İsrail hükümeti, Katar merkezli Al Jazeera televizyon kanalını kapatma kararı aldı. Gazze'deki savaş sürdükçe geçerli olacak karar, "Al Jazeera'nın ulusal güvenliği tehdit ettiği" iddiasına dayandırıldı.

ABD merkezli Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) ve Yabancı Basın Birliği (Foreign Press Association-FPA), İsrail hükümetinin, Doha merkezli Al Jazeera televizyonunun ülkedeki yayınlarını sonlandırma, ofislerini kapatma ve ekipmanlarına el koyma kararına tepki gösterdi.

CPJ Program Direktörü Carlos Martinez de la Serna, yaptığı açıklamada, "CPJ, Al Jazeera'nın İsrail'deki ofisinin kapatılmasını ve kanalın web sitelerinin engellenmesini kınıyor. Bu hamle, İsrail'de faaliyet gösteren uluslararası medya kuruluşlarının kısıtlanması açısından son derece endişe verici emsal teşkil ediyor" ifadelerini kullandı.

Serna, "İsrail kabinesinin Al Jazeera ve tüm uluslararası medya kuruluşlarının, özellikle savaş zamanlarında İsrail'de serbestçe faaliyet göstermesine izin vermesi" gerektiğini vurguladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Türkiye’nin AB’ye katılımının engellenmesinin makul bir izahı yok Cumhurbaşkanı Erdoğan: Türkiye’nin AB’ye katılımının engellenmesinin makul bir izahı yok

FPA tarafından yapılan açıklamada da, bu kararın özgür medyayı destekleyen tüm insanlarda endişeye sebep olması gerektiği belirtildi.

Açıklamada, "Bu kararla İsrail, bu hizmeti yasaklayan otoriter hükümetlerin müphem kulübüne katıldı. Hükümetin yapacakları bitmemiş olabilir. Başbakanı'nın (Binyamin Netanyahu) 'devlete karşı hareket ettiğini' düşündüğü diğer yabancı medyaları hedef alacak yetkisi var" ifadeleri kullanıldı.

FPA'nın İsrail hükümetine, bu zararlı adımdan dönmesi ve yayınlarından memnun olmadığı medya organları dahil, basın özgürlüğünü desteklemeye devam etmesi çağrısında bulunduğu açıklamada, "Bu, medya için kara bir gün. Bu, demokrasi için kara bir gün" denildi.

İnsan Hakları İzleme Örgütü İsrail ve Filistin Direktörü Omar Shakir de X hesabından paylaştığı videoda, Al Jazeera'nin İsrail ve Filistin hakkında kritik bilgi kaynağı olduğunu belirterek, "(Al Jazeera'nın) Gazze'deki ofisleri bombalandı. Batı Şeria'da dövüldüler. Batı Şeria'da ve Gazze'de öldürüldüler. Bu kısmen Al Jazeera'ya yaptıklarıyla ilgili. Ancak buradaki emsal çok daha büyük ve çok daha geniş kapsamlı haberciliği kısıtlama ve soğutma ve Gazze'deki zulmü örtbas etme tehdidinde bulunuyor" açıklamasında bulundu.

BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği, konuya ilişkin X sosyal medya platformundan yaptığı paylaşımda, "İsrail'de kabinenin Al Jazeera televizyonunu kapatma kararından üzüntü duyuyoruz" ifadesini kullanmış, şeffaflığın ve hesap verebilirliğin sağlanması için özgür ve bağımsız medyanın şart olduğuna işaret etmişti.

Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) de, X hesabından yaptığı paylaşımda, Gazze'deki savaşa ilişkin yayınları nedeniyle Katar merkezli kanala "sansür" uygulayan İsrail hükümetinin bu "baskıcı" kararını şiddetle kınadığını belirtmişti.

İsrail Başbakanlık Basın Ofisinden gün içinde yapılan açıklamaya göre, Bakanlar Kurulu Toplantısı'nda İletişim Bakanı Shlomo Karhi'nin sunduğu "Katar merkezli Al Jazeera televizyonunun İsrail'deki faaliyetlerinin sonlandırılması ve ofislerinin kapatılması" teklifi oy birliğiyle kabul edilmişti.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, "Başında olduğum hükümet, oy birliğiyle tahrik edici Al Jazeera'nın İsrail'de sonlandırılması kararını aldı." ifadesini kullanmıştı.

Karar kapsamında Al Jazeera'nın çatısı altındaki televizyon kanalları ve internet sitelerinin İsrail'deki faaliyetlerinin sonlandırılması, yayınlarının durdurulması, internet sitelerine erişim engelinin getirilmesi, ofislerinin kapatılması ve ekipmanlarına el konulması kararlaştırılmıştı.

Editör: Erva Gün