İSTANBUL (AA) - İstanbul Üniversitesi'nde (İÜ) düzenlenen "1. Yılında Boyut Değişirken İsrail-Filistin Meselesi ve Uluslararası Hukuk Sempozyumu" sona erdi.

Edirne Valisi Yunus Sezer, sınır kentindeki narkotik suçlarla mücadele çalışmalarını anlattı: Edirne Valisi Yunus Sezer, sınır kentindeki narkotik suçlarla mücadele çalışmalarını anlattı:

Üniversitenin Beyazıt'taki rektörlük binasında gerçekleştirilen sempozyumda konuşan İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Fethi Gedikli, bir yıldan beri eşi görülmemiş bir soykırım, bir kent kırımı ile karşı karşıya olunduğunu, Gazze'nin tamamen bütün kimliğiyle ortadan kaldırıldığını söyledi.

Gedikli, "İsrail sadece öldürmekle yetinen bir devlet değil, bu harekat başladığında bakanları Gazzeliler'in toplu olarak bulundukları bölgeden sürülmesini, başka bir ülkeye gönderilmesini, bunun için para teklif ettiklerini açıklamışlardı. Filistinlilerin yurtlarında yaşamamalarına dair kemikleşmiş bir niyeti olduğunu görüyoruz." dedi.

Bütün halkların bu ölümlere vicdanları isyan ederek tepki gösterdiğini dile getiren Gedikli, "Bu halkların devletleri, özellikle kudreti elinde bulunduranlar maalesef gülerek, alkışlayarak seyrediyorlar. Hatta daha fazla bir şekilde İsrail'in öldürme kapasitesini artırıyorlar. Almanya İsrail'e bir yıldır silah taşıyor, onun en yeni silahlarla öldürme kapasitesini artırıyor. Dolayısıyla halklarla hükümetlerin ters düştüğünü, hükümetlerin çok soğukkanlı bir şekilde milyonlarca insanın sudan, gıdadan tecrit edilerek öldürülmesini seyretmekten öte buna yardımcı oluyor. Biz böyle bir olayla karşılaşmış değiliz." diye konuştu.

- "Sahipsiz olduğunu düşündükleri bir halkın öldürülmesini vicdanlarına sığdırıyorlar"

Gedikli, bu savaşın kelimelerle de devam ettiğini ifade ederek, "Anadolu Ajansı ve Türk gazetecilerin Türkiye'yi ve dünyayı bilgilendirmek için üstün bir gayreti olduğunu analım. Gerçekten önemli bir iş başarıyor, tarihi bir misyon yerine getiriyorlar." dedi.

Savaşanlar arasında bir denklik, centilmenlik, şövalyelik olmadığını vurgulayan Gedikli, "Ben bunlara kendime göre bir kavram geliştirdim. Barbar uygar devletler. Barbar uygar devletler orada sahipsiz, kimsesiz olduğunu düşündükleri bir halkın öldürülmesini çok rahat bir şekilde vicdanlarına sığdırıyorlar. Bunun yapılabilmesi için de kendilerine düşen görev neyse onu da bihakkın yerine getirmekten tereddüt etmiyorlar." şeklinde konuştu.

Gedikli, "Burada 45 bin İsrailli'nin öldüğünü düşünebiliyor muyuz? Yani birisi 45 bin İsrailli'yi öldürecek ve dünya gene bu dünya olarak kalacak. İşte enkaz altında kalacak ve dünya bu şekilde yaşamayı sürdürecek. Gene bu büyük devlet adamları büyük düşünürler, büyük hukukçular hiçbir şey olmamış gibi devam edecek." ifadelerini kullandı.

- "Uluslararası toplum İsrail eylemlerini çok uzun zamandır kınamakta"

İstanbul Üniversitesi İnsan Hakları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Burak Gemalmaz, İsrail'in soykırıma varan eylemlerinin uzun zamandır insan hukukunun ilgisi alanında olduğunu söyledi.

Gemalmaz, "Her ne kadar yetersizliği eleştirilse de aslında uluslararası toplum ve uluslararası hukuk İsrail eylemlerini çok uzun zamandır kınamakta." dedi.

İnsan hakları hukukunun çalışma biçiminin diğer hukuk alanlarındaki çalışma biçimine benzemediğine dikkati çeken Gemalmaz, "Çünkü burada bir uluslararası polis gücü vesaire olmadığı için yine uluslararası hukukun bazı alanlarında kısmen var ama genel olarak insan hakları hukukunda yok o yüzden hukuki yaptırımların icrası noktasında bazı zafiyetler söz konusu olabiliyor." diye konuştu.

Filistin'de ölüm sayısının 45 bini geçtiğini vurgulayan Gemalmaz, "Sağlık durumu, gıdaya erişim korkunç durumda. Bunları durduramıyoruz. Durdurmaya gücümüz yetmiyor. Ama en azından hukuken bunun hangi statüde olduğunu ve ahlaken hangi pozisyonu almamız gerektiğini söyleyebiliyor, net durabiliyoruz. O yüzden bu da insan hakları alanında çalışanların bir tesellisi olarak kayda girsin." ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. Gemalmaz, AA'nın hazırladığı "Kanıt" kitabına da değinerek "Anadolu Ajansı hazırladığı 'Kanıt'ı sağ olsunlar bize de göndermişlerdi. Bunları belgeliyor ve belgelemeye de devam ediyor. En azından uluslararası ceza mahkemesinde bunlar iyi ya da kötü bir işlev görüyorlar. Orada da hiç yoktan bazı gelişmeler meydana geldi." değerlendirmesini yaptı.

- Sempozyum

Gün boyu süren sempozyumda "Çatışmalar ve görüşmeler sarmalında Filistin" başlığı altında, İsrail'in 7 Ekim 2023'ten bu yana Filistin'e yönelik saldırıları, uluslararası hukuk başta olmak üzere farklı bağlamlarda ele alındı.

Sempozyumun birinci oturumunda "Uluslararası Adalet Divanı Önünde İsrail-Filistin Krizi", "Soykırım Sözleşmesinin Gazze'de Uygulanması Davasında UAD'nin verdiği geçici tedbir kararı", "Soykırım Sözleşmesi Pratiği Bağlamında İsrail'in 'Niyeti' Meselesi", "Türkiye'nin Davaya Müdahalesi: Hukuki Temel, Tezler ve Sonuçlar", "Duvar inşasından günümüze İsrail'in Batı Şeria'daki Hukuk Dışı Yerleşimleri ve Divan'ın 2024 tarihli Danışma görüşü" başlıkları konuşuldu.

İkinci oturumunda ise "İş Dünyası ve İnsan Hakları Ekseninde İsrail-Filistin Krizi", "Soykırım ve Şirketlerin İnsan Haklarına İlişkin Özen Yükümlülüğü: Filistin Özelinde Bir İnceleme", Devletlerin ve Uluslararası Örgütlerin Uluslararası Hukuktan Kaynaklanan Yükümlülükleri ve Yaptırımları" başlıklarının ele alındığı sempozyum, soru cevapla sona erdi.

Kaynak: aa