Kelime Ata
Günümüzde yerel yönetimler, sadece yol, kanal, ulaşım hizmetleriyle değil kentlerin ekonomik gelişmesi ve kalkınmasında da önemli görev ve sorumluluklar taşıyor. Belediyelerin başarıları artık döktükleri asfalt miktarı ile değil aynı zamanda kırsal kalkınmaya, tarımın gelişmesine, ucuz ve sağlıklı gıda erişimini sağlayıp sağlamadıklarına göre de ölçülüyor.
Belediyelerin klasik hizmet anlayışından çıkarak kırsal kalkınmayı, tarımı, ucuz gıda teminini de faaliyetleri arasına sokmaları, uzun bir sürecin ürünü.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunu izleyen yıllarda ülke kalkınmasının sağlanması için kırsal kesimin kalkındırılması gerektiğine inanılıyordu ve yürütülen çalışmalarda merkezi yönetimler devredeydi. 1924 tarihli Köy Kanunu, Aşar Vergisi’nin kaldırılması, Türk Zirai Donatım Kurumu ve Devlet Üretme Çiftliklerinin kurulması, tarım satış kooperatifleri, tarım kombinaları köy kalkınmasına yönelik atılan adımlardı.
1950’li yıllardan itibaren tarım ve hayvancılıkta modernizasyon çalışmaları yapılırken, Dünya Bankası, Uluslararası Para Fonu, Ekonomik Kalkınma ve İş Birliği Örgütü (OECD) gibi uluslararası kuruluşlardan da yardım alınmaya başlandı ancak siyasi çalkantıların yanı sıra küçük üreticinin, teknolojik olanaklara ve krediye erişememesi, toprakta mülkiyet sorunları gibi nedenler kırsal kalkınmayı geciktirdi.
Yerel yönetimler, merkeziyetçi bakış açısı ve uygulamalarının yürürlükte olması, merkezin yetki paylaşımından kaçınması, bütçe olanaklarının bulunmaması gibi nedenlerle kırsal alanlara hizmet götürme bakımından kırsal kalkınma konusunda zayıf kaldığı gibi köyden kente göçün doğurduğu ilave sorunlarla karşılaştı. 1977 yılında Yerel Yönetimler Bakanlığı’nın kurulması, belediyelerin hizmet üretiminin iyileştirilmesi anlamında kayda değer bir adımdı ama bu bakanlık uzun ömürlü olamadı.
Yerel yönetimlerin sorumluluk ve yetkilerinin artırılmaya başlandığı dönem, 1980 sonrasıdır. Çünkü dünyada neoliberal politikaların etkisi arttı, küreselleşme hegemonik bir söyleme dönüşürken paradoks oluşturacak biçimde yerel diller, yerel kültürler, yerel kimlikler öne çıktı. Bu süreçte, yerel yönetimlere de daha fazla kaynak ayrılması, aynı zamanda yetkilerinin artırılması gerektiğine dair düşünceler güç kazandı.
75 yıllık kanun
Belediyelerin yetki alanları, 1930 yılında çıkarılan 1580 sayılı Belediye Kanunu’nda belirlenmişti. Kanunun 15. Maddesinde kırsal kalkınma, tarım ve hayvancılıkla ilgili görevleri çok sınırlıydı ve şöyle sıralanmıştı:
“Salgın ve insan-hayvan bulaşıcı hastalıklarının engellenmesi için tüzük ve yönetmeliklerde belirtilen uygulamalarla ilgili hükümetle işbirliği yapılması, cami ve belediye dışındaki mezbahalarda kesimin yasaklanması, belediye sınırları içerisindeki orman, tarla, bağ, bahçe, koru, çayır ve mera gibi alanların tahribinin engellenmesi, su getirmek, suların temiz ve sağlıklı olmasını sağlamak, bahçe, tarla ve bostanların su birikintilerini kurutmak/kurutturmak ve havuz sularının temizliğini sağlamak, kanun ve belediye kararları gereğince ya da başvuru durumunda hayvanlarla ilgili tahliller yapmak, maddi imkânsızlıkları olan ailelere ve çocuklara yardımda bulunmak, hayvan hastalıklarının tedavisi için hayvan hastanesi yapmak ve işletmek, et, yağ, sebze-meyve, turşu ve tuzlu balık gibi ürünlerin korunması ve satılması için yer temini yapmak ve idare etmek.”
2005 yılında bu yasa yürürlükten kaldırılarak yenisi çıkarıldı. 5393 sayılı Belediye Kanunu’nda tanımlanmış görevlerden tarım, hayvancılık ve kırsal kalkınma ile ilgili olanlar imar, su, kanalizasyon ve ulaşım gibi altyapı ile ilgili çalışmalar yapmak, çevre düzenini sağlamak ve çevre sağlığı ile ilgili hizmetler yapmak, mezarlıkların bakım-onarımını ve korunmasını sağlamak, ağaçlandırma yapmak, dezavantajlı grupları desteklemek, okul binalarının yapım-bakım ve onarımını sağlamak, sağlık tesisleri kurmak ve gıda bankacılığı yapmak” olarak sıralandı. Söz konusu kanunla, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü kaldırılarak kırsalla ilgili hizmetler, İl Özel İdareleri’ne verildi.
Kırsala yönelik hizmetlerin gelişimi il özel idareleri ile farklılaşırken 2012 yılından itibaren büyükşehir belediyeleri de sürece dahil edildi.
Büyükşehir belediyeleri uygulaması 1984 yılında başlamıştı ve 2000 yılına kadar toplam 16 büyükşehir belediyesi vardı. 2012 yılında çıkarılan 6360 sayılı kanunla bu sayı, 30’a çıktı. Büyükşehir belediyelerinin tarım, hayvancılık ve kırsal kalkınma konularıyla ilgili görev ve sorumlulukları ve kırsal alanlara yönelik hizmetleri de 6360 ve 5216 sayılı kanunlarla düzenlendi. Daha önce yol, su, kanalizasyon, park, toplu taşıma vb. klasik altyapı hizmetleri yürütmekle görevlendirilen büyükşehir belediyelerinin görev ve sorumluluk alanı, tarım, hayvancılık ve kırsal kalkınma gibi konuları da içine alacak şekilde çeşitlendirildi ve “Büyükşehir ve ilçe belediyeleri tarım ve hayvancılığı desteklemek amacıyla her türlü faaliyet ve hizmette bulunabilirler” denildi. Ayrıca il sınırları, büyükşehir belediyelerinin sınırları haline getirildi. Böylece büyükşehir belediyelerinde köyler mahalleye dönüştü; kırsal alanlar kentin parçası kabul edildi. Diğer illerde ise il özel idareleri varlığını sürdürmeye devam etti.
Hal böyle olunca, kırsal alanlar büyükşehir belediyelerinin hizmet kapsamı içine girdi, kırsal kalkınma, tarım ve hayvancılık alanında hizmet üretmek üzere kurumsal yapılarda yeni bir organizasyona gidilerek daire başkanlıkları, genel müdürlükler kuruldu. Örneğin İzmir Büyük Belediyesi, Türkiye’de ilk olarak Tarım, Park ve Bahçeler Daire Başkanlığı’nı kuran oldu. Ankara ve İstanbul başta olmak üzere diğer büyükşehir belediyeleri de Kırsal Hizmetler veya Tarımsal Hizmetler adıyla daire başkanlıkları oluşturdu ve buna göre kadrolaşma gerçekleştirdi.
İzmir belediyesi bir ilk
Türkiye’de, büyükşehir belediyelerini tarım hayvancılık ve kırsal kalkınma konusunda bir aktör olarak kabul eden yasa çıkmadan çok önce İzmir Büyükşehir Belediyesi (BB), ilk çalışmaları gerçekleştiren belediye olarak biliniyor. Örneğin, üreticinin desteklenmesi için kooperatiflerle işbirliği yapan, sözleşmeli üreticilik modelini geliştiren İzmir belediyesidir. 2006 yılında başlattığı “Okul Sütü Projesi” Milli Eğitim Bakanlığı’na da örnek olmuştur. İzmir’de özellikle belediyelerin verdiği destekle kooperatifçilik modelinin çok geliştiğini gözlemleyebiliyoruz.
İstanbul ve Ankara belediyelerinin tarımsal hizmetleri
Ankara Büyükşehir Belediyesi, kırsal kalkınmayla ilgili olarak hazırladığı ilk stratejik planında (2015-2019), Ankara’nın rekabet gücü yüksek olan hayvan türlerinin ve tarımsal ürünlerinin belirlenerek desteklenmesi ve kuru tarımda üretimin artışı için her türlü mekanizasyon ve tohum desteğinin sağlanması gerektiğine dikkat çekti. Son strateji planında ise tarımsal ve hayvansal desteklemeler konusunda kooperatif ve birliklerle hareket edilmesinin önemine vurgu yapıldı.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi ise kırsal alanın desteklenmesi konusunda ancak 2019 yılından sonra adım attı. 2014, 2015-2019 dönemine ilişkin stratejik planlarda kırsal alanın desteklenmesine ilişkin herhangi bir çalışmanın olmadığı İstanbul’da, 2019 yılından sonra “Üreten İstanbul” sloganıyla kırsal alan desteklenmeye başlandı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin 2020-2024 Stratejik Planı’nda tarımsal çalışmaların teşvik edileceği belirtildi.
Ankara Büyükşehir Belediyesi (ABB), kırsal kesime çok çeşitli desteklerde bulunuyor. Örneğin 2019-2024 yılları arasında yüzde 90 hibe ile yem bitkisi, buğday, arpa, nohut, mercimek tohumu desteği verildi. 50 milyona yakın sebze fidesi ayrıca pilot bölge seçilen Nallıhan’da 501 bin lavanta fidesi dağıtıldı. Alım fiyatı maliyetlerin altında kalan piyasayı regüle etmek üzere çiftçilerin yetiştirdiği ürünlerden alan Ankara Büyükşehir Belediyesi, ayrıca mazot, sıvı gübre, toprak ve yem analizi, selektör, soğan, havuç ve kabak hasadında kullanılan makinelerin temininde de yardımcı oluyor.
Gıda, hayvan besleme, buzağı bakım, besleme ve meme hijyeni, su ürünleri eğitimi, suni tohumlama, gebe düve desteği, gebe manda, Ankara tekesi, mısır silajı desteğinde bulunuyor. Ankara’daki göl, gölet ve barajlarda su ürünleri için Ar-Ge çalışması gerçekleştiren belediye, arıcılık akademisi açarken, Gölbaşı’nda da Karaoğlan Mevkii’nde 3.500 dekarlık alanda “tarım kampüsü” kurdu.
Kaynak suyun depolanması için menhol yapımına katkı sunan Ankara BB, basınçlı sulama şebekesi imalatı, sulama kooperatiflerine sulama sayacı, kanal temizlikleri, gölet yapımı damla sulama borusu temini gibi alanlarda da destek veriyor. Makine teçhizat ve pazarlama konularında da katkı sunan Ankara BB, kooperatifler tarafından üretilen ürünlerin belediye marketlerinde satılmasına imkân sağlıyor.
ABB’ye bağlı ekipler, 6 Şubat Kahraman Maraş merkezli 11 ili etkileyen depremden sonra, bölgeye giderek hem kırsal kalkınma destekleri sundu hem de üreticilerin ihtiyaçlarını belirleyerek bölgenin tarım ve hayvancılığının tekrar canlanmasına dönük çalışmalar gerçekleştirdi.
“Üreten İstanbul”
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), 2019 yılından sonra “Üreten İstanbul” sloganıyla kırsal alanı destekleme çalışmalarını başlattı ve 2020-2024 Stratejik Planı’nda tarımsal çalışmaların teşvik edileceğini açıkladı. Sadece üretim değil pazarlama konusunda da yardımcı olmak üzere 70 köy pazarının kurulması hedeflendi. Gıdada hem üreticinin refahını artırmak hem de tüketicinin aracısız sağlıklı ve uygun fiyatlı gıdaya erişimini kolaylaştırmak için Gıda Strateji Belgesi’ni hazırlayan İBB, 2021 yılından bu yana Milano Kentsel Gıda Paktı’na üye ve 2023 yılından beri de yürütme komitesinde yer alıyor. İstanbul Kalkınma Ajansı tarafından açılan Yenilikçi İstanbul Mali Destek Programı’na da Topraktan Fileye Gıda İzleme Modeli Projesi ile kabul edildi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde tarım ve hayvancılıkla ilgili şu çalışmalar yapıldı:
İstanbullu çiftçilere mazot, damla sulama hortumu, malç naylonu gibi ekipmanların yanı sıra tohum ve fide destekleri verildi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ait seralarda üretilen 55 milyondan fazla yazlık ve kışlık fide, çiftçilik yapan üreticilere ücretsiz dağıtıldı.
Yağlık ayçiçeği, ekmeklik buğday, silajlık mısır, arpa, yulaf, sığır ve manda süt yemi, kuzu besi yemi, arı yemi, gübre desteği, mazot desteği, damla sulama hortumu, malç naylonu, zararlılarla mücadele çerçevesinde biyoteknik mücadele aracı desteği verildi.
Teknelerinin bakımını yapabilmeleri için küçük ölçekli balıkçılara tekne bakım malzemesi desteği sağlandı, ayrıca balıkçı tulumu ve çizme ihtiyaçlarının giderilmesine katkı verildi.
Şile Arıcılık Merkezi açılırken İstanbulluları taze, uygun fiyatlı ürünlerle buluşturmak, üreticilerin ise üretimlerini aracısız olarak satabilmelerine olanak sağlamak üzere üretici pazarları kuruldu. Üretici ve besicilerin bilinçlenmesi amacıyla çiftçilik ve hayvancılık eğitimleri verilirken, ilk aşamada Pendik Kurtköy ve Kartal Karlıktepe’de olmak üzere iki “Halk Bostanı” hizmete açıldı; ayrıca Yerel Tohum Üretim ve Muhafaza Merkezi kuruldu.