Haber: Deniz Ali Tatar
Prömiyerini 30. Adana Altın Koza Film Festivali’nde gerçekleştiren ve 23 yaşındaki genç yönetmen Büşra Bilginer‘in yönettiği ve senaryosunu gazeteci Gizem Yıldız ile beraber kaleme aldığı “Kıyıda” filmi, festivaldeki en genç ekip tarafından çekilmiş olmasıyla da dikkat çekti. Festivalin başarılı filmleri arasında yer alan Kıyıda, dört kız kardeşin yıllar sonra yaşadıkları hesaplaşmayı konu alıyor. Babalarının vefatının ardından yıllar önce ayrıldıkları evde yeniden bir araya gelen dört kız kardeşin hikayesi, ilk gösterimini yaptığı Adana’da olumlu ve umut dolu yorumlar aldı. Filme festivalde, Deniz Altan’ın performansıyla “Türkan Şoray Umut Veren Genç Kadın Oyuncu” ödülü verildi.
Filmin yönetmeni Büşra Bilginer ve oyuncularından Çağla Demir, Ceren Taşçı, Umut Orkun Eskibatman ve Şimal Emür, filme ve festivale dair düşüncelerini 24 Saat’e anlattı. Kısıtlı imkanlarda film çekmenin zorluğundan bahseden Bilginer, çekmeyi çok istediği ve ilk filmi olmasını hayal ettiği bir hikâyesi olduğunu söyledi. 24 Saat’in sorularını yanıtlayan film ekibi, yaşadıkları büyük heyecanı paylaştı.
Büşra Bilginer: “Çekmeyi çok istediğim ve ilk filmim olmasını hayal ettiğim bir hikâye vardı.”
Genç yönetmen Büşra Bilginer, yönetmenliğini üstlendiği ilk film “Kıyıda”nın prömiyerinin Adana Altın Koza Film Festivali’nde gerçekleşmesinden dolayı heyecanlı ve gurur verici bir süreç geçirdiğini söyledi. Bilginer, “İlk filmimin Adana’da seyirciyle buluşması açıkçası hayal etmekten dahi imtina ettiğim şeylerden biriydi. İnsanlardan film hakkında yorumlarını dinlemek, diğer yarışma filmlerini izlemek, ekipleriyle tanışmak ve festivalin atmosferi unutulmaz bir tecrübe yaşattı” dedi.
İlk filmi ‘Kıyıda’nın yapım sürecinin kendileri için uzun ve zorlu bir süreç olduğundan bahseden Bilginer, şunları söyledi: “Bir sponsorumuz ya da herhangi bir finansal desteğimiz yoktu. Çekmeyi çok istediğim ve ilk filmim olmasını hayal ettiğim bir hikâye vardı. Süreçte hikâyeye inanan ve yanımda olan harika bir ekibim vardı. Bu noktada kısıtlı imkânlarda elimizden geleni yapma motivasyonumuz da yüksekti. Film aynı zamanda mezuniyet projem, yolculuğumun da ilk adımı oldu. Bunu bu harika bir ekiple yapıyor olmak çok kıymetli. Adana’da genç ve çoğunluğu kadın olan ekibimiz çok güzel yorumlar aldı. Deniz çok değerli bir ödülle döndü. “İyi ki bu cesur ve yetenekli insanlarla bu yola çıkmışım ve bir film yapmaya kalkışmışım.” dedim. En önemlisi de bu bence.”
Çağla Demir: “Büşra, hikayesinin her detayına çok hâkim bir yönetmendi”
Şu sıralar “Yargı” dizisiyle izleyici karşısına çıkan başarılı oyuncu Çağla Demir, rol aldığı ilk bağımsız filmin ve ilk kez katıldığı bir film festivalinde olmanın heyecanını anlattı. Demir, “Filmimizin ilk gösterimi 30. Adana Altın Koza Film Festivali’nde gerçekleştiği için çok mutluyum. Benim ilk Altın Koza deneyimimdi ve ilk içinde yer aldığım festival filmiydi. Her anlamda benim için çok özel bir film ve festival oldu. İlk deneyimim olduğu için etrafı uzaktan izlemeyi tercih ettim. Ortamın güzelliği ve samimiyeti beni çok etkiledi. Filmimizi ilk kez beyazperdede izliyor olmak ve seyirci ile izliyor olmak, heyecan verici bir deneyimdi. Filmin geri dönüşleri anlamında olumlu dönüşler aldığımızı düşünüyorum. Yönetmenimiz Büşra Bilginer’in henüz 23 yaşında ilk yönetmenliğiydi. Cesareti ve yeteneği seyirciyi çok etkiledi. Festival dönüşü uçağa binerken, ilk kez deneyimlediğim festival filmi ve Altın Koza’nın beni çok etkilediğini ve mutlu ettiğini fark ettim. Umarım bundan sonra daha fazla bir parçası olurum böyle güzel deneyimlerin.” dedi.
Kıyıda filminin senaryosunu okurken dört kız kardeşin hikayesinden çok etkilendiğini söyleyen Demir, filmi ve canlandırdığı ‘Nilüfer’ karakterini şu şekilde anlattı: “Sektörü ve kendimi sorguladığım, galiba her şeyi sorguladığım bir dönemde geldi ‘Kıyıda’ bana. Senaryoyu okurken, 4 kız kardeşin içte olan sevgisi ama dışta olan buz tavırları beni çok etkiledi. Hikâye yalın, sade ve gerçekti. Okurken içinde olmak istediğim, içinde olduğum her anından büyük keyif aldığım ve çok değerli insanlar tanıdığım bir film oldu. Karakterim Nilüfer ise kendi hayatımdaki bazı noktalara bile ışık tutabilen bir karakter. Onu oynamak ve anlamak keyifli bir yolculuktu. Büşra Bilginer ile çalışmak, onun ilk yönetmenlik deneyiminde o yol da onunla beraber olmak, benim adıma çok keyifliydi. Büşra, hikayesini ve ne çekmek istediğini çok iyi bilen ve hikayesinin her detayına çok hâkim bir yönetmendi. Bir oyuncu olarak bu da benim işimi daha kolaylaştırdı.”
Ceren Taşçı: “Senaryonun çabasız haline ve duru hikâye akışına bayıldım”
“No: 309” ve “Erkenci Kuş” dizilerinde canlandırdığı rolleriyle tanınan genç oyuncu Ceren Taşçı, festivalde harika bir süreç geçirdiğini söyledi. Taşçı: “Benim için Adana’ya 23 yaşında genç bir kadın yazar ve yönetmenin filmi ile gelmek, çok özeldi. Ekibimiz gencecik birbirinden değerli insanlardan oluşuyor. Adana ve festival ekibi bizi çok güzel karşıladı. Bol bol filmler izledik, üzerine konuştuk. Bizim filmimiz de seyirciden güzel geri dönüşler aldı. Üzerine bir de Adana lezzetleriyle kavuştuk. İnsan daha ne ister?” dedi.
Filmin senaristlerinden Gizem Yıldız ile Erkenci Kuş dizisi döneminde tanışıp röportaj yaptıklarını söyleyen Taşçı, Yıldız’ın kendisine bir senaryo yazdıklarını söylemesiyle sürecin başladığını söyledi. Taşçı, süreci şu şekilde anlattı. “Gizem bana Büşra ile yazdıkları senaryodan bahsettikten sonra, senaryo bana geldi. Okur okumaz senaryonun çabasız hali ve duru hikâye akışına bayıldım. Hikayedeki kız kardeşlerin hikayesi, beni çok etkiledi. Yasemin, kız kardeşler arasında belki de en muhafazakarı. Yıllarca doğduğu yer hariç başka hiçbir yer görmemiş. Babasının ölümüyle kendi hayatını sorgulamaya başlıyor ve sıkışmışlığını fark ediyor. Biraz annelerinin yerine koyuyor kendini kardeşlerine karşı biraz annelik yapmaya çalışıyor daha anne olmadan. Bana aşırı zıt bir karakter Yasemin, o yüzden de onun alanı keşfetmek çok keyifliydi. Büşra ile çalışmak da çok keyifliydi. Biricik ve inanılmaz yetenekli. İleride adını çok duyacağımız auteur yönetmenlerden biri olacağını düşünüyorum.”
Şimal Emür: “Deniz, bana birçok yönü ile Şimal'i anımsattı.”
Profesyonel oyunculuğa “Kıyıda” filmi vesilesiyle başladığını söyleyen genç oyuncu Şimal Emür, heyecanını paylaştı. Emür: “Adana’da festival süreci çok eğlenceli ve keyifli geçti. Çok güzel geri dönüşler aldık ve bu beni çok mutlu etti. İzleyicilerin karakterlerle bağ kurarak övgüde bulunmaları benim ve oyunculuğum için çok değerli.” dedi.
Emür, canlandırdığı karakter Deniz ve film hakkında şunları söyledi: “Senaryoyu ilk okuduğumda, Deniz karakteri bana birçok yönü ile Şimal'i anımsattı. Deniz, sessiz ve içine kapanık bir çocuk. Duygularını yoğun yaşıyor ama bunu saklama ihtiyacı duyuyor özellikle de ablalarına karşı. Filmi ilk kez izlediğim de çok duygulandım. Kıyıda, benim ilk uzun metrajlı filmimdi. Böyle güzel bir projenin içinde yer aldığım için çok gururluyum. Bana güvenip Deniz'i emanet ettiği için öncelikle yapımcım ve yönetmenim Büşra Bilginer’e, oyuncu danışmanım Gizem Yıldız, oyuncu arkadaşlarım, kamera arkasında emek veren çalışma arkadaşlarım ve menajerim Seher Beşyaprak'a teşekkür ederim. Genç enerjik ve dinamik bir set ortamı deneyimlemek benim için gerçekten unutulmaz oldu ve beni çok geliştirdi. Şimdi baktığımda iyi ki bu projedeyim diyorum.”
Umut Orkun Eskibatman: “İzleyicimizden gelen ‘filminiz su şırıltısı gibiydi’ yorumu sanırım Kıyıda’yı özetliyor.”
Masumlar Apartmanı, Adını Feriha Koydum ve Vay Arkadaş gibi projelerle izleyici karşısına çıkan başarılı oyuncu Umut Orkun Eskibatman, filmde Mustafa karakterine hayat verdi. Filmin Altın Koza’da yarışacağını öğrendiğinde çok heyecanlandığını söyleyen Eskibatman, “Sevgili yönetmenimiz Büşra’dan festivalde yarışacağımızı öğrendiğimde çok sevindim. Hem onun ilk filmi hem de benim ilk uzun metraj festival filmimdi Kıyıda. Festival tam anlamıyla ‘sıcak’ geçti desem sanırım yanılmış olmam. Heyecan dozu her daim yüksekteydi. Gösterimde ve sonrasında çok içten tepkiler aldığımızı düşünüyorum. Bir kadın izleyicimizden gelen ‘filminiz su şırıltısı gibiydi’ yorumu sanırım Kıyıda’yı özetliyor” dedi.
Filme dahil oluş sürecinin bir kısa film sayesinde olduğunu söyleyen Eskibatman, süreci şu şekilde anlattı: “Kısa filmlerde oynamayı seviyorum, elimden geldiğince de yer almaya çalışıyorum. Doğa Eren Kazancı’nın bir kısa filminde kesiştik sevgili Büşra ile. Aradan iki sene geçmişti sanırım, Büşra aradı ve bir film çekeceğim dedi. Bana ‘Senin de filmde yer almanı istiyorum’ dediğinde koşulsuz kabul ettim. İyi ki de etmişim, mükemmel insanlarla uzun süren dostluklar edindim ve bu yüzden ayrıca mutluyum.” Canlandırdığı Mustafa hakkında da konuşan Eskibatman: “Mustafa, küçük şeylerle mutlu olmasını bilen, yardımsever, mülayim bir karakter. Dört kız kardeşin en büyüğü Yasemin’in kocası. Pansiyonda birlikte yaşıyorlar. Mustafa bir şeyleri başarma derdinde, kendini Yasemin’e kanıtlamak istiyor. Birçok iş girişimi başarısız olmuş, ama denemekten bıkmıyor ve pes etmiyor. Dört kız kardeşin yıllar sonra büyüdükleri pansiyonda yeniden bir araya gelmelerine seviniyor ama kardeşlerin arasındaki gerginliği almak için elinden geleni de yapıyor” dedi.
Filmi ilk izlediğinde çok duygulandığını söyleyen Eskibatman, şunları belirtti: “Özellikle kardeşler arasındaki çatışmaların başladığı, arttığı ve çözüldüğü bölümlerde gözyaşlarımı tutamadım desem yeridir. Duygu yoğunluğu yüksek bir film Kıyıda. Festivalde izlediğimde de yine aynı duygu yoğunluğunu yaşadım. Bu noktada değerli oyuncu arkadaşlarımı bir kez daha tebrik etmek istiyorum, hepsi de çok samimi bir yerden karakterlerini yaşatmışlar. Sevgili yönetmenimiz Büşra ile çalışmak muhteşemdi. İlk filmi olmasına rağmen set gerginliğini bize hiç yansıtmadı. Güler yüzlülüğünü hiç eksik etmedi. Mustafa’yı yakalamam konusunda sorularıma her zaman içtenlikle cevap verdi. Aslında sette aile gibi olduk desem sanırım yanılmış olmam.”
