Kaygılı bekleyiş
Utku ŞENSOY
[caption id="attachment_186446" align="alignright" width="357"] Geçen yıl[/caption]
[caption id="attachment_186447" align="alignright" width="354"] Bu yıl[/caption]
Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Türkiye İstatistik Kurumu, (TÜİK) verilerine göre Türkiye, 2019 yılında 52 milyona yakın ziyaretçi, 35 milyar dolar dolayında da turizm geliri rakamına ulaşarak tüm zamanların rekorunu kırdı.
Bu rekorda büyük pay sahibi olan kentlerimizinden Antalya, başta Rus, Alman ve Ukrayna’ lı olmak üzere 15 milyonun üzerinde turist ağırlamış, 2020 yılı hedeflerine 20 milyon çıtasını koymuştu.
Hemen her sektör gibi turizm de dünyayı kasıp kavuran pandemi belasından etkilendi. Sadece Akdeniz bölgesinde doğrudan ve dolaylı olarak 2 milyona yakın çalışanın olduğu, ekonomimizin lokomotifi haline gelen bacasız sanayi olarak tanımlanan bu sektörde yaşanan büyük sıkıntıyı yerinde görme, çalışan ve ilgililerle yüz yüze görüşme fırsatımız oldu.
Tamamına yakınının kapalı olduğu tesisler 72 saat içinde çalışabilecek şekilde hazırlıklarını yaptığını, kapıların kapalı olmasına rağmen az sayıdaki personel ile tesislerin bakım ve onarımları için 7-24 görev başında olduğunu gözlemledik. Tesis sahiplerinden, yönetici-görevli-hizmetli kadrolara kadar herkesin gözü kulağı Dışişleri ve Turizm bakanlarının temaslarında, onlardan gelecek olumlu açıklamalarda.
Orta Asya ülkelerinden gelen uçaklardaki turistlerden bir kaçında çıkan pozitif sonucun ardından ülkelerine geri gönderilmesi, sektör çalışanları arasındaki kaygıyı daha da arttırdı. Covid-19 virüsü döneminde tüm riskleri göze alıp az sayıdaki turist için tesis kapılarının açılması mı daha efektif, yoksa bu yılı kayıp yıl olarak sineye çekip tesislerin kapalı tutulması mı artık bunun hesapları yapılıyor. Bazı işletmeler, az personelle tüm riskleri göze alıp üçte bir doluluk oranıyla bile tesislerini açmanın hesaplarını yaparken, diğerleri, turizm acentelerinden yüzde 50-60 doluluk oranı garantisi almadan açmamayı düşünüyor. Sıkıntının boyutları büyük, tesis sahipleri sezonu “en az hasarla” nasıl kapatacağının ve dur durak bilmeyen harcama kalemleri için hangi bankadan uygun kredi bulabileceğinin hesaplarını yaparken, “evlerinde” hazır kuvvet haber bekleyen sektör çalışanları, ekmeği nasıl getirebileceğinin derdinde. Tesis sahiplerinin gözü hükümet ve yurt dışından gelecek gelecek yeşil ışıkta, tesis yöneticilerinin gözü acentelerden gelecek sinyalde, çalışanın kulağı tesis yöneticilerinden gelecek “başla” çağrısında, gıda ve malzeme dağıtımını yapan firmalar tesis yönetimlerinden gelecek taleplerde, üreticinin ise gözü kulağı sektörde… Bölgede birbirine doğrudan bağlı bu zincir halkalarının her birindeki kaygılı bekleyişi ve sancıyı görmemek mümkün değil. Kapalı tesisler, boş şezlonglar, ıssız kumsalları gördükçe aslında bu pandemi döneminde “en güvenli” ortamların bu sahiller olduğuna da tanık olduk. Akşam saatlerine doğru plajlarda yaşanan hareketliliğin kaynağının az sayıdaki yazlıkçı ve yerel halktan olduğunu öğrendik.
1 Temmuz'dan itibaren üye devletler dışındaki 13 ülkeye daha "seyahat uyarısını" kaldırma kararı alan Avrupa Birliği’nin listesinde Türkiye’nin yer almaması Antalya’daki turizm sektörü çalışanları için hayal kırıklığı yarattı. Aralarında, Cezayir, Tunus, Fas gibi Akdeniz bölgesi, Japonya, Güney Kore, Tayland gibi uzak doğu ülkelerinin de yer aldığı listeye salgının başladığı ülke Çin’in bile yakın bir tarihte eklenecek olması kararı, bölgede “siyasi oyun” olarak yorumlandı. Keza, Yunanistan’ ın ilk kadın Cumhurbaşkanı Katerina Sakellaropulu’ nun, Aydın ilimize bağlı Eşek Adası›nı ziyaret etmesi de bu yönde atılan tahrik kokan çirkin bir adım olarak değerlendirildi. Korona’ yı en ağır biçimde geçiren İspanya ve İtalya’ya geçiş izni açılırken Türkiye’nin hala listeye alınmaması, geçen yılı turist sayısı bakımından dünya altıncısı olarak tamamlayan ülkemizin önüne doğrudan set çekilmesi şeklinde yorumlandı.
Önümüzdeki bir hafta içinde Almanya ve Rusya temaslarından olumlu bir sonuç alınamaması, Türkiye'ye yönelik seyahat uyarısının normal zamandaki “sezon sonu” tarihi olan 1 Eylül’e kadar devam etmesi, bu da sektörün ve milyonlarca çalışanının çok sıkıntılı bir yıl geçireceği anlamına geliyor. Yeryüzü cenneti canım sahiller, o güzelim tesislerin boş kalıp, milyonlarca çalışanın evlerine ekmek götürememesi ülke ekonomisi açısından da büyük sıkıntılar doğuracaktır.