Asim Sen, BASK, Birleşik Kamu İş, Hür Sen ve KESK Samsun şubeleri tarafından yapılan ortak basın açıklamasında TÜİK'in açıkladığı verilere tepki gösterildi.
"İnsanca bir yaşam için iş bırakıyor, emeğimizin karşılığını istiyoruz" denilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Bizler; KESK, ASİM-SEN, BASK, HÜR SEN ve Birleşik Kamu-İş Konfederasyonları ve sendikaları olarak, milyonlarca kamu çalışanının ve emeklisinin haklarını savunmak için bir kez daha bir aradayız. Ücretlerimiz, haklarımız ve onurlu bir yaşam talebimiz, yıllardır siyasi iktidarın sefalet politikalarıyla gasp ediliyor. Ülkemizin yaşadığı ağır ekonomik buhran bütün vatandaşlarımızı derinden etkilemektedir. İşçi, esnaf, üretici, sanayici emekli, memur herkes ağır şartlar altında hayat mücadelesi vermektedir. Devletin her türlü hizmetini halka ulaştıran kamu çalışanları ve yıllarca çalışarak devlete hizmet etmiş emeklilerimiz bu ağır tablo karşısında sürdürdükleri mücadelede Ocak ayında daha da ağır bir muameleyle maruz bırakılmıştır. 2025 Ocak ayı zammı olarak kamu çalışanları ve emeklilerine yüzde 11.54, asgari ücrete yüzde 30,işçi ve emeklilerine yüzde 15.75 oranında bir artışla karşı karşıya kalınmıştır. Temel ihtiyaçlarını bile karşılamaktan uzak bir maaşla hayata tutunmaya çalışan kamu çalışanları ve eğitimciler olarak aç bırakma zammı karşısında iş bırakarak tepkimizi güçlü bir şekilde siyasi iktidara gösteriyoruz.
Bütün kamu çalışanları ve emekliler gibi eğitimciler de geçim sıkıntısının dipsiz kuyusunda nefes almaya çalışmaktadır. Ülkemizin geleceğinin emanet edildiği öğretmenlerimiz yoksulluk sınırına dahi ulaşacak maaşı alamamaktadır. Memur ve hizmetlilerimiz yok sayılmaktadır.
'Adaletin olmadığı yerde ekonomik istikrar da olmaz'
Buradan siyasi iktidara sesleniyoruz. Kamu çalışanlarına vergi geliri gözüyle bakmayı bırakmalıdır. Vergi adaleti sağlanarak vergi dilimi oranlarını yüzde 15’e sabitlenmelidir. Ocak 2025’te kamu çalışanları ve emeklilere verilen açlık zammını sahte TÜİK enflasyonuna göre değil gerçek çarşı pazar enflasyonuna göre güncellenmelidir. Maaşlara verilen ek ödemelerin taban aylığına ve emekliliğe yansıtılması sağlanmalıdır. Yoksulluk sınırı altında kalan maaşları yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmalıdır. Alım gücünün artması için ülke kaynaklarının adil paylaşımını gerçekleştirilmelidir. Zenginin daha çok zengin olduğu bir düzeni devam ettirmekten vazgeçilmelidir. Adaletin olmadığı yerde ekonomik istikrar da olmaz. Ülkemizde adalete olan güven en düşük seviyelerdedir. Adalet anlayışının ülkede yerleşmesi sağlanmalıdır. Kamu kurumlarında ücretsiz kreş açılmalıdır. Toplu sözleşme sürecinde sarı sendikalarla yapılan oyunlara son verilmeli, toplu sözleşmeler kamu çalışanının hayat şartlarını iyileştirmenin bir aracı haline getirilmelidir.
Eşit işe eşit ücret politikasını hayata geçirilmelidir. Kamu çalışanlarına kira, ulaşım, eğitim yardımı için ödenek ayırmalıdır. Emeklilerimizle çalışanlarımız arasındaki her yıl uçuruma dönen maaş farklarına emeklilere ek zam vererek müdahale edilmelidir. Kamu çalışanlarının geçim standardının devletin de itibarı olduğu unutulmamalı ve kamu çalışanları hak ettikleri hayat standardına kavuşturulmalıdır.
'13 Ocak Pazartesi günü üretimden gelen gücümüzü kullanarak iş bırakıyoruz'
Tüm kamu emekçilerine çağrımızdır: 13 Ocak Pazartesi günü üretimden gelen gücümüzü kullanarak iş bırakıyoruz. Bu sadece bir uyarıdır. Haklarımız için mücadelemizi büyütmeye kararlıyız. Kamu emekçileri yalnız değildir. Tüm sendikaları ve çalışanları birlikte mücadeleye davet ediyoruz. Onurlu bir yaşam için birleşelim, sefalet düzenine karşı duralım! Bugün haykırdığımız bu gerçekleri 13 Ocak Pazartesi günü iş bırakma eylemi yaparak da siyasi iktidara iletiyoruz. Bu mücadele kamu çalışanı ve emeklilerle beraber hayat mücadelesi veren, ülkenin kaynaklarından payına düşeni alamayan herkesin mücadelesidir. Bu mücadele sarı sendikaların cesaret edemedikleri iş bırakma eyleminin nasıl yapılabileceğini ilan edenlerin mücadelesidir. Bu mücadele siyasetin güdümünde hareket edenlerin kamu çalışanlarını nasıl yüz üstü bıraktıklarını nların yüzlerine haykıranların mücadelesidir. Bu mücadele enflasyonun market boykotu çağrılarıyla değil, adil paylaşımla emeğin hakkının ödenmesiyle, adaletin sağlanmasıyla düşebileceğinin kamuoyuna ilanı mücadelesidir."