Erdoğan'dan Meclis'teki arbedeye tepki: Şehir eşkıyalığına boyun eğmedik, eğmeyiz Erdoğan'dan Meclis'teki arbedeye tepki: Şehir eşkıyalığına boyun eğmedik, eğmeyiz

Tecrübeleriyle yolumuzu aydınlatan büyüklerimiz için kutlanan Yaşlılara Saygı Haftası kapsamında 65+ Yaşlı Hakları Derneği ile görüştük. Türkiye’de yaşlıların karşılaştığı zorluklardan yaşlıların yaşadığı sorunların çözümlerine kadar birçok konuda bilgilendirmede bulundular

DİCLE KAVAK EKMEKCİ/ANKARA - Yaşlılığa ve yaşlı sağlığı konularına farkındalık yaratmak amacıyla 18-24 Mart tarihleri arasında kutlanan Yaşlılara Saygı Haftası, gelenek göreneklerimizin, kültürümüzün ve değerlerimizin aktarıcısı olan yaşlılarımıza ve onların ihtiyaçlarına önem verilmesi gerektiğini hatırlatıyor. İnsan ömrünün uzaması ve bunun sonucu olarak toplumda yaşlı nüfus oranının giderek artması sebebiyle kutlanması daha gerekli hale gelen Yaşlılara Saygı Haftası, günümüzde yaşlı sorunlarına dikkat çekmek, yaşa bağlı haklar konusunda farkındalık oluşturmak, yaş ayrımcılığına karşı mücadele etmek ve yaşlıların gereksinimlerini değişen ihtiyaçlara göre yenilemek için kutlanıyor. Hafta kapsamında huzurevi ziyaretleri gerçekleştiriliyor, okullar kuşaklararası bağı güçlendirmek için çocuklar ve gençleri yaşlılık hakkında bilgilendiriyor, yaşlı ve genç kuşaklar bir araya getirilerek çeşitli gezi ve konser etkinlikleri yapılıyor. Herkes için sağlıklı ve değer gören yaşlılık hakkını farklı kuşaklar ile bir arada desteklemek, yaşlı nüfusu için sosyal politikaların geliştirilmesine araştırmalarımızla, öncü/örnek teşkil eden çalışmalarımızla ve başlatacağımız tartışmalarla katkıda bulunmak amacıyla kurulan 65+ Yaşlı Hakları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Rümeyza Kazancıoğlu, Yaşlılara Saygı Haftası kapsamında Türkiye’de yaşlıların sorunları ve sorunların çözümleriyle ilgili paylaşımda bulunurken, ülkemizde yaşlıların yaşadığı sorunlara dikkat çekti. Yaşlılarıyla huzur içinde olan bir toplum yaratmak adına sürdürülebilir, örnek olan modeller geliştirmek ve bu modelleri hayata geçiren öncü bir kurum olmayı amaçlayan 65+ Yaşlı Hakları Derneği, yaşlılık ve yaşlı toplumu için sağduyulu ve ileriye dönük bir planlamayı içeren yaşlılıkla ilgili bireysel ve toplumsal konularda Türkiye’deki farkındalığı arttırmayı, sağlıklı bir yaşlılığa erişmek için gerekli önlemlere ve bütünsel tıbbın, beslenme, aktif yaşam, maddi ve manevi desteklerin önemi gibi konulara farkındalığı arttırıp yaymayı, desteklemeyi ve öğretmeyi, yaşlılar hususunda ekonomik, politik, sosyal, psikolojik, mekansal ve diğer konulardaki politika geliştirme çalışmaları için bir kaynak olarak görev yapmayı, yaşlı hakları için farkındalığı artırma ve savunucusu olarak görev yapmayı, yaşlıların hizmetinde olan hem yerel hem uluslararası kaynaklardaki araçlar, materyaller, uzmanlık, bilgi ve diğer kaynaklar için bir aracı kurum görevi yapmayı, hem profesyonel olarak hem de aile içinde yaşlılara bakım veren kişilerin eğitimlerini ev ve kurumlarda sağlama ve desteklemeyi, yerel ve merkezi yönetimle ortaklık içinde çalışarak, yaşlı bakımıyla ilgili özel sektör ve diğer sivil toplum kuruluşları için kaynak ve kapasite oluşumunu sağlamayı amaçlıyor. 65+ Yaşlı Hakları Derneği, kuruluş amacını açıklarken, “Yaşlılar gelecekte aşırı ilgi ve bakımımıza ihtiyaç duysalar da unutmamalıyız ki, aynı zamanda, toplumumuza tecrübeleri, bilgileri, mevcut zamanları ve sevgileriyle katacakları çok şey vardır. Onlar giderek artan bir şekilde bizim geçmişimiz ve geleceğimiz arasındaki bağımızdır. Türkiye’deki yaşlılar, diğer yerlerde olduğu gibi, giderek topluma emekçi ve özellikle çeşitli sivil toplum kuruluşlarında gönüllü olarak katkıda bulunur olacaklardır. Avrupa ve Kuzey Amerika’da büyükannelerin çocuk bakmasına yönelik verilen önemli bir destek vardır ve bu aynı zamanda annelerin iş gücüne katılımına olanak sağlamaktadır. Bu durum, ülkemizdeki büyükannelerin (ve belki de büyükbabaların) giderek belirginleşen rolü olacaktır. Türkiye’de kuşaklar arası güçlü bağlar, yaşlıları destekleyici aile merkezli etkinliklerin oluşmasını sağlayacaktır ki bu etkinlikler onların olduğu kadar genç kuşakların da yaşamlarına anlam, amaç ve değer katacaktır. Bu gerçekler 65+ Yaşlı Hakları Derneği’nin kurulmasında etkili oldu” ifadesinde bulunuyor. [caption id="attachment_268011" align="alignleft" width="397"] 65+ Yaşlı Hakları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Rümeyza Kazancıoğlu[/caption] -Yaşlılara değer veren bir sosyokültürel alt yapıya sahip olan ülkemizde, yaşlıların karşılaştığı en önemli zorluklar nelerdir? Her ne kadar geniş bir perspektifle yanıtlanması gereken bir soru olsa da, anahtar noktalara değinerek özetlemeye çalışalım. Öncelikle sorunuzdaki “yaşlılara değer veren sosyokültürel yapıdan” bahsetmek gerekir. Toplumların değer atfettiği birey ve grupların karakteristik özellikleri, sadece sosyal rollerle sınırlı olmadan düşünülmelidir. Söz gelimi üretim biçimleri ve tüketim alışkanlıkları dahi toplumsal yapıda “kimlerin”, neden değer gördüğünü etkilemektedir. Ülkemizle sınırlı olmayan bir gerçek olarak bu noktada karşımıza yaşlı nüfusun yanı sıra engelli bireyler başta olmak üzere pek çok dezavantajlı grubun karşılaştığı ayrımcılık biçimleri çıkmaktadır. Çünkü bu gruplar “iş gücünün dışında kalan” ve “tüketimi sağlık odaklı olan” kişiler olarak etiketlenmektedir. Yaşlıların karşılaştıkları temel zorluklar kısmına yanıt verirken birey değil yapı odaklı düşünmek daha kapsamlı bir çerçeve oluşturmaktadır. Zira yaşlıların karşılaştığı temel zorluk; “kendisi ile birlikte değil kendisi için” politika ve uygulama üretilen bir grup olmalarıdır. İnsan onuruna yakışan, hem sosyal hem sağlık açısından yaşam kalitesi yüksek bir yaşlılık için gereken; yaşlılar için düşünmek yerine yaşlılarla birlikte onların istek ve ihtiyaçlarına çözüm üretmektir. Günümüz toplumlarında yaşlıların karşılaştığı diğer zorlukları bunun yansıması olarak okumak mümkün. Somut bir örnek olarak yaş ayrımcısı normlar (kabuller) gösterilebilir. “Hangi yaşta hangi davranışların uygun olup olmadığını belirleyen kabuller”, her yaştan insan için ayrımcılıkla sonuçlanmaktadır. Bu konuda beraberce yakın zamandaki bir tecrübemizi hatırlayabiliriz: Pandemi döneminde yaşlılar için uygulanan bir takım “önlemlerin” sadece gündelik hayatlarını zorlaştırmakla kalmayıp aslında evrensel insan haklarına da yaraşmayan uygulamalardı. -Türkiye’de yaşlıların sorunları için nasıl çözümler önerirsiniz? Onlar için nasıl iyileştirmeler yapılabilir? İlk soru ile bağlantılı yanıt verilecek olunursa, temel adımın “yaşlılar için değil yaşlılarla birlikte” hareket edilmesi olduğunu söyleyebiliriz. Sadece yaşlılar için değil, toplumsal grupların tümü için geçerli olan bu yaklaşımda iyi uygulama örnekleri “yukarıdan aşağıya” değil “aşağıdan yukarıya” işlemektedir. Yerel düzeyde, etkin uygulamalara kucak açan bu yaklaşım sayesinde “yaşlıların homojen bir grup” olarak algılanmasının da önünde geçilmiş olmaktadır. Derneğimiz bünyesinde yerel yönetim temsilcileri aylık toplantılarla 2015 yılından beri bir araya gelerek “deneyim aktarımı” yapmaktadır. Her yerel yönetim kendi çalışma bölgesindeki yaşlının istek ve beklentilerine uygun olarak çözüm üretmekte ve hizmet sunmaktadır. Uygulamalar bekleneni verdiği yani yaşlıların sosyal ve sağlık temelli iyi oluş halini yükselttiği sürece başarıya ulaşıyor demektir. Bu toplantıların hepimize örnek olan bir özelliği şudur, başarılı uygulamaları birbirine tanıtmaktadır. Çözümlerden birinin “yaşlı nüfusun homojen bir grup olarak değerlendirilmesi” hatasına düşmemek olduğu söylenebilir. İkinci bir çözüm, yaşlılığı “hastalık” odaklı ele alan yaklaşımdan vazgeçilmesidir. Yaşlılardan bahsederken sağlık odaklı yaşam kalitesi anlayışının ötesine geçilerek sosyal iyi oluş hali de değerlendirilmelidir. Bu kapsamda derneğimiz, “65+ için Dijital Kapsayıcılık Projesini” başarı ile tamamladı. Yaşlıların dijitalleşen dünyada “sosyal dışlanma” yaşamasının önüne geçmeye çalışmaları da sürüyor. Yaşlı nüfusun, sosyal hayata katılımını kendi diledikleri yollardan gerçekleştirmeleri için uğraş vermek de üçüncü bir çözüm olarak düşünülebilir. Elbette ki bu tür çözümleri mümkün kılan temel; hayatın tüm alanlarında yaşlı nüfusu akılda tutmak ve “çocuklar, kadınlar, göçmenler, engelliler ve yaşlılar” olarak genelleştirilen “sosyal olarak risk altındaki kırılgan grup” tanımında yaşlılara “kurumsal ve yapısal düzeyde” nasıl bir yer verdiğimizi gözden geçirmektir. Çünkü ancak bu sayede kent planlamasından afet sonrası adımlara kadar hayatın her aşamasında “yaş dostu” bir yaklaşımın temellerinin atılmasından söz edilebilir. -Dernek olarak yaşlılar haftası kapsamında paylaşacağınız bir mesajınız var mı? 65+ Yaşlı Hakları Derneği olarak, 6 Şubat 2023 itibari ile yaşadığımız felaketler sonrasında yaşlılarımıza nasıl destek olabileceğimiz konusunda mühendislikten tıbba, gerontolojiden sosyal hizmetlere kadar farklı mesleki formasyonlardan üye ve gönüllülerimiz ile yoğun bir mesai halindeyiz. 2023 yılı yaşlılar haftası mesajımız da bu kapsamda olacak. Açık çağrımız şu yönde: “Deprem vurduğunda yaşlı gözetmiyor, yaraları sararken biz gözetmek zorundayız.” Bu konuda deprem bölgesine yaptığımız saha ziyaretlerinin neticesinde üç ana başlık sunuyoruz: 1. Geçici ve kalıcı konutlarda yaşlı ve engellilere %10 kontenjan ayrılmalı; sağlıklı ve güvenli kullanıma uygun olarak donatılmalıdır. 2. Konteynır kentler düzenlenirken yaşlı ve engelliler unutulmamalıdır. 3. Şimdi yapılan doğru planlama, önümüzdeki aylarda herkesin işini kolaylaştıracaktır. Sahada yaptığımız gözlemler; mevcut konteynır kentlerde fiziki hareketlilik zorlukları olan yaşlıların ve genel olarak engellilerin kullanıma uygun konteyner, WC ve duş kabini olmadığını göstermekte. Henüz Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı (ASHB)’nın tarama çalışmaları tamamlanmadığı için kesin rakamlar olmamakla birlikte, deprem bölgesinde özel ihtiyaçları olan yüzlerce yaşlı ve engelli olduğunu hatırda tutmalıyız. Ayrıca, enkaz altından uzuv kaybıyla kurtulan ve şu anda ameliyatları tamamlanıp, tedavileri hastanelerde süren çok sayıda depremzedenin de, zaman içinde konteyner kentlere döneceği, engelli sayısının artacağı dikkate alınmalıdır.

Editör: Ahmet Ertüm