Elazığ'da Akçakiraz Gençlik Merkezinde sanatsal eğitim alan öğrenciler yeteneklerini sergiledi Elazığ'da Akçakiraz Gençlik Merkezinde sanatsal eğitim alan öğrenciler yeteneklerini sergiledi
Nihal Alp / Ankara “Ev sahibi, kiracısını yaraladı”, “Artışı yeterli bulmayan ev sahibi, kiracının eşyalarını sokağa attı”, “Tartışma cinayetle sonuçlandı”…Bu haberler, artık neredeyse her gün gazetelerin ilk sayfalarına yansıyor. Konut sorununun geldiği nokta, hem kiracılar hem de ev sahipleri açısından dev boyutlara ulaştı. Kira nedeniyle açılan icra dosyaları da fazlasıyla artmış durumda. Problemin çözülebilmesi için alınan tedbirler ise yetersiz kalıyor. Hem kira hem de ev satış fiyatlarının eş zamanlı olarak artıp yüksek boyutlara ulaştı. Bir de buna, göç, enflasyon ve öteki problemlerin eklenmesi hayatı iyice zorlaştırıyor. İlgililer, özellikle son zamanlarda hayatı zorlaştıran konuları şu başlıklarda topluyorlar: Enflasyon, hayat pahalılığı, yapılan konutların dar gelirlilere hitap etmemesi, kurdaki yükseliş, deprem, göçmen sorunu, yabancılara konut satışı, boşanmalardaki artış, boş ev stoku, kredi faizlerinin yüksekliği ve krediye ulaşamamak. Ankara’nın tanınmış Emlak Uzmanı Adil Selim’e göre hükümetin kira artışlarıyla ilgili olarak koyduğu yüzde 25’lik sınır, çözüm için yetersiz kaldı. Arabuluculuk sisteminin gerekli olduğunu ve Eylül ayından itibaren hayata geçen bu sistemin, problemin çözümünde yardımcı olabileceğini belirten Selim, şu konut sorunu ile ilgili şu değerlendirmeyi yaptı: “Kiracı ev sahibi arasındaki davalar, maalesef iki kat arttı. 23 milyon icra dosyası var mahkemelerde. Bunların önemli kısmı, kiracı ev sahibi anlaşmazlıkları ve kredi kartları ile ilgili. Düşünebiliyor musunuz bu kadar insan davalı ya da davacı. Avrupa’da bu sorun, Şehircilik Bakanlığı, belediyeler ve Emlakçılar Derneği ile birlikte çözülüyor. Nasıl mı? Diyelim ki, kiracının sorunu var, Emlakçılar Derneği bir arabulucu tayin ediyor. Arabulucu, o bölgenin önceden belirlenmiş kira bedeli üzerinde bir kira istenemeyeceğini ev sahibine söylüyor, birlikte araştırılıyor böylece fahiş artışların yapılması bu şekilde önleniyor. Böylece kimse kafasına göre kirayı arttıramıyor. Tabii sorun bizde daha karmaşık. Enflasyon var, göçmenler var, konut yetersizliği var. Var da var.” [caption id="attachment_432214" align="alignleft" width="263"] Emlak Uzmanı Adil Selim[/caption] Ucuz kiralık evler yapılabilir TOKİ’nin kuruluş amacı ve ilk yıllardaki çalışmalarının olumlu sonuçlar doğurduğunu, ancak şimdi ihtiyaca cevap veremediğine de işaret eden Selim, sözlerine şöyle devam etti: “TOKİ niye kuruldu? Dar ve orta gelirlilerin ev sahibi olması için. Fakat uzun süredir maalesef lüks konutlar yapıyor. 6 milyon, 10 milyon kim alacak bu evleri? Aslında şöyle bir şey de olabilir, mesela çok ucuz kiralık evler yapılabilir. Örnekleri var bunun dünyada. Devlet, şirketlere söylüyor veya kamu kendisi yapıyor, makul fiyata kiralamak üzere... Şirketlere, ben destek olurum ama denetlerim, diyor. Bizde de son zamanlarda bu formül konuşuluyor. Bir başka problem ise, krediye ulaşmaktaki zorluklar. Mesela devlet, 0.65’te kredi vereceğim ama sıfır ev alacaksın, diyor. Başka şartlar da var. Sıfır evin taksitlerini düşünebiliyor musunuz? Ayrıca özel bankaların en düşük faizi, yüzde 26. Dar gelirli bu taksitleri ödeyebilir mi, hayır.” Enflasyonun yüksekliği ve döviz kurlarındaki artışının yanı sıra ev fiyatlarını yükselten bir diğer konu ise göçmen ve yabancılara ev satışı. olarak gösteriliyor. Türkiye’de, yabancılar daha çok vatandaşlık için ev alıyor. 250 bin dolarlık konut satış rakamının 400 bin liraya çıkarılması, talebin azalmasına yol açmadı. Ortadoğu’dan gelenler içinde parası olanlar daha çok Irak ve İranlılar. Son zamanda Ruslar öne geçti, vatandaş olabilmek için yüksek fiyatlar ödeyebiliyorlar. Bu da konut fiyatlarını yükselmesine yol açıyor.” Emlak uzmanı Selim, boşanmalarındaki artış ve ğrenciler için yurtların yetersiz kalmasının da konut ihtiyacına yol açtığına dikkat çekerek, “2022’de 575 bin kişi evlenmiş. Yani 575 bin ev ihtiyacı demek bu. 185 bin kişi de boşanmış. Bu da şu anlama geliyor en az 185 bin yeni ev ihtiyacı oluşuyor. Özellikle büyük kentlerde üniversite kazanan öğrenciler, barınma sorunu ile baş başa kalıyor. Yurt yetersizliği, özel yurtların da fiyatlarının astronomik yükselişi, kiralık eve yöneltiyor öğrencileri” diye konuştu. “Ekonomik sıkıntı kentsel dönüşümü de zorluyor” diyen Selim, değerlendirmelerini şöyle tamamladı: “Mesela 12 dairesi olan bir bina kentsel dönüşüme girmişse, müteahhit 18 daire yapacak ki o binayı bitirdiğinde biraz kâr etsin. Ama herşeyin maliyeti arttığı için ekonomik nedenlerle, daire sahiplerinden para istiyor. Ev sahipleri de veremeyince dönüşüm sekteye uğruyor. Ayrıca yakın zamanda yaşadığımız büyük deprem nedeniyle büyük kentlere doğru bir akışın olması kira artışlarının bir başka nedeni. Ev sahipleri, maalesef bunu kötüye kullanabiliyor.” 80 yıllık anlaşmazlık Suriye, Afganistan, Uzakdoğu, Afrika’dan Türkiye’ye yaşanan göç de kira artışlarının başlıca nedenleri arasında. Göç İdaresi’nin verilerine göre göçmen sayısı, 5 milyon civarında gösterilirken kaçaklarla birlikte sayının çok daha yüksek olduğu bildiriliyor. Bu arada, Cumhuriyetin ilk yıllarında da kiracı ev sahibi anlaşmazlıkların olduğu ancak yaptırımların ağır olması nedeniyle sayının fazla olmadığı belirtiliyor. Örneğin, 1940 yılında İstanbul’da bir kişi, sahip olduğu evinde oturan kişinin kirasını olağanüstü artırınca anlaşmazlık mahkemeye taşınmış. Mahkeme, dava sonucunda ev sahibine haksız kazanç elde etmek istediği gerekçesiyle 270 lira para cezası hükmetmiş.

Editör: Ahmet Ertüm