AKP Samsun Milletvekili Mehmet Muş'un başkanlığında toplanan TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi üzerine yapılan görüşmelerde muhalefet milletvekilleri barınma ve enflasyon sorunlarına dikkat çekti.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın da katıldığı komisyonda, muhalefet milletvekilleri bütçe üzerine konuşuyor.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu İYİ Parti Grup Sözcüsü ve Samsun Milletvekili Erhan Usta'nın konuşmasından satır başları şöyle:
"Sonuçlar yerine hep girdiler üzerinden bir analiz yapılıyor. İşte ‘Şuraya şu kadar para harcadık, buraya bu kadar kaynak ayırdık, şunu yaptık, bunu yaptık.’ Sonuç ne? Sonuçta ne elde ettik? Bununla ilgili bir analiz yok. Maliye bakanları veya sizin pozisyonunuzdaki, ekonominin bir anlamda koordinasyon yürüten devletin güçlü pozisyonundaki insanların aslında daha az parayla nasıl daha fazla iş yaptığını anlatması lazım. Yani ‘Çok para harcadık’ demek bence bir şey değil çünkü çok parayı hiç kimse kendi kesesinden harcamıyor. Milletten vergi topluyorsunuz, o verginin karşılığında para harcıyorsunuz. Önemli olan az parayla çok iş yapmak; maalesef bunu yaptığınıza ilişkin bir iddianız da yok zaten. Yani işin kötüsü zaten bu da maalesef başarılamıyor. Elbette iyi işler yapıldı, başarılı olunan dönemler var ama özellikle son on yılda zaten her şey berbat olmuş, bunlar net bir şekilde gözüküyor. 2002’den itibaren nominal TL olarak bir kısım rakamlar veriyorsunuz: Eğitim harcaması, sağlık harcaması, diğerleri sosyal harcamalar. Bu kadar yüksek enflasyonun olduğu bir memlekette, yani nominal TL olarak bu rakamı vermenin ne anlamı olabilir?
"Bu kadar parayı harcadınız,okullara sabun koyabildiniz mi, okullarda sabun yok"
‘Parayı harcadık’ diyorsunuz. Bu kadar para harcadınız da ya hakikaten ben çok merak ediyorum. Ne başardınız bu ülkede? Bunu söylemeniz lazım. Bu kadar parayı harcadınız, çok ciddi kaynak harcadınız da yoksulluğu mu azalttınız? Bu ülkede yoksulluğu mu azalttınız? Eğitimin kalitesini mi artırdınız? Gençler ülkeden kaçmaktan vaz mı geçti? Kadın cinayetlerini mi azalttınız? Basın hürriyetini mi artırdınız? Uyuşturucu bağımlılığını mı azalttınız? Trafik kazalarını mı önlediniz? İşsizliği mi azalttınız? Gelir dağılımını mı düzelttiniz? Vergide adaleti mi sağladınız? Okullar temizlenemiyor, okullara sabun koyabildiniz mi bu kadar para harcadınız da madem? Okullarda sabun yok, okullarda temizlikçi yok.
"Bina yapıldı ama içerisine sabun koyamıyorsun, öğretmenler geçinemiyor, öğrencilerin karnı aç"
Kırk yıl önce bizim kavuştuğumuz veya bizim imkânlarımız bugün ilköğretimdeki, ortaöğretimdeki çocuklarımızda yok. Bizim müstahdemlerimiz vardı, sobayı yakardık, tertemizdi bizim okulumuz, binamız eski olabilir. Siz her şeyi inşaattan ibaret sandığınız için okul binasını yaptınız, içerisinde eğitim kalmadı; hastane yaptınız, içerisinde sağlık kalmadı; adliye binaları yaptınız, içerisinde adalet kalmadı. Bina yapmak çünkü binada bir rant var, bina yapmak kârlı bir iş, herkes açısından kârlı bir iş. Bina yapıldı ama içerisine sabun koyamıyorsun, bu kadar para harcadınız, öğretmenler geçinemiyor, öğrencilerin karnı aç bu memlekette. Yenidoğan çetesi gibi çetelerin oluşmasına engel mi oldunuz? Paralar belli ki yenidoğan çetesine, stent çetesine gitmiş sağlık harcamalarında. Üretimin teknoloji seviyesini mi artırdınız? Çiftçi toprağını terk etti. Çiftçiyi toprağına geri mi döndürebildiniz? Bunların hiçbirisi maalesef yapılamadı.
"Asgari ücrete eğer yüzde 25 artış olursa verildiği ayda milletin cebine girmeden o para açlık sınırının altında kalacak"
Asgari ücret meselesi de yine benzer. Niye asgari ücret Türkiye’de bu kadar konuşuluyor? Çünkü asgari ücret bizde yaygın ücret oldu. Asgari ücret bizde ne kadar yaygın, başka ülkelerde nasıl? Yani bizde artık ortalama yaygın bir ücret hâline gelmiş, dolayısıyla herkesin gözü kulağı asgari ücrette. Ocak 2023’ten itibaren şu asgari ücret ile açlık sınırı ilişkisine bir bakın. Tespit ettiğimiz asgari ücret, daha tespit edildiği dönemde -neredeyse- açlık sınırının altında. Bu ülkede bu vatandaş ne yapacak? Bu yılın başında bir-iki ay açlık sınırının üzerinde kalmış, yılın tamamında -dokuz ayında- açlık sınırının altında kalmış. Şu anda eğer konuşulan yüzde 25 artış olursa ocak ayında verildiği ayda daha milletin cebine girmeden o para açlık sınırının altında kalacak. O yüzden, asgari ücretin doğru düzgün artırılması emekli açısından son derece önemli.
"Tüketimin yüzde 35'i konuta gidiyor"
Yanlış politikalar Türkiye’yi çok ciddi bir barınma, konut krizi içerisine soktu. Konutun payı hane halkı tüketimde en yüksek. Bu, Türkiye ortalaması. Bunun payı yüzde 20’lik dilimler itibarıyla baktığınızda yüzde 35’e kadar çıkıyor yani tüketimin yüzde 35’inin biz konut kira meselesine gittiğini görüyoruz. Türkiye’deki kira artışına bir bakın, diğer ülkelerdeki kira artışlarına bakın. Dolayısıyla, Türkiye çok ciddi bir barınma krizi yaşıyor.”
Kirada “İspanya” tartışması
AK Parti Uşak Milletvekili İsmail Güneş, Usta’nın kiraların yüksekliğine değindiği sözlerine karşılık olarak “Ben en son İspanya’ya gittiğimde orada da çok artmıştı. Orada da aynı şekilde diyorlar” dedi. Usta, Güneş’e “Sen bu ülkede yaşamıyorsun, sen başka bir yerden gelmişsin. Tabi rakamlar yalan söylüyor” diye tepki gösterdi.
Güneş, Usta’ya “İspanyollar da yalan söylüyor” diye cevap vererek İspanya’da da kiraların yüksek olduğunu iddia etti. İYİ Parti Adana Milletvekili Ayyüce Türkeş Taş, Güneş’e “Önemli olan kiranın gelir içerisindeki payı, artması değil” diye karşılık verdi.
Güneş’in sık sık sözünü kesmesi üzerine Usta, “Seni ilk uyduyla uzaya, geldiğin gezegene göndermemiz lazım” diye tepki gösterdi. Güneş, “2 bin 800 euro kira var, diyorlar 1+1 için. Hiç dünyaya çıkmadıkları, Ankara’nın dışına çıkmadıkları için” diye konuştu.
Usta, enflasyona ilişkin şunları söyledi:
"Enflasyon, başımızın belası enflasyon… Türkiye enflasyondan çok çekti. Dolayısıyla 99 yılında bir enflasyonla mücadele programı başlattı, o programın temeli enflasyonla mücadelededir, ‘Dezenflasyon Programı’ diye geçer. O program çalışmaya başladı, arada bir kriz yedik, aslında 2000 yılında enflasyon yüzde 39’du, krizde yüzde 68,5 oldu. Yıllık enflasyon, TÜFE enflasyonu bu ama 2000 yılında program yürürlüğe konuldu, 2002’de yani siz Türkiye’yi TÜFE olarak yüzde 29,7 enflasyonla devraldınız. Şunu çok iyi başarıyorsunuz. İnsanların böyle hani hep geçmiş duygularına ateş ediyorsunuz.
"Bu işi buraya getiren ‘Enflasyon 2 puan yüksek olsa ne olur’ diyen bürokratlardır, bakanlardır"
Yüzde 29,7 ile aldık. Bak, bir yay gibi olmuş, 6’lara kadar düşürmüşsünüz, Türkiye iyi işler başardı, onu söylüyoruz zaten ama geldiğimiz noktaya bir bakın. Bu ne? Bu, başka bir şey filan değil, şimdi sakın ‘Ukrayna mukrayna, savaş vardı, bilmem ne vardı, falan filan’ demeyin, tamam mı? Çok mahcup olursunuz. Bu kendi yanlışlarımız, kendi yaptığımız. Şimdi, onlara Erdoğan’ın ‘Nas var, sana ne oluyor, bana ne oluyor’, ‘Faiz sebep, enflasyon sonuç’, ‘Ya bu Merkez Bankası Başkanı laf dinlemiyor, onu değiştirdik biz, bilmem ne’ meseleleridir bu işi buraya getiren. ‘Enflasyon 2 puan yüksek olsa ne olur’ diyen bürokratlardır, bakanlardır. Aldığınızdan çok daha kötü bir noktaya getirdiniz, şu anda millet kan kusuyor.
"Kimse 'Rusya, Ukrayna falan filan' demesin. Oralarda yüzde 8-10'luk enflasyon varken Türkiye'de enflasyonlar 60-70-80'lerde"
Savaş eden Rusya, Ukrayna’da enflasyon artmıyor veya çok az artıyor, bizde metinlerinize bakın, hükümetin metinlerine bakın. ‘Rusya-Ukrayna savaşı çıktı, o yüzden kur arttı, enflasyon arttı.’ Onun kuru, onun enflasyonu artmıyor, savaşanın artmıyor da seninki niye artıyor? Bu, aslında çok ciddi, önemli bir tespit biliyor musunuz? Bu nedir biliyor musun? Benim ekonomik bünyem bu kadar zayıf ki, ben bu ülkeyi o kadar kötü yönettim ki, o kadar çok problemim var ki savaşana bir şey olmuyor, bana burada bir şey oluyor. Pencere açılıyor, hafif bir cereyan oluyor, biz yataklara düşüyoruz. Adam kara kışta atletle geziyor. Bir şey olmuyor, ondan sonra biz burada hasta oluyoruz, budur o. Kimse 'Rusya, Ukrayna falan filan' demesin. Oralarda yüzde 8-10'luk enflasyon varken Türkiye'de enflasyonlar 60-70-80'lerde."