Bolu'da bulunan Kartalkaya Kayak Merkezi'ndeki Grand Kartal Otel'de çıkan yangında en az 76 kişi hayatını kaybetti, onlarca kişi yaralandı. Türkiye tarihine, en büyük kayıplı otel yangınlarından biri olarak geçen olayın ardından dokuz kişi gözaltına alınırken, konuya ilişkin bir değerlendirme de Malzeme ve Metalurji Mühendisi Erhan Mataracı'dan geldi. Mataracı'nın açıklaması, şu şekilde:
"Uluslararası standartlarda iki yaklaşım vardır, sadece akademisyen değil sektörün içerisinden de uzmanların bulunduğu komitelerle güvenliği sağlayacak ve hatta daha sonraki aşamalarda periyodik kontrolleri de sağlayacak standartların yani yönetmeliklerin oluşturulmasıdır. 'Deprem öldürmez bina öldürür', ülkemizde yaşanan depremler için kullandığımız bu cümlenin bize verdiği mesaj depremin olası bir durum olduğu, bu durumlara karşı kendi inşa ettiğimiz binalarda bu felakete karşı her türlü bilimsel önlemin alınmış olmasıdır. Deprem dışında herhangi bir sebeple bina da ölüm olması durumunda bu cümleyi çok daha net anlayabiliriz. Binanın mekanik tesisatında basınçtan kaynaklı bir patlama olabilir, elektrik devrelerinden kaynaklı bir yangın çıkabilir ve daha birçok sebep insanların ölümüne sebep verebilir. Türkiye’de inşa edilen binaların yıkılmasının, imal edilen makinaların veya tüplerin, basınçlı hatların patlamasının temel iki nedeni var: İlki, ülkede her tür üretim faaliyeti için yeterli ciddilikte standartların oluşturulmaması. İkincisi, herhangi bir standart veya yönetmelik olsa bile bunların eksiksiz uygulanmasını sağlayacak bir sistemin oluşturulmaması.
Uluslararası standartlarda iki yaklaşım vardır, sadece akademisyen değil sektörün içerisinden de uzmanların bulunduğu komitelerle güvenliği sağlayacak ve hatta daha sonraki aşamalarda periyodik kontrolleri de sağlayacak standartların yani yönetmeliklerin oluşturulmasıdır. Ayrıca bu standartlar sektörden gelen geri bildirimlerle düzenli olarak revize edilir. Dünyada temel kullanılan iki tip yangın korunma standardı vardır: Bunların en yaygın olanı NFPA (The Natonal Fire Protection Association) diğeri ise Rusya’nın uyguladığı GOST-R ve EAC uygulamalarıdır. Yangın tehlikesine yaklaşım açısından ise iki standardın temel farkı: NFPA her bir yapının tek tek korunmasına odaklanmışken Ruslar daha ziyade tesisin tamamının yangından korunmasına odaklanmışlardır.”
"Türkiye’de inşaat ile ilgili her konuda olduğu gibi yangından korunma konusu ile ilgili de esas problem sistem eksikliğidir" diyen Mataracı, herkes için bağlayıcı kuralların olmadığına dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Asıl problem sistem eksikliği"
"Öncelikle Türkiye’de yangından korunma ile ilgili bir standarda uyma zorunluluğunun ne kadar zaruri olduğu bir soru işaretidir. Ülke çapında ana bir yaklaşımdan ziyade her belediye, her kurum kendi yönetmeliklerini oluşturmuş ve bu yönetmeliklerden Türkiye’de herhangi bir şekilde kaçılabiliyor, çünkü toplam kalite yönetiminin ciddi bir uygulaması Türkiye’de maalesef bulunmuyor ve her şey bireylerin veya bazı kurumların inisiyatifinde. Bolu Kartalkaya Kayak Merkezi'nde çıkan yangınla ilgili belki de en acıklı cümle Bolu Belediye Başkanı Sayın Tanju Özcan’ın söylemiş olduğu 'Bina yangın merdiveni olup olmadığını bilmiyoruz çünkü ruhsatı biz değil Bakanlık verdi' cümlesidir. Özcan, Türkiye’de işleyen sistem içerisinde tamamen haklı olabilir ama burada durumu dramatik hale getiren ülkemizde bu yapının oluşmamış olduğunu yönetim anlamında da görüyor olmamızdır.
"Toplumun güvenliği şahıslara emanet edilemez"
Bakanlık değişebilir, belediyeler değişebilir ama insan hayatının güvenliği herhangi bir yapıya veya şahıslara bırakılamaz. Ülkemizde bu yangın tesisatlarının nasıl olması gerektiğini belirleyen veya her bölgemize her belediyemize yönelik çalışmalar yapan komitelerin oluşması ve bu komitelerin direktiflerinin tüm kurumların üzerinde bir yetkiye sahip olması gerekmektedir. İnsanlarımız bir otele tatile gittiklerinde, bu bölgede kuralları düşünerek değil, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde uygulanan kurallara güvenerek rahatlıkla konaklayabilmelidirler."