Kadim şehir Ankara’nın tarihi yapıları restore ediliyor
NAZ AKMAN/ANKARA- Helenistik dönemde Galat boylarından Tektosaglara, Roma Döneminin taşra örgütüne başkentlik yapan, Bizans döneminde imparatorların konakladığı, Osmanlı döneminde Anadolu eyaletlerinin merkezi olan ve cumhuriyet dönemine başkentlik yapan Ankara, tarihi ve kültürel miras olma özelliğini koruyor. Binlerce yıllık geçmişi ve tarihi yapılarıyla Anadolu’da yaşamış uygarlıklara beşiklik etmiş Ankara, bir açık hava müzesi niteliği taşıyor.
Gordion Antik kenti, Arslanhane Camii, Hacı Bayram Veli ve Augustus Tapınağı, Beypazarı ve Tuz Gölü Özel Çevre Koruma Alanı ile UNESCO Dünya Kültür Mirası Geçici ve Kalıcı Listesi’ne aday alanlarıyla kadim bir mirasa sahip olan Ankara, Hitit, Frigyalılar, Lidya, Persler, Galatya, Romalılar, Bizanslar, Selçuklular ve Osmanlıların izlerini taşıyor. 8 asırlık Orta Asya mimari geleneğinin izlerini taşıyan Arslanhane Camii, bir hoşgörü simgesi olan 13.yüzyıl Selçuklu Osmanlı mimarisi Hacı Bayram Camisi ve Augustus Tapınağı, Kral Midas, babası ve 120’nin üzerinde Tümülüs’ün yanı sıra mezar alanının bulunduğu Gordion ve daha nice Türk ve Avrupalı mimarın eserlerinin bulunduğu Ankara Müslümanların yaşadığı ilk şehirlerden de biri. Cumhuriyete başkentlik eden Ankara’nın tarihine, mimarisine, kültürüne ve sanatına bekçilik yapan Ankara Büyükşehir Belediyesi (ABB) Kültür ve Tabiat Varlıkları Dairesi’nin son yıllarda başta Ankara Kalesi ve tarihi Ulus kent merkezine yönelik çalışmalarını irdeledik.
Kültür ve Tabiat Varlıkları Dairesi Başkanı Bekir Ödemiş, kente dair, “Bu sene hem Cumhuriyetimizin hem de Ankara’nın başkent oluşunun 100’üncü yılı. Ankara önemli bir kent bunu kabul etmek, hakkını yememek lazım. Ankara yalnızca Cumhuriyet’le beraber yükselen bir kent değil, tarihsel geçmişi ve kültürel birikimiyle yükselen bir kent. Ankara’nın tarihi Anadolu tarihi ile eşit ama Ankara 2800 yılın burada bıraktığı çok önemli eserlere sahip. İlber Ortaylı ‘Roma’nın en önemli eser bıraktığı kentlerden biridir Ankara’ der” değerlendirmesinde bulundu.
100 yıllık bir ihmali yerine getirmeye çalışıyoruz
Ankara’da gerçekleştirilen projeler, Ulus Meydanı düzenlemesi, Roma Tiyatrosu, Arkeopark, Ankara Kalesi, Ankara çeşmeleri, Roma Hamamı gibi şehrin tarihi ve turistik yapılarına ilişkin restorasyon çalışmaları hakkında bilgiler veren Ödemiş, “Müzeleriyle, uygarlıklarıyla, mimari yapısı, sanatı ve kültürüyle önemli bir havzanın üzerindeyiz. Bu kültür havzası turizmde önemli bir bileşendir. Turizm için var olan veya buraya turizm değeri katan bu dokuyu koruyup kurtarmamız gerekiyor. 100 yıllık bir ihmali yerine getirmeye çalışıyoruz. Şehrin sembolü Ankara Kalesi’nde önemli çalışmalar yürütüyoruz. ABB Başkanı Mansur Yavaş’ın da en çok önem verdiği husus tarihi dokunun korunması. Beypazarı örneğindeki gibi bir koruma anlayışıyla sürdürülebilir turizm yaklaşımıyla burayı ekonomiye kazandırmaya gayret ediyoruz. Yaşayan bir kale özelliği taşıyan Ankara Kalesi’ndeki bu çalışmalarımızı sürdürürken bir soylulaştırma yapmadan, burada yaşayan insanlarımızı yine buradan yaratılacak değerden koparmadan, sosyo-kültürel ve yaşam olarak kalitelerinin artırılması için gerekenleri yapıyoruz” dedi.
“Kültür turizmine destek veriyoruz”
Son yıllarda Ankara Kalesi’nin kültür ve sanatın da merkezi haline geldiğini vurgulayan Ödemiş, belediye olarak gerçekleştirilen kültürel ve sanatsal organizasyonlara destek vermekten mutluluk duyduklarını ifade ederek, “Bölgenin kültür turizmindeki değerini artıracak anlam katacak sanatsal ve kültürel faaliyetlere de destek veriyoruz. Hem Kent Konseyi aracılığıyla hem Kale Çalışma grubuyla, Kalede yıllardır emek veren müzelerimizle, galerilerimizle, sanatçılarımızla büyük bir dayanışma örneği gösteriyoruz. Aynı şekilde bölgede bulunan değerli müzelerimizle, kamu kurum ve kuruluşlarımızla bu dayanışmayı güçlendirip sorunlara birlikte çözüm üretiyoruz. Mansur Beyin başkanlığı döneminde herhangi bir kutuplaşmaya gidilmeden özel, kamu veya gönüllülük esasıyla çalışan kurumlarımızla belediyemiz arasında saygılı, samimi, ılımlı bir iş birliği gelişti, bu da topluma, toplumun çalışma azmine olumlu bir şekilde yansıdı. Bizler alt yapı gerektiren, restorasyon çalışmalarımızı yapıyoruz, onlar ise kültür ve sanat etkinlikleriyle bölgenin tanınırlığını artırıyor, daha fazla yerli-yabancı misafirin gelmesini sağlıyor. Böylece Ulus tarihi kent merkezinde geçmiş uygarlıklardan bize kalan bu kültürel, mimari, arkeolojik mirası koruyup yaşatırken bir yandan da turizmle saygılı, seviyeli gelir elde ederek, bölgenin korunmasını, ekonomik olarak desteklenmesine fayda sağlayacak projeleri hayata geçiriyoruz” sözlerine yer verdi.
“Hizmetin, sanatın, kültürün etrafında birleşiyoruz”
Yapılan çalışmalar neticesinde son dönemlerde Ulus’ta ciddi bir dönüşümün yaşandığını vurgulayan Ödemiş şöyle bilgiler verdi:
“Biz bina değil, kültür koruyoruz. Çalışmalar yaptığımız yerlerde o bölgenin ruhunu da korumaya çalışıyoruz. Dolayısıyla Kale’nin, Ulus’un sadece tarihi yapılarını restore etmiyor aynı zamanda ruhunu da koruyoruz. Kentte yaşamış/yaşamakta olan gelenekleri, görenekleri, kültürel mirası korumak da görevimiz. Belediye olarak bir projeyi tasarlarken fiziki çalışmaya başlamadan arama toplantıları yapıyoruz. Binanın felsefesini, ruhunu yakalayıp, tarihsel, kültürel birikimini geleceğe ödevini belirleyerek mimari yapısını belirliyoruz. Bu çalışmalarda vakıflar, yöre halkı, muhtarlar, üniversiteler, mimarlar odası, plancılar da karar verici olarak yer alıyor. Posta Caddesi, Anafartalar Caddesi, projeleri için ATO’da tüm esnaf ve mülk sahibiyle saatlerce toplantılar yaparak birlikte karar verdik. Yine Çıkrıkçılar Yokuşu için de 80 esnaf ve mal sahibiyle saatlerce konuşarak karar almaya çalıştık. Hizmetin, sanatın, kültürün etrafında birleşiyoruz. Nitelikli işler yapılırsa her kesimden insan bir araya gelir. Son dönemlerde Ulus’ta ciddi bir dönüşüm var, bölgenin bir ruhu oldu. Ulus’un koruma amaçlı bir planı yoktu. Tüm birimlerimizi toplayarak kendi içimizde bir toplantı yaptık ardından ilgili kamu kurum ve kuruluşlarıyla da gerekli görüşmeleri yaptık. Son olarak meslek örgütleri ve üniversitelerle de görüştükten sonra ortak bir şekilde Ulus’un koruma amaçlı imar planının hangi yöntemle yapılması gerektiğine karar verdik. Ulus’un koruma amaçlı planı ihale yoluyla yapılacak, bu müjdeyi vermek isterim. Ayrıca plan sürecinin yönetilmesi için kamu kuruluşları, meslek odaları, üniversiteler, Ulus’ta yaşamış olan üçüncü, dördüncü kuşak ailelerle resmi bir danışma kurulu oluşturmayı planlıyoruz.”
Son olarak yağışlarla beraber Ankara Kalesi’nin duvarlarında görülen su sızıntılarına ilişkin de adım atılacağını ifade eden Ödemiş, mülkiyeti Milli Emlak Genel Müdürlüğü’nde olan kalenin mülkiyenin iki yıllığına devralındığını belirterek, “Buranın mülkiyeti belediye veya kültür bakanlığında değildi, Milli Emlak Genel Müdürlüğü’ndeydi. Mülkiyetini iki yıllığına aldık. Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü, Kale duvarlarının sağlamlaştırılması için proje hazırlayarak kurula onaylatıp gerekli imzaları aldı. Bakanlığın hazırladığı projeye göre sağlamlaştırma projesini hayata geçireceğiz” dedi.
Bunlar da ilginizi çekebilir