Nur Yıldız

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya 5 Ağustos’ta "3 milyon 103 bin Suriyeliden 729 binini beyan ettikleri adreslerde bulamadıklarını" duyurmuş ve bu kişilere adres güncellemeleri için 90 gün süre verdiklerini söylemişti. Yerlikaya, bu kişilere adreslerini güncellemeleri için Türkçe, İngilizce ve Arapça uyarılar gönderdiklerini belirtti.

Bakan Yerlikaya, bir sonraki açıklamasında geçici koruma statüsündeki Suriyelilerin tamamının adres tespitlerinin yapıldığını, kendisine ulaşılamayan veya adreslerini güncellemeyen 396 bin 738 Suriyeliye ise son bir kez süre tanıyacaklarını söyledi. Yerlikaya’nın açıklamasına göre; adresini güncellemeyenlere sosyal destek ve kamu hizmetleri askıya alınacak; son 5 yıldır Türkiye’de yaşadığına dair herhangi bir bilgi ve hareketlilik olmayanlar ise kayıttan düşülecekti. 

Geçtiğimiz günlerde Yerlikaya, beyan ettikleri adreste bulamadığı ve adres güncelleme duyurusuna yanıt vermeyen geçici koruma statüsü altındaki 396 bin Suriyelinin de AB ülkelerine gittiğini açıkladı.

"Kayıt altına alınmadılarsa nasıl tespit edildi?"

Öte yandan Bakan Yerlikaya’nın göçle ilgili açıklamalarını eleştiren CHP Genel Başkan Yardımcısı Murat Bakan, "Adres bilgisini güncelleyen Suriyelilerin adresleri, daha önce kayıtlı oldukları ilde ve mahallede mi yoksa farklı bir il ya da mahallede mi? Bunun bilgisi henüz paylaşılmadı. Bu çok önemli. Çünkü il değişikliği, yol izin belgesi olmadan yapılamaz. Eğer adres değişikliği il bazında olduysa bu kaçak hareket edildi demek” ifadelerini kullandı.

CHP’li Bakan, ayrıca Geri Kabul Anlaşması’nın yükümlülüklerini hatırlatarak geçici koruma statüsü altındaki Suriyelinin AB ülkelerine gittiğini açıklayan Bakan Yerlikaya’ya “Kayıp Suriyeliler Avrupa’ya ulaşmış olsaydı, zaten kısa süre içinde geri gönderilmiş olurlardı. Kaçak yollardan ülkemizi terk eden bu insanlar Avrupa’da kayda alınsa Türkiye’ye iade edilmez mi? Kayıt altına alınmadılarsa nasıl tespit edildi? Kayıp 396 bin Suriyelinin Avrupa’ya gittiğini nasıl tespit ettiniz?" diye sordu.

“Acil kayıt ihtiyacından başka adresler gösterilmiş olabilir”

Nüfusbilim Derneği Yönetim Kurulu ve Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alanur Çavlin Bircan Türkiye’ye genel bir göçmenin, göçün türü her ne olursa olsun, büyük çoğunlukla kayıt altına alındığını; bu durumun nedeninin ise kayıt sistemi ve bu konuda oluşturulan yasal çerçevenin yanı sıra Türkiye’de yaşamaya başlayan bir bireyin adres kaydının olmaması durumunda herhangi bir kamu hizmetini, bankacılık hizmetini ya da herhangi bir yardım olanağını kullanamayacak olması olduğunun altını çizdi. Çavlin Bircan, başta sağlık ve eğitim olmak üzere hizmetlerin bir bölümünün kaydın olduğu adrese bağlı olarak verildiğinden adresin doğruluğunun da önemine değinerek şöyle konuştu:

“Geçici koruma kapsamındaki Suriyeli göçmenlerin adres bilgilerinin güncelliği ile ilgili tartışma ve resmi rakamları açıklayabilecek birkaç önemli nokta var. Bunlardan birincisi Suriyeli göçmenlerin ilk adres kayıtlarında gerçekte konut adresi olmayan adreslerin varlığıydı. Göçün yapısı gereği acil kayıt ihtiyacı olduğu için bazı durumlarda göçmenin bildiği ve evraklarını alabileceği tek adres olan bazı kurumlar, iş yerleri, tanıdıkların adresleri verilmiş olabilir. Zaman içerisinde bireyler-aileler konut olan başka bir adrese yerleşmiş ve resmi bir ihtiyaç görmedikleri için yeni adreslerini bildirmemiş olabilirler.”

Adres kaydının güncelliğinin adresle sınırlı bir konu olmadığını dile getiren Çavlin Bircan, şunları kaydetti:

“Adres kaydı Türkiye’de yaşadığınızı gösteren temel kanıt. Ancak bir adres kaydınız olduğunda Türkiye’nin toplan nüfusu içerisinde ya da Suriyeliler için geçerli olduğu şekli ile Türkiye’de yaşayan toplam geçici koruma kapsamındaki nüfus içerisinde yer alıyorsunuz. Bir kere bu sisteme girdikten Türkiye’den ayrılırsanız ya da ölürseniz bu sistemden ve toplam nüfustan çıkabilirsiniz. Ancak her iki durumda da bu bilginin kayda geçmiş olması gerekiyor. Güncel olarak Suriyelilerin kayıt bilgileri üzerine yapılan tartışmaya neden olan kayıt bilgilerinin güncel olmaması durumu yasal yabancı nüfus için de geçerli.”

“Zaman boyutu göçmenlerin Türkiye’nin farklı kentlerine göç etme olasılığını artırıyor”

Diğer önemli bir konu her ne kadar Türkiye’nin resmi göç politikasına göre bu göçmenler “geçici” sıfatı ile nitelendirilseler ve bu çerçevede bazı resmi düzenlemeler yapılmış olsa da Suriyelilerin on yılı aşkındır Türkiye’de yaşadıklarını vurgulayan Çavlin Bircan, şunları kaydetti:

“Başka bir yönden bakarsak zorunlu eğitimin ilk iki kademesindeki Suriyeli çocukların hemen hepsi Türkiye’de doğdu. Bu zaman boyutu göçmenlerin Türkiye’nin farklı kentlerine göç etme olasılığını artırıyor. Özellikle de geçici ya da kalıcı iş olanaklarının Suriyelilerin kayıtlı olduğu yerleşim yeri dışına taşınmasında önemli bir etken olduğunu farklı araştırmalardan görebiliyoruz. Ayrıca eğitim için adres değiştirme ve evlilikle adres değiştirmenin de önemli bir payı olduğunu düşünüyorum. Adres değiştirme izni olmadığında ya da bu değişikliği bildirme ihtiyacı duymadığında yerleşim yerini resmi olarak değiştirmeden gerçekleştirmiş olan Suriyelilerin adreslerini güncellenmek için yapılan faaliyet ile aşikâr olan bir durum tespit edildi.”

“Türkiye’den ayrılan ve Türkiye’de hayatını kaybeden göçmenlerin kaydı eksik”

Her yıl ocak ayında açıklanan Türkiye nüfusunda yer alan yasal yabancı nüfusun oldukça şişkin bir nüfus olduğunu da gündeme getiren Çavlin Bircan, şöyle devam etti:

“Türkiye’den ayrılan ve Türkiye’de yaşarken ölen göçmenlerin kaydı eksiktir, Türkiye’de yaşamadıkları hatta bir bölümü ölmüş olduğu halde toplam nüfus içerisinde görülürler. Bu durum biz demograflar için aşikardır. Benim de aralarında olduğum bir grup meslektaşım Suriyeli göçmenlerin sayısı ile ilgili tartışmalarda her zaman kayıtlı nüfusun bir bölümünün artık Türkiye’de olmadığını ve bu sayıda şişkinlik olduğunu söyledik.”

Hakan Fidan, HTŞ lideri Colani ile Şam'da görüştü Hakan Fidan, HTŞ lideri Colani ile Şam'da görüştü

"Kayıp Suriyeliler" için olasılıkları dile getiren Çavlin Bircan, “Sayısını bilmemiz mümkün olmasa da bir grup mültecinin Avrupa ülkelerine doğru göçe devam ettiğini biliyoruz, üstelik bu çaba sırasında hayatını kaybeden çok sayıda Suriyeli oldu. Benzer şekilde Suriye’ye geri dönenler de oldu mutlaka. İşte bu nerede olduğu bilinmeyen mültecileri büyük ölçüde açıklayabilecek gerçekler bunlar ancak net rakamlara ulaşmak mümkün değil" dedi.

“Deprem sonrası bölgeden büyük bir göç oldu: Aralarında Suriyeli göçmenler de var”

Bir diğer önemli hususun 6 Şubat depremlerinden etkilenen coğrafyada deprem öncesinde 1 milyon 730 bin geçici koruma kapsamındaki göçmenin yaşadığı olduğunu belirten Çavlin Bircan, “Maalesef büyük bir kayıp yaşandı ve depremde kaç kişinin hayatını kaybettiği konusundaki resmî açıklamalarla alan uzmanlarının tahminleri çelişkili. Deprem bölgesinde hayatını kaybedenler kayıtlarda güncel değildi. Ayrıca yasal mevzuat ülke içi hareketlilik konusunda ne sınırlama yaparsa yapsın deprem sonrası bölgeden büyük bir göç oldu. Doğal olarak aralarında Suriyeli göçmenler de var” dedi.

“Güncel bilgiler Türkiye’de yaşayan herkesin yararına politikalar için kullanılmalı”

Suriyelilerin adres kayıtlarının güncelliği konusunun sorun alanlarını insan hakları perspektifi ile ele aldığını belirten Çavlin Bircan sözlerini şöyle tamamladı:

“Bu sayıların güncel olmaması insan kaçakçılığının boyutunun ve bu nedenle hayatını kaybedenlerin sayısının göz ardı edilmesine sebep oluyor. Depremde hayatını kaybeden Suriyelilerin belki de önemli bir kısmını bilmiyoruz. Başka bir yerleşim yerine taşınıp adres kaydını güncellememiş yüz binlerde mülteci arasında kaçı okul çağında çocuk? Bu çocukların kaçı çocuk evliliklere ve çocuk işçiliğe sürüklendi? Bu ve bunun gibi ihlallerle mücadele için gerçek sayılarla yüzleşmek çok önemli. Gerekçesi ne olursa olsun kayıtların güncellenmesi kıymetli bir çaba. Sonrası bu güncel bilgileri Türkiye’de yaşayan herkesin yararına politikalar için kullanmak.”

Muhabir: Nur Yıldız