundu. “Türkiye’de iş dünyası da enflasyonun sebebi olarak ücret artışlarını göstermeye çalışıyor ama öyle değil. Ücret artışları tam tersine kötü politikaların yarattığı enflasyonun bir sonucu. Yani ücret arttığı için enflasyon artmıyor ya da ücret artarsa enflasyon artmayacak. Böyle bir şey yok. Burada büyük bir yanılgı var. Bu bir yanılgının da ötesinde kasti olarak yayılan bir bilgi olduğunu düşünüyorum. Mehmet Şimşek’in de geçenlerde böyle bir söz söylediği iddia edildi. Ama kendisinin de geçmiş dönemlerde zaten gelir adaletsizliği yaratacak ekonomi politikalarının uygulayıcısı olduğunu geçmiş dönemlerden biliyoruz.” diyen Tunca, “En kötü vergi türü olan dolaylı vergilerin yani zenginin de fakirin de aynı oranda ödediği vergilerin artırılmasıyla birlikte, sabit gelirli kesimin geçim sıkıntısı da daha da arttı. Dolayısıyla bütün bu kredi kartıyla ilgili bütün veriler bu olumsuz tabloyu geçim sıkıntısıyla ilgili gelir dağılımındaki bu bozulmayla ilgili olumsuz tabloyu anlatıyor. Daha önceki dönemlerde de Türkiye krizde olduğu zaman benzer tablolar karşımıza çıkmıştı, izlemiştik bunları.” ifadelerini kullandı. “Toplum kredi kartını maaşının parçası olarak görüyor” Tunca, “Kredi kartı ve özellikle bu taksitlendirmeler, taksit atlattırmalar bir finansal disiplin açısından olumsuz göstergeler. Ama başka yapacak da bir şey yok. Çünkü toplum hakikaten ek bir maaş gibi ya da maaşının bir parçası gibi kredi kartı limitlerini görüyor ve ona göre harcama yapıyor.” diyerek finansal anlamda Türkiye’yi daha kötü bir dönemin beklediğine işaret etti. Tunca’dan ‘karşılıksız çek’ uyarısı Tunca, “Ekonomideki bu bozulmanın boyutunu bir başka cepheden de görebiliriz. O da şu, karşılıksız çıkan çekler orada genel oran olarak çok kötü bir yerde değil henüz ama son iki aylık verideki sıçramanın boyutu itibarıyla çok olumsuz sinyaller var orada. En son verilere göre bir ayda karşılıksız çek tutarında yüzde yüzlük bir artış oldu.” uyarısında bulundu.