Cengiz Aldemir / Ankara
Türkiye’de ilk, yaz saati uygulaması, Nafia Nezareti (Bayındırlık Bakanlığı) tarafından 9 Nisan'ı 10 Nisan'a bağlayan gece, saatler 1 saat ileriye alınarak, ilk kış saati ise 1 Ekim 1919'u 2 Ekim'e bağlayan gece saatlerin 1 saat geri alınması ile başladı. Cumhuriyet döneminde de İcra Vekilleri Heyeti (Bakanlar Kurulu) kararıyla ilk, yaz saati uygulaması 13 Mayıs 1924 gününü 14 Mayıs'a bağlayan gece tüm Türkiye'de saatlerin 1 saat ileri alınması, ilk kış saati uygulaması ise 1 Ekim 1924'ü 2 Ekim 1924'e bağlayan gece saatlerin 1 saat geriye alınmasıyla uygulandı.
1 Nisan 1942’de alınan kararla, yaz saati uygulaması 8 Ekim 1945’e kadar sürerken kış saati uygulamasına 3 yıl ara verildi. Milli Eğitim Bakanlığı'nın verdiği teklif ve Bakanlar Kurulu'nun kararıyla 7 Ekim 1945'i 8 Ekim'e bağlayan gece saatler 1 saat geri alınarak kış saati uygulamasına yeniden geçildi.
1952’den itibaren ülke genelinde yaz saati uygulamasına 10 yıl boyunca geçilmedi, 14 Temmuz 1962'yi 15 Temmuz’a bağlayan gece saatlerin 1 saat ileri alınmasıyla sona erdi. 1964’te yaz saatine yine geçilmedi ve 3 Haziran 1973’te saatler bir saat ileri alınıp yaz saati uygulandı. Son olarak Resmi Gazete’de yayımlanan karara göre; “gün ışığından daha fazla yararlanmak ve elektrik enerjisinin aydınlatmada kullanılan miktarından tasarruf etmek” amacıyla 26 Mart 2016’dan itibaren bütün yurtta saatlerin bir saat ileri alınmasıyla başlayan yaz saati uygulamasının yıl boyu sürdürülmesine karar verildi.
Kamuoyunda 8 yıldır tartışılan, “Sabit saat uygulaması, iddia edildiği gibi gerçekten enerji tasarrufu sağlıyor mu? Karanlıkta uyanmanın biyolojik etkileri neler? Bu uygulamanın ekonomiye katkısı nedir?” sorularını, Eğitimci, Sendikacı ve Siyasetçi Yıldırım Kaya, Akademisyen, Ekonomist, Gazeteci ve Siyaset Profesör Esfender Korkmaz ile Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) eski Yöneticisi ve Özbekistan İslami Uygarlıklar Müzesi Teknolojik Sistemler Danışmanı Ali Yiğit 24 Saat Gazetesi için yanıtladı.
Yaz saati uygulamasının en fazla öğrencileri ve öğretmenleri mağdur ettiğini söyleyen Eğitimci, Sendikacı ve Siyasetçi Yıldırım Kaya, sabit yaz saati uygulamasının, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak’ın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı döneminde başlatıldığını anlatıp “Damat gitti, 2016 yılında ülkenin başına bela ettiği eseri kaldı” dedi.
“Bilimsel olmayan değişiklikler kalıcı olamaz”
Danıştay’ın yürütmeyi durdurma kararına rağmen, 23 Ekim 2017 tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla, yaz saati uygulamasının uzatıldığını ve 2 Ekim 2018’de Cumhurbaşkanı kararıyla Resmi Gazete’de yayımlanarak kalıcı hale getirildiğini anımsatan Kaya, şu açıklamayı yaptı:
“Bu uygulamayla Orta Doğu ülkeleriyle aramızdaki saat farkı ortadan kalkarken, ticari faaliyetlerimizin en fazla olduğu Avrupa ülkeleriyle saat farkımız 1 saatten, 2 saate çıktı. AKP iktidarı, saat farkını kapatarak yüzünü Orta Doğu’ya dönse de bilimsel olmayan zorlama değişiklikler kalıcı olmayacaktır.
Sabit yaz saati uygulamasının en büyük mağdurları öğrenciler oldu. Sabahın karanlığında okula giden çocuklar, psikolojik sorunlar yaşamaya başladı. Uygulama ikili eğitimin verildiği okullarda daha da yıkıcı oldu.
Zifiri karanlıkta gözlerini ovuşturarak okula gitmek, gecenin karanlığında okuldan çıkmak çocuklar için işkenceye dönüştü. Bu nedenle okuldan kopan çocuklar oldu. İkili eğitim verilen okullarda dersler sabah saat 07.00’de başlıyor, akşam 18.30’da bitiyor. Öğrenciler bu saatte derse yetişmek için saat 05.30-05.45’te kalkıp yollara düşüyor. Karanlık sokaklarda saldırıya maruz kalma korkusuyla, okullarına ulaşmaya çalışıyor. Uykusuz kalan çocukların ilk saatlerde derslere konsantre olmaları da mümkün olmuyor. Okuldan geç saatlerde çıkan öğrenciler de aynı sorunları yaşıyor.”
Milli Eğitim Bakanlığı sorun olarak görmedi
Durumun düzeltilmesi için TBMM’de yürüttükleri çalışmaları, velilerin okul önlerindeki eylemleri ve yurttaşların imza kampanyalarının sonuçsuz kaldığına dikkat çeken Kaya, sözlerini şöyle bitirdi:
“Ne Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, ne de Milli Eğitim Bakanlığı yaşananları sorun olarak görmedi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, önergelere verdiği yanıtta; ikili eğitim nedeniyle çocukların yüzde 20’sinin bu durumdan etkilendiğini, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sabit yaz saati uygulamasının kaldırılmasına ilişkin bir talepte bulunmadığını açıklayarak sorumluluktan kaçtı. Milli Eğitim Bakanlığı ise sabit yaz saati uygulamasını hiçbir zaman sorun olarak görmedi. Elektrik Mühendisleri Odası, kalıcı yaz saati uygulamasının enerji tüketimini arttırdığını açıkladı. İktidar tüm bunları bilmesine rağmen çocuklarımıza işkence yapmaya devam ediyor.”
Maliyet düşmedi, tasarruf sağlanmadı, üretici ve dağıtım şirketleri büyük kârda…
Uygulamanın, maliyetleri düşürmediği, kayda değer bir tasarruf sağlamadığına işaret eden Akademisyen, Ekonomist, Gazeteci ve Siyaset Profesör Esfender Korkmaz ise, şu değerlendirmede bulunup uygulamadan bir an önce dönülmesi gerektiği çağrısında bulundu:
“Yaz saati uygulaması 2016’dan bu yana devam ediyor. Elektrik tüketiminde tasarruf olup olmadığına bakmak için 07.00-09.00 saatleri ile 17.00-19.00 saatlerini karşılaştırmak gerekir. Cambridge Üniversitesi’nden Prof. Dr. Sinan Küfelioğlu, 2012-2020 yıllar arasındaki elektrik tüketimini araştırmış ve kayda değer bir tasarruf olmadığını ortaya koymuştur. Prof. Küfeoğlu’nun yaptığı çalışmaya göre, 5 yıldır uygulanan sistem maliyeti düşürmedi, tasarruf da sağlamadı. Elektrik Mühendisleri Odası da, yaz-kış saati uygulamasının eskiden olduğu gibi GMT+2 ortak zaman dilimi korunarak yazın İzmit, kışın Iğdır dilimi üzerinden devam etmesini istedi. Bu görüşe aynen katılıyorum.
Üreticiler ve dağıtım şirketlerinin büyük kâr elde ettiği bilinen bir gerçek. Bir hatırlayalım, Türkiye’nin kalıcı yaz saatinin uygulandığı beş ayda yüzde 6’yı aşan elektrik israfı 2.8 milyar liralık zarara uğradığı basına yansımıştı. Tasarruf etkisinin daha çok kuzey ülkelerinde olabileceği saptanmıştır.
Yaz saati uygulaması, ülke ekonomisi açısından birçok olumsuzlukları içeriyor. Ülke ekonomisi açısından da olumsuzluklar içeren bu yaz saati uygulamasından bir an önce dönülmesi gerekir. Biyolojik saatten sapmanın insan sağlığına olumsuz yönde etkisi olmuştur. 24 Saat Gazetesi okurlarına şunları da hatırlatmak isterim; Psikiyatrist Doktor Arzu Erkan Yüce, biyolojik saatten sapmanın insan ruh ve beden sağlığını bozduğunu söylemiştir. İnsan verimliliğini düşürmüştür.”
“Ülke ekonomisine verilen zarar ortada”
Erken kalkan öğretmen ve öğrencilerin derse intibakını zorlaştırdığını, işçilerin karanlıkta çalışmasının iş verimliliğini düşürdüğünü, Londra ve diğer finans merkezleri ile Türkiye saat farkının arttığının altını çizen Prof. Dr. Korkmaz, “Londra’da mesai saati 09.00’da başlarken, Türkiye’de öğlen tatili başlamaktadır. Ortak mesai saatleri azalmaktadır. Aynı şekilde saat farkından dolayı gümrük işleri de aksamaktadır. Bunları bir araya getirdiğimizde de ülke ekonomisine verilen zarar da ortadadır” vurgusu yaptı.
“Uygulamanın kalıcılaştırılmasıyla enerji tüketiminde tasarruf değil, israf ortaya çıktı”
Eski Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Yöneticisi ve Özbekistan İslami Uygarlıklar Müzesi Teknolojik Sistemler Danışmanı Ali Yiğit, Enerji İşleri Genel Müdürlüğü Aylık Enerji İstatistiklerini paylaşarak, GMT+3 noktasının kalıcılaştırılmasından bir an önce vazgeçmesi ve Türkiye coğrafyasına uygun kış ve yaz saatlerine geçilmesi çağrısında bulundu.
Türkiye’de yaz saati uygulamasının, 1940 - 1952, 1962-1965, 1973 -1978 ve 1985 - 2016 yılları arasında tüm ülke çapında uygulandığını anımsatan Yiğit, şunları söyledi:
“Danıştay, 697 sayılı yasaya göre Bakanlar Kurulu’nun böyle bir karar vermeye yetkisi olmadığından bahisle 14 Eylül 2017’de kararın yürütmesini durdurdu. Ancak Bakanlık 3 Ekim 2018 günü sürekli yaz saati uygulamasında kalınmasına karar verildi.
Yaz saati uygulamasının kalıcılaştırılmasıyla enerji tüketiminde tasarruf değil, israf ortaya çıkmıştır. İnsanların günlük yaşamında karşılaştıkları sıkıntılar, toplumsal ve ekonomik olarak yaratılan kayıp da dikkate alındığında yaz saati uygulamasının kalıcılaştırılmasından bir an önce vazgeçilmesi gerektiği açıktır.”
“Türkiye coğrafyasına uygun kış ve yaz saatlerine geçilmeli”
EMO’nun, Enerji İşleri Genel Müdürlüğü Aylık Elektrik İstatistikleri Raporu üzerinden yaptığı çalışmasında, gereksiz bir elektrik tüketimi olduğu bilgisini paylaşan Yiğit, sözlerini uygulamaya son verilmesi gerektiğini vurgulayarak şöyle tamamladı:
“Bir önceki yılın aynı ayına göre, elektrik tüketim artışları hesaplandığında; 2016 yılının Kasım ayında yüzde 6.66; Aralık ayında yüzde 5.97 elektrik tüketim artışı kaydedildiği belirlenmiştir. Aralık 2016 ve Ocak 2017’de Türkiye’nin elektrik ihtiyacının karşılanamadığı doğalgaz ve elektrik üretim krizi yaşanmıştır. Bu nedenle bu aylardaki tüketim artışları, elektrik verilemediği için baskılanmıştır. Buna rağmen elektrik tüketim artışı Ocak 2017’de de yüzde 5.75 olmuştur. Artış oranı Şubat 2017’de yüzde 6.22, Mart 2017’de ise yüzde 6.43’e ulaşmıştır.
Mesken kullanıcılarına uygulanan bir kilovat saatlik elektrik bedeli olan 41 kuruş üzerinden hesaplandığında 2.8 milyar liralık bir ekonomik maliyet ortaya çıkıyor.
TÜİK’in aylık sanayi üretim endeksi bültenlerine bakıldığında; sanayi üretim artışı Kasım 2016’da bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 2.7, Aralık 2016’da yüzde 1.3, Ocak 2017’de yüzde 2.6’da kaldı. Şubat 2017’de ise yüzde 0.4 gerilediğini, Mart 2017’de de yalnızca yüzde 2.8 artış görüldü.
Elektrik tüketim artışlarının sanayi üretim artışlarıyla bağını kurmak da mümkün değildir. Özellikle Şubat ayında sanayi üretim endeksindeki gerileme ve mart ayındaki düşük artış düzeyine karşın elektrik tüketiminde açıklanamayan bir artış söz konusudur. Elektrik tüketim artışını mevsimsel koşullarla savunmanın da geçerli olmadığı anlaşılmaktadır. Ayrıca sorunun böyle palyatif olarak çözülmesi mümkün olmadığı gibi kamu idaresinin görevi insanların yaşamlarını kolaylaştırmak olmalıdır. Yalnızca okul saatlerinde yapılacak bir ayarlama yeterli değildir.
Enerji tasarrufu yerine israfa yol açan, enerji tüketiminde manipülatif bir artışa neden olan bu uygulamaya son verilmelidir. Can güvenliğini de dikkate alarak karanlık ve ıssız saatlerde günlük yaşamı başlatmayı dayatan yazın geçilen GMT+3 noktasının kalıcılaştırılmasından bir an evvel vazgeçmeli, Türkiye coğrafyasına uygun kış ve yaz saatlerine geçilmelidir.”
Enerji İşleri Genel Müdürlüğü Aylık Enerji İstatistikleri:
Dönem | Elektrik Tüketimi-MWh | Artış-Yüzde(%) |
Kasım 2013 | 20.042.687 | |
Kasım 2014 | 21.010.069 | 4,83 |
Kasım 2015 | 21.265.550 | 1,22 |
Kasım 2016 | 22.682.463 | 6,66 |
Dönem | Elektrik Tüketimi-MWh | Artış-Yüzde(%) |
Aralık 2013 | 22.389.149 | |
Aralık 2014 | 22.299.008 | -0,40 |
Aralık 2015 | 23.740.035 | 6,46 |
Aralık 2016 | 25.158.389 | 5,97 |
Dönem | Elektrik Tüketimi-MWh | Artış-Yüzde(%) |
Ocak 2014 | 21.976.612 | |
Ocak 2015 | 22.392.100 | 4,83 |
Ocak 2016 | 23.734.763 | 6,00 |
Ocak 2017 | 25.100.648 | 5,75 |
Dönem | Elektrik Tüketimi-MWh | Artış-Yüzde(%) |
Şubat 2014 | 18.685.202 | |
Şubat 2015 | 20.305.595 | 8,67 |
Şubat 2016 | 21.135.487 | 4,09 |
Şubat 2017 | 22.450.434 | 6,22 |
Dönem | Elektrik Tüketimi-MWh | Artış-Yüzde(%) |
Mart 2014 | 20.154.135 | |
Mart 2015 | 21.553.575 | 6,94 |
Mart 2016 | 22.159.627 | 2,81 |
Mart 2017 | 23.585.572 | 6,43 |