Barış Durukan
”Scamdemic” teriminde de buna göndermede bulunularak yalan haberin yaygınlığı ifade ediliyor. Yani “kardiyovasküler scamdemic” kalp ve damar hastalıklarıyla ilgili olarak medyada, sosyal medyada vs. yaygın olarak rastladığımız yalan haber ve ifadeleri tanımlamak için kullanılmış. Bu ifadenin asıl kullanıldığı yerden birazdan bahsedeceğim.
Uzun süredir yazılarımda genel olarak sağlık konusunda ama daha özelinde branşım gereği kalp ve damar hastalıkları ile ilgili olarak maalesef hekimlerin de sıklıkla başvurduğu ve yine maalesef hem görsel basında hem yazılı basında hem de sosyal medyada sıklıkla rastladığımız, halk sağlığını tehdit edici boyutta ifadelerden bahsetmekteyim. Başta “Hikmetinden sual olunmaz Canan’ım Karatay Hodja” olmak üzere birçok hekimin, tamamen maddi ve mesleki çıkarlarını gözeterek bu furyaya adapte olduğunu ve hastaları yanlış yönlendirmek suretiyle çok ciddi hatalara sebep olduğunu sıklıkla ifade ediyorum. Amacım, bu yalan ifadeleri kullananları karalamak değil, bu ifadelerin yalan olduğunu somut tıbbi kanıtlar ile ortaya koyarak toplumun bu işten zarar görmesini naçizane bir nebze önlemek.
Bu hususta hassas olan elbette sadece ben değilim. Benim gibi düşünen birçok meslektaşım var. Bu işten sadece hastalar değil mesleğini layığı ile kanıta dayalı tıp uygulamaları ve etik ilkeler ışığında yapmaya çalışan birçok meslektaşım da olumsuz etkileniyor. Başkasının yalan ifade ettiği ve dürüst çalışan bir hekimin uygun görmediği bir tedavi yöntemi söz konusu olduğunda ise dürüst çalışan hekim hasta tarafından mesleki yetersizlikle suçlanıyor. İşin en can acıtan kısmı ise hekimler açısından bu husus.
Gelelim başlığımıza. Bu başlık Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği’nin yayınladığı bilimsel bir dergi olan Türk Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Dergisi’nin son sayısında yayınlanan bir bilimsel makalenin başlığı. Bu dergi tıbbi bilimsel mecralarda en prestijli indeksler olan “Science Citation Index-Expanded” ve “Pubmed” de indeksleniyor. Yani özgül ağırlığı olan ve üst düzey bilimsel bir dergi. Yazının başlığı “The cardiovascular scamdemic: The epidemic spread of cardiovascular treatment scams and misinformation” yani tam Türkçe olarak “Kardiyovasküler aldatma-salgını:
Kardiyovasküler tedavilerde kandırma ve yanlış bilgilendirme epidemisinin yaygınlaşması”. Yazının yazarları benimde çok iyi tanıdığım GATA Kalp ve Damar Cerrahisi’nden emekli öğretim üyesi, Sağlık Kuvvet Komutanlığı yapmış, emekli Tuğgeneral, Kalp ve Damar Cerrahisi uzmanı, Prof. Dr. Ufuk Demirkılıç ve Atılım Üniversitesi İşletme Bölümü’nde öğretim üyesi, akademisyen Öğretim Görevlisi Dr. Burcu Tosun. Her ikisi de kendi alanlarında bilimselliklerini fazlasıyla kanıtlamış, mesleki yeterlilikleri sorgulanamaz kişiler. Yani anlayacağınız üzere yazarlarında özgül ağırlıkları oldukça yüksek. Dolayısıyla derginin özgül ağırlığı yüksek, yazarlar akademik insanlar ve özgül ağırlıkları yüksek, yazının da içeriğinin özgül ağırlığı yüksek olunca yazıyı herkesin kaale alması gerektiği öngörüsündeyim. Kendilerine buradan da bu konuyu çok güzel derleyip toparladıkları ve emekleri için ayrıca teşekkür ederim. Yazının anahtar kelimeleri de oldukça etkili, vurucu, hatta şimşek bükücü: “dezenformasyon, tıp etiği ve sosyal medya”. Bu anahtar kelimeler bile anlayan yeter de artar ama yazıda anlamayanlar anlatılıyor. Yazının sadece bilimsel mecralarda kalmaması gerektiğini, halka da ulaşması gerektiğini düşündüğüm için, kendilerinin de rızası dahilinde sizlerle kısaca paylaşacağım. Yazarların ifadeleri özetle şu şekilde:
“Son zamanlarda, bazı kalp damar cerrahları sıklıkla yanıltıcı terimler kullanarak pazarlama amacıyla sosyal medyayı giderek daha fazla kullanmaktadır. “Kardiyovasküler aldatma salgını” olarak adlandırdığımız bu eğilim, kardiyovasküler tedaviler için yanıltıcı reklamların salgın benzeri bir şekilde yayılmasını içeren bir durumu yansıtmaktadır. Bu tür yanlış bilgilere maruz kalmak, profesyonel kaynaklardan gelen bilgiye doğal olarak güvenen hastaları tehlikeye atmakla kalmayıp, aynı zamanda tıbbi etik ve bilimsel doğruluğa olan kamu güvenini de zedelemektedir. Ayrıca, bu durum tedavi reddine ve olumsuz sağlık sonuçlarına da katkıda bulunmaktadır. Bu sorunları değerlendiren kapsamlı küresel düzenlemelerin yetersizliği, acilen daha etkili uygulama önlemlerine gereksinim olduğunu ortaya çıkarmaktadır.”
Yazının sonuç kısmındaki ifadeler de önlem ve yaptırımlar ile ilgili ve oldukça çarpıcı:
“Kardiyovasküler dolandırıcılık” dünya çapında bir olaydır ve diğer ülkelerde olduğu gibi Türkiye'de de hızla yayılmaktadır. Tıpkı hastalıkların tedavisinde uluslararası kılavuzlar ve yayınları rehber aldığımız ve bunlardan ders çıkardığımız gibi kurumlar, kurullar, özellikle kardiyovasküler cerrahi dernekleri bu sorunu etkili bir şekilde çözmelidir. Önleyici tedbirlerin benimsenmesi ve uygulanması ihtiyacı vardır, ulusal düzeyde izleme yöntemleri ve yaptırımlar getirilmelidir. Ülkemizde, Sağlık Bakanlığı ve Türk Tabipleri Birliği gibi büyük kurumların etik kurullarıyla iş birliği gereklidir. Bu konuyu farkındalık yaratacak şekilde ulusal konferanslarımızda veya belirli toplantılar düzenleyerek tartışmak gerekmektedir. İlgili tüm kurum, derneklerin ve üyelerinin desteği ile bu faaliyetlerde bulunanlar disipline edilmelidir. Sorunun kötüleşmeden ele alınması sadece profesyonelliği korumakla kalmayacak, bütünlüğü sağlamakla birlikte aynı zamanda yanlış bilgilendirme kaynaklı hastalar için oluşan risk potansiyelini de önemli ölçüde azaltacaktır.
Bu konu daha güzel anlatılamazdı kanısındayım. Kendilerine tekrar teşekkür ediyorum. Yazının tamamına ulaşmak isteyenler için linkler:
https://tgkdc.dergisi.org/abstract.php?id=3817.
DOI numarası: 10.5606/tgkdc.dergisi.2024.26399