Utku ŞENSOY [caption id="attachment_440947" align="alignright" width="471"]

Utku ŞENSOY [caption id="attachment_440947" align="alignright" width="471"] Eris'e karşı aşı ve kapanma söz konusu değil[/caption] Covid-19 nedeniyle 3 yıla yakın tam kapanma ya da kısmi kısıtlamalarla bol aşı ve maskeyle geçen o tatsız dönemde gerek hastalıkla mücadelede yitirdiğimiz yakınlarımızdan, gerekse virüse yakalandığımız süreçte ekonomik ve psikolojik olarak ciddi biçimde silkelenmiştik. Bu sıkıntılı dönemin ardından tam da düzlüğe çıkıyoruz derken, virüsün evrim geçiren versiyonu yeni bir mutant olarak karşımıza çıktı. Eris’den söz ediyoruz. Aslında bu yeni varyantın Omicron’dan daha ağır bir hastalık yaptığına dair bir veri olmamasına rağmen, daha önce sütten ağzımız yandığı için çekiniyoruz. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın, "Endişe konusu sayılmayacak bir gelişme" şeklindeki açıklaması içimize su serpti ancak bu yeni varyantın çok sayıda ülkede yaygın olması kış öncesi tedirginliğimizi arttırdı. Yaşam devam ediyor, ülkemiz Covid-19 dönemine göre çok daha tecrübeli ve hazırlıklı. Bakan Koca’nın vurguladığı gibi, büyüklerimizi, kronik hastalarımızı ve küçük çocuklarımızı koruyarak, hijyen kurallarına her zaman olduğu gibi dikkat ederek yaşamımızı sürdürmekten başka çaremiz yok. Yeni dünya düzeninde virüslerle de mücadele ederek yaşamayı öğrenmemiz gerek. *** DESTEK YETERSİZ Açıklanan tarımsal destekte çiftçiler yine umduğunu bulamadı. Buğday, Arpa, Çavdar ve Yulafta dekar başına mazot desteği 75, gübre desteği de 46 lira olmak üzere toplam 121 lira. Nohut, Kuru Fasulye ve Mercimekte ise mazot desteği 75, gübre desteği 21 lira olmak üzere toplam 96 lira. Oysa geçen yıl 14 bin lira olan gübre bu yıl 21 bin lira, aynı şekilde mazot 23 lirayken bugün 40 lirayı aştı CHP Aydın Milletvekili Evrim Karakoz, desteğin çiftçinin traktörün kontağını çevirmeye bile yetmeyeceğini söyledi. Doğru söze ne denir, desteklerin günümüz koşullarına uygun olmadığını herkes görüyor. İktidarın, sistem dışına itip unuttuğu emekliyi göz ardı etmesini anladık peki ya çiftçimizin gözden çıkarılması nasıl izah edilecek? Onların olmadığı bir denklen düşünülebilir mi? Çiftçimiz olmazsa olmazımız, kırmızı çizgimizdir, onlarsız bir Türkiye düşünülemez, düşünülmemeli, mutlaka dişimizden tırnağımızdan eksiltip onlar desteklenip sübvanse edilmeli. Yakın gelecekte gıdasını temin edemeyen toplumlar dünyadan silinip, gıda ve tarımda güçlü olanların boyunduruğu altına girmeye mahkum olması kaçınılmazdır. Ukrayna-Rusya çatışmasıyla patlak veren tahıl sorunu sadece Afrika’yı mı vurdu? Buğday sıkıntısını ülkemizde de hissetmedik mi? Çiftçimiz, üreticimiz, besicimiz mutlaka tüm imkanlar seferber edilmeli, tarımsal destekler günümüz koşullarına göre revize edilerek doğru düzgün sübvanse edilmeli. *** [caption id="attachment_440948" align="alignright" width="398"] Türkiye'de yaşam süresi azaldı[/caption] VATANDAŞLIK MAAŞI VERİLMELİ Düne kadar yaşam süremiz Avrupalılar gibi uzadı diye övünürdük, pandemi sonrası ekonomik sıkıntılar, aşırı stres ve zorlu yaşam mücadelesi sonucu Türk insanının yaşam süresi kısaldı. Açıklama TÜİK tarafından yapıldı. Buna göre, ülkemizde doğuşta beklenen ortalama yaşam süresinde düşüş oldu. Daha önce 77,7 yıl olarak hesaplanan yaşam süresi daha da uzayacağı yerde 2 ay kısaldı! Kadınlarımız her zaman olduğu gibi erkeklere göre ortalama 5 buçuk yıl daha uzun yaşarken, onlar da kısalan bu iki aydan nasibini alarak 80,3 yıla geriledi. Kanımızca şimdilik hava hariç hemen her şeyden ciddi bir vergi alınan ülkemizde, devletin her bir bireye doğumundan vefatına kadar “yaşam desteği” adı altında yıllık prim ödemesi aslında son derece uygun olurdu. Böylece yurttaşı olduğumuz ülkemize katkılarımız, yüklendiğimiz görevler ve ödediğimiz vergilerin karşılığı, yolda, okulda, işte, markette, evde televizyon karşısında haber izlerken artan stres ve sinir katsayımızın bedelini maddi olarak almış olurduk! İnsanımız ne de olsa dünyanın en verimli, en güzel topraklarının nimetlerinden yurdumuza tatile, keyfe gelen yabancı konuklar hatta mülteciler kadar yararlanma imkanına sahip olamıyor. Gözünü kırpmadan her daim elini taşın altına koyan yurdumun kanaatkar insanının bunca stres ve gerilim altında yaşam sürdürmesi hiç de kolay değil! Bunun küçük bir karşılığının olması doğal değil mi? Finlandiya, İsviçre, Yeni Zelanda, Hollanda ya da İskoçya gibi stresten uzak huzurlu yaşam koşullarının olduğu ülkeler bile yurttaşlarına her ay “vatandaşlık maaşı” verirken, bizde neden verilmesin?